3 Mayıs 2017 Çarşamba

HOWL'S MOVING CASTLE- YÜRÜYEN ŞATO

Şapka dükkanı işleten Sophie savaşın hakim sürdüğü şehrinde fırına giderken gelişen olaylar sonucu yürüyün şatosu ile meşhur büyücü Howl ile tanışır.

Yakışıklılık abidesi Howl'un hakkında kızların kalbini çaldığı dedikodularını duyan Sophie, kendisi güzel olmadığı için Howl'un  kalbini istemeyeceğini düşünür ama kendisi çoktan Howl'a kalbini kaptırmıştır.
Sophie ile Howl'un yolları hemencecik ayrılır lakin Howl'un düşmanı Karanlıklar Cadısı Sophie'in dükkanına gelip onu yaşlandıracak bir büyü yapar.
 Sophie aynaya baktığında hayatının sonlarına gelmiş yaşlı bir ihtiyar görünce şoka girer.
Her şeye kızımız hemen toparlanır ve yollara düşer.
Bu yolculukta peşine düşen korkuluk ki Sophie ona Şalgam Kafa diyecektir Sophie'i Howl'un yürüyen şatosuna ulaştırır. Sophie şatoya girer ve şatonun dağınıklığı ile pisliğini bahane ederek orada temizlikçi olarak  yerleşmeyi başarır.
Şatoyu yürüten ateş cini Calcifer Sophie'in kimseye anlatamadığı yaşlandırma büyüsünü şıp diye anlar ve Sophie'e anlaşma teklif eder, Sophie pek oralı olmaz.
Şatoda getir götür işlerini yapan çırak Markl ve Howl Sophie'in varlığına çabucak alışırlar. Sophie şatoyu temizlemek için kolları sıvar.
Bir tarafta yaşlanma büyüsünden kimseye bahsedemeyen Sophie, diğer tarafta savaşta  casusluk yapmak zorunda kalan Howl bakalım ikilinin sonu nereye varacak?

Oldukça meşhur bir yönetmen olan Hayao Miyazaki ile bu filmle geçte olsa tanıştım. Öncelikle filmi görüntü ve çizim açısından oldukça başarılı bulduğumu belirteyim. Sizi bambaşka bir dünyaya taşıyan oldukça canlı ve rengarenk bir yapım. Hayal dünyası oldukça geniş olanları bile etkileyebilecek derecede şahane sahneler var.
  Çizimler gerçekten süper özellikle Howl. Anime tarihindeki en yakışıklı 10 karakterden biri olabilir o derece. 
Gelelim kurguya, filmin girişinde Sophie'in yaşlanması gerçekten yaratıcı özellikle bıkkınlık veren yakışıklı erkek- çirkin kız ya da yakışıklı erkek- güzel kız klişelerinden uzak olması benden artı puanları kapıyor tabi bu noktada bazı şeylerin tahmin edilebilir olmasından biraz puan kırdığımı belirteyim.  Filmin en kötü yanı ise film boyunca bazı şeylerin eksik olması ve bazı şeyleri anlamlandırmakta zorlandığım gerçeği ki filmi araştırınca bir kitaptan uyarlandığını öğrenmem bütün gizemi çözüldü. Pek çok uyarlama gibi bu uyarlamada ne yazık ki bazı açılardan eksik kalmıştı. Eğer önce kitabı okuyup sonra filmi izleseydim her şey dört dörtlük olacaktı şimdi ise "Şu bunu niye yaptı?" diye düşünmekten öteye gidemediğim sahneler oldu. 
Bu  noktada imkanı olanların önce kitabı okuyup ardından filmi izlemelerini öneririm eğer kitabı okumaya fırsatınız yoksa ama filmi izleyebilecek durumdaysanız kurgudaki eksikliklerine rağmen bu şahane filmi izlememezlik etmeyin derim. 

8 yorum:

  1. konu çok ilgimi çekti netten bulup izlemem lazım bunu..

    YanıtlaSil
  2. Buna benzer filmler izledik acaba ayni yönetmen mi. Çocuklarla sevmistik.

    YanıtlaSil
  3. Kitabını okumadan filmi seyretmistim. Yonetmenin hayal dunyasının enginligine bayılmistim.
    Miyazaki'nin birçok animesini seyrettim. Uçmakla ilgili takıntısınin sebebini de hayat hikayesini okuyunca anlamistim.
    Şimdiye kadar izleyip sevmediğim filmi olmadı hiç. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu animeden sonra devam ettim yönetmeni izlemeye gene de en sevdiğim halen Yürüyen Şato :) Uçma takıntısının sebebini bilmiyordum araştırayım tez vakitte :)

      Sil