Pinuccia'nın Kitapları blogunun ev sahipliğini yaptığı yazar aylarında Ekim ayı yazarı Jose Saramago oldu. Ben de bu vasıtayla yeni bir yazarla tanışmış oldum.Uzatmadan Ekim ayında kim ne okumuş ne okuyacakmış onun için buraya
Kitap Künyesi
Adı:Filin Yolculuğu
Yazarı:Jose Saramago
Yayınevi:Turkuvaz Kitap
Sayfa:198
16. yüzyılda Portekiz Kralı III.Juan Avusturya Arşidükü Maximilian'a bir hediye göndermeye karar verir. Ne göndereceği için kafa patlatırken eşi 2 yıl önce Hindistan'dan gelen Süleyman adlı fili hediye etmesini önerir. Filden memnun değilmiş gibi konuşup fil gönderildiğinde ağlayan kadındır kendisi.
Kral Avusturya arşidüküne haber gönderir fili kabul edip etmeyeceğini sorar. Arşidük fili seve seve kabul eder üstelik Süleyman'ı Muhteşem Süleyman yaparak fili sahiplendiğini de belirtir.Kral yaveri ile birlikte fili uzun bir aradan sonra görmeye gider.Fil üzerini örten kir katmanından rengini kaybetmiştir.Tabi bunun sebebi fil ülkeye ilk geldiği ne kadar popüler olmuşsa zaman geçtikçe beliren ilgisizlik o denli fazla olmasıdır. Hatta Kral bu fili gönderme kararını bile sorgulamaya başlar. Burada hikayeye filin terbiyecisi dahil olur. Hintli Subhro filin bu yolculuğunda daima yanında olacak karakterdir. Adının anlamı beyaz olan Subhro ismi yüzünden yaşayacağı zorluklara da böylelikle atılmış oluyor. Tabi ki Süleyman'ı Muhteşem Süleyman yapan arşidükün Subhro'u Fritz yapacağını şimdiden belirteyim.Her neyse Subhro Süleyman'ın üzerinde Lizbon'dan Viyana'ya kadar sürecek uzun bir yolculuğa başlarlar.Önceleri Portekiz Kralının askerleri ile yolculuk yaparlar sonra hem Portekiz askerleri hem Avusturya askerleri en son kısımda da Avusturya arşidükü ve askerleri ile devam ederler yola.
Bütün yolculuk boyunca Süleyman'ın başına ilginç şeyler geliyor. Bunlardan en ilginç ikisi bence şunlar;ilki bir papaz tarafından vaftiz edilmeye çalışılması ,ikinci bir rahibin ondan bir mucize beklemese.Zavallı fil ve terbiyecisi kilise mücadeleleri arasında kaldı.Ayrıca sıcak iklime alışan fil için karda kışta dağları tırmanmak nasıl bir ıstıraptır acaba? Okuyup anlayacağız. Özetle Süleyma ve Subhro'nun yer yer eğlendiren yer yer de düşündüren yolculuğu tavsiye edilir.
Benim yorumuma geçersek yazarın son romanının benim yazarın okuduğum ilk roman olması biraz ironik sanırım. Yazar kimi zaman karakterlerin iç dünyasını aktarmış kimi zaman satır aralarına kendi yorumlarını yerleştirmiş. Özellikle kendi düşüncelerini okurken sanki karşınızda Jose Saramago var ve sizinle sohbet ediyor havası veriyor.Zaten bu sohbetteki kimi iğnelemeleri sizi gülümsecetek boyutta olduğu için bu sohbetten oldukça zevk alıyorsunuz.Kısacası beğendiğim ve yazarın diğer eserlerini okumaya niyet ettiğim bir roman oldu.
Alıntılara geçersek...
"Sürekli tekrarlanan övgüler kesinlikle memnuniyetsizlikle son bulacaktır,aslında birer yergi sayılırlar."
"Bana kalırsa bilmemek ve istememek Süleyman'ın beyninde,onun yaşaması için içine attıkları bu dünya hakkında büyük bir soru işareti halinde birbirine karışmış,yine benim fikrimce,bu hepimizin soru işaretidir,bizlerin ve fillerin."
"Bizi biz yapan hep kusurlarımız,iyi niteliklerimiz değil."
"Sanırım hiç mucize olmamasından daha kötü bir şey varsa başarısız bir mucizedir."
"İş yazıya gelince sadece bir arada kulağa hoş gelmeleri sebebiyle bir sözcük ötekini peşi sıra sürükler,böylece sık sık uçarılık için saygı,estetik için etik feda edilir,bu kadar ağırbaşlı kavramlar hem bunun gibi bir tartışmaya sığmaz,hem de kimseye fayda sağlamaz.Böyle nedenlerle ve farkına bile varamadığımız başka nedenlerle yaşamda bir alay düşman edinir dururuz."
Sayfa:198
16. yüzyılda Portekiz Kralı III.Juan Avusturya Arşidükü Maximilian'a bir hediye göndermeye karar verir. Ne göndereceği için kafa patlatırken eşi 2 yıl önce Hindistan'dan gelen Süleyman adlı fili hediye etmesini önerir. Filden memnun değilmiş gibi konuşup fil gönderildiğinde ağlayan kadındır kendisi.
