Kitap Künyesi
Adı:Yağmur Sonrası
Yazarı:Sarah Jio
Yayınevi:Arkadya Yayınları
Sayfa:347
Öncelikle yazarın severek okuduğum Mart Menekşeleri için buraya
Ve Yağmur Sonrası tanıtım yazısı için buraya
Gelelim kitaba. Konusu Anne Calloway'ın 70 yıl önce 2. Dünya Savaşı'nda hemşirelik yapmak için gittiği Bora Bora Adası'nda yaşadıkları.
Her şey Anne'e gelen bir mektupla başlıyor.Mektup savaş döneminde tanık olduğu cinayetle ilgili.Adaya gelip onunla konuşmasını isteyen bir bayandan. Olaya şahit olan Anne'nin torunu Jennifer ondan savaş zamanında yaşadığı aşkı,o cinayeti anlatması ister.Anne Jennifer'a her şeyi anlatmadan önce onu uyarır.
-Pekala hayatım.Ama seni uyarmam gerek Benden bir peri masalı bekleme
-Bu iyi peri masallarından hiç hoşlanmam.
-Ve bu masalın kötü tarafları da var.
-Peki mutlu bir sonu var mı?
-Bundan pek emin değilim. Hikaye henüz bitmedi.
Ve 70 yıldır süren hikayeyi anlatmaya başlar.
Anne hemşirelik okulu bitirdikten sonra Seattle'e döner.Orada ailesininde uygun gördüğü çocukluk arkadaşı ile nişanlanır. Gerard zengin ve güçlü bir aileden gelmektedir. Bu aile o kadar güçlüdür ki Gerard'ı savaşa göndermeyecek torpili bile sağlarlar. Bir de Anne'nın en yakın arkadaşı Kitty vardır ki bu kızımız Anne'nın aklına binlerce şeyi sokan şahsiyettir.Önce Gerard ile ilişkisinde tutku olmadığını ima edip Anne'nı kalbine şüpheler sokar. Sonra da hafiften savaşa gitmeye gönüllü Anne'nin savaşa gitmesini sağlar.Çünkü Kitty Bora Bora adasına hemşirelik yapmaya gidecektir.Anne ise onu yalnız bırakmama kararı alır ve düğünü erteleyip savaşa giderler.
Uçaktan iner inmez adanın güzelliğine hayran kalırlar.
Adadaki askerlerde hemşirelere hayran kalırlar.
Bizim kızlar her ne kadar araya sır girmeyecek deseler de ikisinde bol bol sırları olacaktır.
Kitty ordudaki pek de güvenilmeyen bir asker olan Lance ile takılırken ,Anne ise sonsuza kadar kalbinde taşıyacağı aşkı Westry Green ile tanışır. Westry ile Anne bir bungalov keşfederler ve orası onların sığına olur. Bungalovun geçmişte bir ressama ait olduğunu anlarlar ve onun geride bıraktığı resmi adeta sahiplenirler tıpkı bungalovu sahiplendikleri gibi.
Anne adada ona yakın 3 hemşire Stella,Liz ve bahtsız Mary ve daima garip davranan Kitty ile yola devam ederken,nişanlısına olan ihanetinin de huzursuzluğunu taşır.
Toplarsak sürekli tuhaf davranan arkadaş ,şahane bir ada,sürekli savaşın adaya yansıyacağının korkusunda insanlar,gizemli bir bungalovda yaşanan gizli saklı bir aşk,katili yakalamamış bir cinayet...
Sürekli aşkın sonunu nereye gideceğine dair bir merak...
Daha ne olsun Sarah Jio döktürmüş.
Siz de bu adanın büyüsüne kapılmak isterseniz gecikmeden okuyun derim.
Gelelim adanın günümüzdeki haline bir iki fotoğraf fena olmazdı değil mi?
Ve kitapta bahsi geçen ressamın(Gauguin) bir resmi...
Ve en beğendiğim alıntıları yazarak yazımı sonlandırayım...
"-Bütün bu olanlar çok karmaşık.
-Gerçek aşk söz konusu olduğunda hiçbir şey karmaşık değildir."
"Ben ona yalnızca bir parçamı verirken , o tüm kalbini vererek bütün hayatını bana adamıştı.Benim kalbimdeyse, içinde sönmeyen bir mumun yandığı,kilitli bir oda vardı."
"Efsaneye göre kim o kapıdan içeri adım atarsa ömür boyu kalp acısı çeker."
"Sadece kendin ol.Ve kalbinin sesini asla kulak ardı etme.O sesi dinlemek canını yaksa ya da aklını karıştırsa bile."
Son olarak kitabın bana gelmesine vesile olan Tuğçe'nin Kitaplığı'na teşekkürler...
Dipnot ada görselleri Backpacker'den alıntı.
Öncelikle yazarın severek okuduğum Mart Menekşeleri için buraya
Ve Yağmur Sonrası tanıtım yazısı için buraya
Gelelim kitaba. Konusu Anne Calloway'ın 70 yıl önce 2. Dünya Savaşı'nda hemşirelik yapmak için gittiği Bora Bora Adası'nda yaşadıkları.
