Kitap Künyesi
Adı:Gülsima Ağlama Ne Olursun
Yazarı:Ferhad Fani
Yayınevi: Hayat Yayınları
Sayfa:357
Hayat Yayınları'nın Aşkla Dokun Hayata serisinin 3 numaralı kitabının incelemesiyle sizlerleyim.Serinin şimdilik 4 kitabı çıktı "Bana Aşkımızı Anlat” – “Aşk-ı Rana" “Yalnızca Rabbine Yönel” ve "Gülsima Ağlama Ne Olursun"... Serinin konuları bağımsız hatta yazarları farklı.
Kitabımız okuyucularını aşkın ayrılıktan kavuşmaya, hüzünden coşkuya kadar tüm duygularını taşıyan bir yolculuğa çıkarıyor, aşk, insanoğlunun kalbinde hala şarkılarını söylemeye devam ediyor. Siz de Hayata Aşkla Dokunmaya Var mısınız?
Bu kitabın ana karakteri Mirza kendisi Edebiyat bölümü öğrencisi.Hayatının baharında bu gencimiz ebeveynleri kaybetmiş,hatta annesinin kaybından sonra kasabasına adım atamamış,bir tanecik ablası Meral'e rağmen.
"Ne unutkandır zihinler;bir anlık geçici mutluluk ,unutturabilir ömrü daha uzun hüzünleri."
Mirza kendi halinde,tertemiz kalbi,içinde gram art niyet taşımayan,gençliğine rağmen dünyadan bayağı el ayak çekmiş ve gene gençliğine rağmen üstatlarla yarışacak edebi sohbetlere imza atabilen bir.
Gün gelir Mirza'ya bir durgunluk gelir adı yoktur bu durgunluğun,daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemez bu durgunluk.
"Aşk ki kalbin ezelden sırtlandığı bir yüktür.Lakin her kalbe emanet edilemeyecek kadar büyüktür..."
Ev arkadaşı,can yoldaşı Emin Mirza'nın bu halinden hiç hoşlanmaz sorgular sorgulamasına ama arkadaşı ser verir sır vermez. Biraz da Mirza'da neyi olduğunu tam çözemez çünkü. Sonra bir gün rüyalar ona gerçeği gösterir. Mirza "sevgili"yi beklemektedir. Hiç görmediği,hiç konuşmadığı "sevgili" artık onun sonsuza kadar bekleyeceği insan olmuştur. Hem bu dünyada hem öteki dünyada cananı,aşkı "sevgili"si onun yoldaşı olmuştur.
Bıraksındı onu dünya. Her şey ve herkes bıraksındı.Yılları yılı aşina olduğu hayat,bir prangadan ibaretti şimdi ayaklarında. Meğer ne çok zincir varmış kanatlarında.Gitmeliydi,O'na gitmeliydi.Her şeyi bırakıp,her yerden kaçıp,uçup,savrulup O'na gitmeliydi."
Bu bekleyiş beraberinde uykusuzluğu,yemekten içmekten kesilmeyi,durup dururken bıçak gibi saplana sancıları da beraberinde getirmiştir. Mirza bir anda erimeye başlamış,dış dünyayla alakasını kesmiş odasından çıkmaz olmuştur. O böyle içten içe yanadursun,onun içinde başka biri yanmaktadır kitaba adını veren Gülsima... Gül yüzlü kızımız Gülsima Mirza ile aynı sınıfta okuyan onun gibi elinden kalemi eksik etmeyen,şair ruhlu bir öğrencidir. Mirza nasıl "sevgili"yi bekliyorsa o da Mirza'yı öyle bekliyordur. Mirza nasıl beklediği için şiirler,mektuplar döktürüp,edebiyatı en gizli duygularını aktarmak için kullanıyorsa Gülsima'da aynısını Mirza için yapıyordur.
