15 Ekim 2019 Salı

WHISPER OF THE HEART & MIMI WO SUMESABA - YÜREĞİNİN SESİ

Shizuku Tsukishima ortaokula giden kitap kurdu bir öğrencidir.
Kitaplarla olan sıkı bağı fazlasıyla göze çarpan Shizuku aynı zamanda kütüphanelerin müdavimidir.

Ayrıca aldığı kitapların kütüphane kartını inceleyip, kitabı kendinden önce okuyanlara bakmayı unutmaz.
 Günlerden bir gün gene kütüphane kartına bakan Shizuku'nun gözüne Seiji Amasawa adı çarpar. Elindeki kitapları karıştıran Shizuku kütüphaneden aldığı çoğu kitabın kartında Seiji'nin adına rastlar. Böylelikle Shizuku okuduğu ya da okuyacağı kitapları kendinden önce okumuş olan Seiji'nin nasıl biri olduğunu merak eder. 
Okul ve kütüphane arası mekik dokuyan Shizuku bir gün trende bir kediye rastlar ve bir anda kendini kediyi takip ederken bulur.
 Kedi Shizuku'u oldukça güzel bir mağazaya getirir. Shizuku orada Baron adlı bir heykele rastlar.
Yaşlı dükkan sahibi Shiro Nishi'nin kendisine gösterdiği büyük saat ve dükkanın atmosferi onu o kadar etkiler ki dükkana tekrar gelmeye karar verir.
Shizuku'nun ev ortamı, okuldaki arkadaşı Yuko ile ilişkisi, yazdığı şarkıyla dalga geçen bir çocuğa olan sinirini, sınavlarla mücadelesini izlerken film bir anda Shizuku'nun kendini keşfetme çabasına dönüşür.

Bakalım bu olaylar zincirlemesi ve Shizuku'nun içindeki cevheri keşfetmesi nasıl son bulacak?

Hayao Miyazaki imzalı filmleri izlemeye başladım azar azar. Whisper of The Heart'in yönetmenliğini değil de senaristliğini üstlenmiş Miyazaki.
Ne yazık ki beklentimin aksine şahane bulmadım bu yüzden önce hoşuma giden sonra hoşuma gitmeyen tarafları yazayım siz karar verin izleyip izlemeyeceğinize.
İlk olarak Shizuku'nun kitap kurdu olması, kütüphane yolları aşındırıp, kendine okuma hedefleri koyması gerçekten çok güzel işlenmişti. Eminim ki kütüphanenin kartlı sisteminden kitap alıp benden önce kimler almış bu kitabı diye bakmayan bir insan yoktur ve filmde bu sahneler özlem duyacağımız kadar başarılıydı.
Sonrasında Shizuku'nun ev ve okul ortamı da bir hayli gerçekçiydi. Bitmek bilmeyen sınavlar, sonu gelmeyen ev işleri .
Shizuku'nun yazdığı kitap ve tamir edilmiş saat filmdeki ender büyüleyici sahnelerdendi.
Sırf Shizuku'nun yazdığı kurgu başlı başına güzel bir film olabilir.
Ayrıca animeyi görsel olarak başarılı bulduğumu da ekleyeyim.
Son olarak Shizuku'nun kendini bulma çabası da filmdeki yeri hoş olan detaylardan biriydi.
Gelelim neleri sevemedim?
İlk olarak Shizuku ortaokul öğrencisi evinde otursun, ebeveynleri çanta gibi kızı yanında taşısın demiyorum ama kızın akşamları eve gelmediği zamanlar oluyordu ama ailesi nadiren küçük uyarılarda bulunuyordu. Aynı şekilde kedinin arkasından bilmediği yerlere gitmesi ve bir iki kere karşılaştığı kişiye rahatlıkla güvenmesi ne yazık hoşlanmadığım noktalardan. Yaşı belki büyük değil ama insan ana karakterin ve ebeveynlerinin azıcık daha tedbirli olmasını bekliyor.
Shizuku kitap okumayı gerçekten çok seviyor ama filmde moralsiz bir haldeyken "Eskiden ne kadar iyi kalpli ve dürüst bir çocuktum. Kitap okumaya başladıktan sonra sanki eski halimden eser kalmadı." cümlesini kuruyor ve anime benden bir eksiyi daha kapıyor. Ne yani kitap okumak insanın dürüstlüğe ve iyi kalpliliğine zarar mı veriyor? İlla bu cümle araya sıkıştırılmak zorunda mıydı?
Son olarak animede sizi alıp başka dünyalara götürecek büyülü atmosfer yoktu. Yukarıda yazdığımı iki sahne hariç anime için şirin, hayatın için diyebilirim ama bambaşka dünyalara gidersiniz diyemem.
IMDb puanı 8 olan Whisper Of The Heart ortalamanın üstü olsa da yazdığım sebeplerden favorilerim arasına giremedi :(
Not: Filmin sonundaki jenerikte yan karakterlerden birinin geleceğine dair bilgilendirme var hemen kapatmayın derim.



14 yorum:

  1. Çeviride sıkıntı olabilir mi acaba son dediğin cümlede, anlam çok kayboluyor çeviri cümlelerde, keşke anadilinde izleyebilsek... Ben de birazdan ponyo’yu izleyeceğim (:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu animede çeviri kaynaklı bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum ama anadil konusunda haklısın :)

      Sil
  2. Daha önce görmemiştim ama dikkatimi çekti.. Bir bakayım. Teşekkürler paylaşım için :)

    YanıtlaSil

  3. Blogunuz oldukça dolu ve profesyonelce sizi takibe aldım.Zaman ayırmak isterseniz sizi de beklerim.Sağlıcakla Kalın.

    https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uğradım blogunuza, siz de sağlıcakla kalın :)

      Sil
  4. Konusu hoşuma gitti benim. İzlerim ben bunu :-)

    YanıtlaSil
  5. bu animeyi lisede izlemiştim ilk defa ve uzun süre etkisinden çıkamamıştım. Hayao Miyazaki evrenine geçişim de bu filmle olmuştu. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimki Yürüyen Şato ile oldu o yüzden her animesine başlarken beklentim tavan :)

      Sil
  6. Benim severek izlediğim animelerden biri. Ama sevmediğin noktalarda haklısın benim de dikkatimi çekmişti. Özellikle kedinin peşinden kaybolacak kadar takip etmesi. 😅 Bir kediyi kim o kadar takip eder ki. Ben sanırım ilk başları izlerken kızı kendime benzettiğim için sevdim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ana karakter çoğumuzun kendinden bir şeyler göreceği biri, o yüzden sevilmiştir bu anime :)

      Sil