18 Kasım 2018 Pazar

HACIYATMAZ/PALDIR KÜLDÜR- KURT VONNEGUT

Kitabın Künyesi
Kitabı Adı: Hacıyatmaz-Paldır Küldür
Orijinal Adı: Slapstick or Lonesome No More
Yazarı: Kurt Vonnegut
Çevirmeni: Ekin Uşşaklı
Yayınevi: April Yayıncılık
Sayfa: 232
(Kitabın Paldır Küldür baskısından önce çıkan Hacıyatmaz baskını okuduğum için kapak resmi hariç bütün bilgiler Hacıyatmaz baskına yöneliktir.)

Hacıyatmaz açılışını yazarın bir nevi önsözüyle yapıyor. Yazar bir akrabasını kaybetmiş ve abisiyle uçağı atlayıp doğduğu şehre cenazeye gidiyor, işte bu sıralarda kaybettiği kız kardeşini düşünüyor. Bunların üzerine yolculuk sırasında Hacıyatmaz’ı kurguluyor. Kitabın içindeki havanın karamsarlığını buna yormamız gerektiğini belirtiyor ve İlgili Makama diyerek kitabın resmi açılışını yapıyor.

“Benim için önemli olan nedir? Kaderle dürüstçe ve hüsn-ü niyetle pazarlık etmek.”

Dr.Wilbur Nergis-11 Swain  ABD’nin eski başkanı hatta  en son başkanı, şimdilerde 101. yaşına girmesine sayılı günler kalmış ve o Ölüm Adası denilen Manhattan’da Empire State Binası’nda kalırken ve koskoca şehirde bir avuç insanla birlikte yaşarken doğduğu andan beri yaşadıklarını kaleme alıyor.
Caleb ve Lettia’ın ikizleri Wilbur ve Eliza Mellon Swain çok çirkin doğdukları için ve doktorların çocuklarınız 15 yaşını bile göremez dedikleri için zengin aileleri onları bir malikaneye tıkıyor ve onları yılda sadece bir kez-doğum günlerinde- ziyaret ediyorlar. Malikanenin hizmetçileri, çocukların doktorları ikizlere zihinsel engelli muamelesi yapıyor ve ikizlerde küçük yaşta okuma yazmayı öğrenip, 2-3 tane de yabancı dil bilmelerine rağmen etraftakilerin kendilerini zihinsel engelli bilmeye devam etmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü bu ikizler birlikteyken adeta dahi oluyorlar ve kafa kafaya verip insanların kendilerini zeka özürlü sanmalarının herkesin hayrına olduğu saptamasını yapıyorlar.
Bunun yanında pek çok  teori  oluşturmayı da  unutmuyorlar, o malikanedeki kitaplarını yalayıp yutuyorlar.

“O zamanlar benim şimdi bile inandığım bir şeye inanırdık: Birkaç düzine ritüel öylesine, sonsuza dek tekrarlandığında etkin huzur sağlanabiliyorsa, hayat acısız olabilir.”

Wilbur arada şuan ki zamana dönüyor ve dünyanın mahvoluşunu aktarıyor bize. Yeşil Ölüm hastalığı ortalığı kasıp kurmuş ve bir sürü insanın ölümüne sebep olmuş, onun yanında sürekli artıp azalan yer çekimi pek çok binanın yıkılmasını neden olmuş. Sonrasında bilindik felaket petrol, elektrik, yiyecek sıkıntısı. Bir de kendilerini mini boya küçültüp, pek çok buluşu yapıp kimseye sır vermeyen Çinliler var.

“Yerçekimi henüz hafiflememişti,” dedim. “Gökyüzü bir daha asla mavi olmamak üzere sarıya dönmemişti. Gezegenin doğal kaynakları henüz tükenmemişti. Ülke nüfusu henüz daha  Arnavut Gribi ve Yeşil Ölüm’den kırılmamıştı.”

Wilbur bu yıkımın ortasında torunu Melody ve onun sevgilisi Isadore ile kalıyor. Bir de köleleri olan Vera Çizgilisincap-5 Zappa adlı komşusu var bu Ölüm Adası’nda.
Wilbur’u çocukluğundan bugüne kadar yaşadıklarını okuyarak kitabı bitiriyoruz.

Gelelim yorumuma Kurt Vonnegut okumak için can attığım yazarlardan biriydi, özellikle Kedi Beşiği ve Mezbaha No.5 aklımı çelen kitaplarındandı. Hacıyatmaz ise keşke yazara başka bir kitapla başlasaydım dedirten kitap.
Hacıyatmaz’ı gerçekten sevemedim. Sebeplerini sorarsınız uzun uzun yazamam belki ama sevmediğimi hatta önermediğimi söylerim. Tabi ekleyeyim kitabın artısı olan yerleri de vardı.
İlk olarak yazar gerçekten yaratıcı, gerek Çinliler hakkında gerek Eliza-Wilbur’un düşünceleri hakkında yazarken ilginç şeyler yakalamış, mesela yerçekimi de akıllara gelmeyecek mevzulardan ama bu kadar farklı şeyleri yakalayabilen yazar ne yazık ki bunları derinleştirmek yerine geçiştirmiş. Bunun sebebi yazarın biraz kara mizah biraz da absürd komedi modunda takılması olsa gerek. Ki bu kadar karanlık bir distopyada bu kadar esprili, eğlenceli takılması da ayrı bir tezat.
Konuları kısa kısa geçiştiren, oradan oraya atlayan (pek sevmediğim bir özelliktir) yazar kitabı oldukça akıcı yazmış orası kabulüm.
Sevmediğim bir diğer tarafta ikizlerin ilişkisinde tasvip etmediğim noktalar olması.
Bir de her sayfada en az iki kere geçen “Bak hele”ler, galiba yazarın çoğu kitabında tekrarlanan söz öbekleri varmış ama bu kadar tekrar beni boğdu resmen.
Son söz eğlendirici bir distopya nasıl yazılır merak edenler için (distopyanın eğlendiricisi mi olur orası ayrı) “sevmedim ,beğenmedim ama okuduğum tek örnek bu” diyebileceğim kitap.



6 yorum:

  1. enteresan bir kitaba benziyor ama önce hacıyatmazı okumak gerek sanırım :D destek için geri dönüşünü beklerim yorumlarınla :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi aynı kitap zaten, farklı bir kitap evet.

      Sil
  2. Ne yalan söyleyeyim tanıtımdan ben de çok fazla okunası bir kitap olarak görmedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En iyisi yazarın diğer eserlerine şans vermek :)

      Sil
  3. konu benim çok ilgimi çekmedi ama her kitap okunmalıdır bence

    YanıtlaSil