Her şey Anne'e gelen bir mektupla başlıyor.Mektup savaş döneminde tanık olduğu cinayetle ilgili.Adaya gelip onunla konuşmasını isteyen bir bayandan. Olaya şahit olan Anne'nin torunu Jennifer ondan savaş zamanında yaşadığı aşkı,o cinayeti anlatması ister.Anne Jennifer'a her şeyi anlatmadan önce onu uyarır.
-Pekala hayatım.Ama seni uyarmam gerek Benden bir peri masalı bekleme
-Bu iyi peri masallarından hiç hoşlanmam.
-Ve bu masalın kötü tarafları da var.
-Peki mutlu bir sonu var mı?
-Bundan pek emin değilim. Hikaye henüz bitmedi.
Ve 70 yıldır süren hikayeyi anlatmaya başlar.
Anne hemşirelik okulu bitirdikten sonra Seattle'e döner.Orada ailesininde uygun gördüğü çocukluk arkadaşı ile nişanlanır. Gerard zengin ve güçlü bir aileden gelmektedir. Bu aile o kadar güçlüdür ki Gerard'ı savaşa göndermeyecek torpili bile sağlarlar. Bir de Anne'nın en yakın arkadaşı Kitty vardır ki bu kızımız Anne'nın aklına binlerce şeyi sokan şahsiyettir.Önce Gerard ile ilişkisinde tutku olmadığını ima edip Anne'nı kalbine şüpheler sokar. Sonra da hafiften savaşa gitmeye gönüllü Anne'nin savaşa gitmesini sağlar.Çünkü Kitty Bora Bora adasına hemşirelik yapmaya gidecektir.Anne ise onu yalnız bırakmama kararı alır ve düğünü erteleyip savaşa giderler.
Uçaktan iner inmez adanın güzelliğine hayran kalırlar.
Adadaki askerlerde hemşirelere hayran kalırlar.
Bizim kızlar her ne kadar araya sır girmeyecek deseler de ikisinde bol bol sırları olacaktır.
Kitty ordudaki pek de güvenilmeyen bir asker olan Lance ile takılırken ,Anne ise sonsuza kadar kalbinde taşıyacağı aşkı Westry Green ile tanışır. Westry ile Anne bir bungalov keşfederler ve orası onların sığına olur. Bungalovun geçmişte bir ressama ait olduğunu anlarlar ve onun geride bıraktığı resmi adeta sahiplenirler tıpkı bungalovu sahiplendikleri gibi.
Anne adada ona yakın 3 hemşire Stella,Liz ve bahtsız Mary ve daima garip davranan Kitty ile yola devam ederken,nişanlısına olan ihanetinin de huzursuzluğunu taşır.
Toplarsak sürekli tuhaf davranan arkadaş ,şahane bir ada,sürekli savaşın adaya yansıyacağının korkusunda insanlar,gizemli bir bungalovda yaşanan gizli saklı bir aşk,katili yakalamamış bir cinayet...
Sürekli aşkın sonunu nereye gideceğine dair bir merak...
Daha ne olsun Sarah Jio döktürmüş.
Siz de bu adanın büyüsüne kapılmak isterseniz gecikmeden okuyun derim.
Gelelim adanın günümüzdeki haline bir iki fotoğraf fena olmazdı değil mi?
Adanın güzelliğine hayran kalmamak elde değil.
Kitapta bahsi çok sık geçen amber çiçeğinin de bir resmi.
Adada kalbin doluysa çiçeği sol kulağına,değilse sağ kulağına takarsın..
Ve kitapta bahsi geçen ressamın(Gauguin) bir resmi...
Ve en beğendiğim alıntıları yazarak yazımı sonlandırayım...
"-Bütün bu olanlar çok karmaşık.
-Gerçek aşk söz konusu olduğunda hiçbir şey karmaşık değildir."
"Ben ona yalnızca bir parçamı verirken , o tüm kalbini vererek bütün hayatını bana adamıştı.Benim kalbimdeyse, içinde sönmeyen bir mumun yandığı,kilitli bir oda vardı."
"Efsaneye göre kim o kapıdan içeri adım atarsa ömür boyu kalp acısı çeker."
"Sadece kendin ol.Ve kalbinin sesini asla kulak ardı etme.O sesi dinlemek canını yaksa ya da aklını karıştırsa bile."
Son olarak kitabın bana gelmesine vesile olan Tuğçe'nin Kitaplığı'na teşekkürler...
Dipnot ada görselleri Backpacker'den alıntı.
Buradaki Elliot Mart menekselerindeki mi? Cunku o da savasa gitmisti
YanıtlaSilNe yazık ki hatırlamıyorum lakin Yağmur Sonrası ve Mart Menekşeler'i kitaplarının ortak karakterleri olduğunu hiç duymadım :(
SilYagmur sonrasinda Elliot diye biri var.110.sayfada bi kadina asik oldugu yaziyor ve Mart Menekselerinde Francese Guney Pasifikte cektigi fotograflari veriyor.Bence kesinlikle o.Bahsettigim 110. Sayfada fotograf cektigi de yaziyor.Ayrica ikisinde de Pasifikte bi ada
SilOlabilir o zaman dediğim gibi net hatırlamıyorum :(
SilSarah jio her kitabında, diğer kitabından bir karaktere yer veriyo bu yazarın bir özelliği ve evet o Mart menekşeleri kitabında yer alan ellilot :)
SilEmin olduğunuza göre soruyu soran arkadaş da cevabını almış oluyor :)
Sil