Kral Avusturya arşidüküne haber gönderir fili kabul edip etmeyeceğini sorar. Arşidük fili seve seve kabul eder üstelik Süleyman'ı Muhteşem Süleyman yaparak fili sahiplendiğini de belirtir.Kral yaveri ile birlikte fili uzun bir aradan sonra görmeye gider.Fil üzerini örten kir katmanından rengini kaybetmiştir.Tabi bunun sebebi fil ülkeye ilk geldiği ne kadar popüler olmuşsa zaman geçtikçe beliren ilgisizlik o denli fazla olmasıdır. Hatta Kral bu fili gönderme kararını bile sorgulamaya başlar. Burada hikayeye filin terbiyecisi dahil olur. Hintli Subhro filin bu yolculuğunda daima yanında olacak karakterdir. Adının anlamı beyaz olan Subhro ismi yüzünden yaşayacağı zorluklara da böylelikle atılmış oluyor. Tabi ki Süleyman'ı Muhteşem Süleyman yapan arşidükün Subhro'u Fritz yapacağını şimdiden belirteyim.Her neyse Subhro Süleyman'ın üzerinde Lizbon'dan Viyana'ya kadar sürecek uzun bir yolculuğa başlarlar.Önceleri Portekiz Kralının askerleri ile yolculuk yaparlar sonra hem Portekiz askerleri hem Avusturya askerleri en son kısımda da Avusturya arşidükü ve askerleri ile devam ederler yola.
Bütün yolculuk boyunca Süleyman'ın başına ilginç şeyler geliyor. Bunlardan en ilginç ikisi bence şunlar;ilki bir papaz tarafından vaftiz edilmeye çalışılması ,ikinci bir rahibin ondan bir mucize beklemese.Zavallı fil ve terbiyecisi kilise mücadeleleri arasında kaldı.Ayrıca sıcak iklime alışan fil için karda kışta dağları tırmanmak nasıl bir ıstıraptır acaba? Okuyup anlayacağız. Özetle Süleyma ve Subhro'nun yer yer eğlendiren yer yer de düşündüren yolculuğu tavsiye edilir.
Benim yorumuma geçersek yazarın son romanının benim yazarın okuduğum ilk roman olması biraz ironik sanırım. Yazar kimi zaman karakterlerin iç dünyasını aktarmış kimi zaman satır aralarına kendi yorumlarını yerleştirmiş. Özellikle kendi düşüncelerini okurken sanki karşınızda Jose Saramago var ve sizinle sohbet ediyor havası veriyor.Zaten bu sohbetteki kimi iğnelemeleri sizi gülümsecetek boyutta olduğu için bu sohbetten oldukça zevk alıyorsunuz.Kısacası beğendiğim ve yazarın diğer eserlerini okumaya niyet ettiğim bir roman oldu.
Alıntılara geçersek...
"Sürekli tekrarlanan övgüler kesinlikle memnuniyetsizlikle son bulacaktır,aslında birer yergi sayılırlar."
"Bana kalırsa bilmemek ve istememek Süleyman'ın beyninde,onun yaşaması için içine attıkları bu dünya hakkında büyük bir soru işareti halinde birbirine karışmış,yine benim fikrimce,bu hepimizin soru işaretidir,bizlerin ve fillerin."
"Bizi biz yapan hep kusurlarımız,iyi niteliklerimiz değil."
"Sanırım hiç mucize olmamasından daha kötü bir şey varsa başarısız bir mucizedir."
"İş yazıya gelince sadece bir arada kulağa hoş gelmeleri sebebiyle bir sözcük ötekini peşi sıra sürükler,böylece sık sık uçarılık için saygı,estetik için etik feda edilir,bu kadar ağırbaşlı kavramlar hem bunun gibi bir tartışmaya sığmaz,hem de kimseye fayda sağlamaz.Böyle nedenlerle ve farkına bile varamadığımız başka nedenlerle yaşamda bir alay düşman edinir dururuz."
Çok güzel yorumlamışsın. Okunacaklar listeme ekledim Muhteşem Süleyman'ı :)
YanıtlaSilSevgiler
Teşekkürler okuduğunda yorumunu bekliyorum :)
SilDaha yorumu okurken üzüldüm :( Zavallı fil!
YanıtlaSilEvet bayağı çile çekti :(
SilBenim de çok sevdiğim bir kitaptır Filin Yolculuğu. Yazar Ayları'nın kitap kurtlarının yeni yazarlarla tanışıp o yazarları sevmelerine neden olduğunu görünce aldığım keyif ise bambaşka :)
YanıtlaSilPinuccia etkinliklerinden ben de aynı keyfi alıyorum emin ol :)
Sililginçmiş ben de 'kabil' i okuyorum..farklı ve dobra bir yazım tarzı var...yüksek sesle söylenemeyen şeyleri haykırıyor ve hissettiriyor...insan katılsa da katılmasa da hak veriyor...bence tek handicapı uzun paragraflarının olması...sizin okuduğunuz kitap en sonuncusu olması itibariyle belki biraz farklıdır :)
YanıtlaSilAçıkçası yazarın son kitabı ama benim okuduğum ilk kitabı diğer eserler kıyaslama yapayacağım ama burada da uzun paragraflar var fakat yazar sohbet havası veriyor bence :)
Silsanırım tüm kitapların yazım tarzı aynı :) ben de sadece kabil i okudum ama diğer kitaplarını da gördüm..uzun paragraflar her yerde :) bir iki kitabını daha okuyacağım en kısa zamanda
YanıtlaSilMuhtemelen bütün eserleri öyle ama ben de sizin gibi okuyacağım umarım o zaman daha net konuşabiliriz :)
Sil