"Başlangıç ve son çok net bir hakikatmiş gibi görünse de genel geçerliliği olmayan izafi kavramlardır aslında.Kimi zaman her şeye yeniden başlamanın vaktidir en son durak. Kimi zaman da ilk adımda son noktaya varır bütün çabalar."
Kader Mirza için ömrü tüketen bir bekleyiş yolu çizmişken,Gülsima içinse asla kavuşamayacağı sevdası için yanma yolunu çizmiştir. Bize bu iki sevdalı gencin hikayesini okumak kalmıştır.
"Her şey susar da yazılar konuşur bazen.Kulakların duyma seviyesinin üstünde bir ses tonu vardır harflerin."
Gelelim yorumuma ince bir aşk hikayesini konu alıyor kitabımız. Karakterlerin çoğu edebiyata gönül vermiş kimseler olunca anlatımın ne düzeyde olduğunu az çok anlamışsınızdır. Şiirlerler,kasideler,edebiyat dersleri ve iki karakterin yakıp kavuran aşklarını çoğu zaman kaleme almaları hatta normal bir sohbetleri bile edebi bir dille yazılmış,okurken durup özümseyip öyle devam etmenize neden olmuş.
En çok hoşuma giden 3 yeri yazayım önce,ilki istiridyeden çıkan incinin hikayesi,ikincisi mehtabın yansımasına aşık olunması üçüncüsü yüreğinde serçe kadar yerim olsun dizileri Emin'in açıklayışı. Yazar yer yer şiirsel bir üslup kullandığından olsa gerek okuduğumuz en basit şey bile adeta bir şairin bir dizesini okuyormuş gibi hissettiriyordu.
Karakterlere kısaca değinirsek Mirza zaten dünyanın en naif,ince insanlarından biri,Emin bulunmaz bir dost,Behzat Hoca dersi dinlenilesi öğretmen ve Gülsima talihsiz aşık.
"Her duyulana cevap yetiştirmek için dil yormaya ne hacet?En oturaklı cevaptır bazen bir tebessüm ve sükut..."
Fazla uzatmadan edebi bir şölen arzuluyorsanız seve seve önereceğim "aşk" ın anlamını düşündürten bir kitaptı Gülsima Ağlama Ne Olursun.Şimdi ki hedef serinin 4. kitabı. Edinirsem diğer kitapları da...
Hayat Yayınları'nın Aşkla Dokun Hayata serisinin 3 numaralı kitabının incelemesiyle sizlerleyim.Serinin şimdilik 4 kitabı çıktı "Bana Aşkımızı Anlat” – “Aşk-ı Rana" “Yalnızca Rabbine Yönel” ve "Gülsima Ağlama Ne Olursun"... Serinin konuları bağımsız hatta yazarları farklı.
Kitabımız okuyucularını aşkın ayrılıktan kavuşmaya, hüzünden coşkuya kadar tüm duygularını taşıyan bir yolculuğa çıkarıyor, aşk, insanoğlunun kalbinde hala şarkılarını söylemeye devam ediyor. Siz de Hayata Aşkla Dokunmaya Var mısınız?
Bu kitabın ana karakteri Mirza kendisi Edebiyat bölümü öğrencisi.Hayatının baharında bu gencimiz ebeveynleri kaybetmiş,hatta annesinin kaybından sonra kasabasına adım atamamış,bir tanecik ablası Meral'e rağmen.
"Ne unutkandır zihinler;bir anlık geçici mutluluk ,unutturabilir ömrü daha uzun hüzünleri."
Mirza kendi halinde,tertemiz kalbi,içinde gram art niyet taşımayan,gençliğine rağmen dünyadan bayağı el ayak çekmiş ve gene gençliğine rağmen üstatlarla yarışacak edebi sohbetlere imza atabilen bir.
Gün gelir Mirza'ya bir durgunluk gelir adı yoktur bu durgunluğun,daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemez bu durgunluk.
"Aşk ki kalbin ezelden sırtlandığı bir yüktür.Lakin her kalbe emanet edilemeyecek kadar büyüktür..."
Ev arkadaşı,can yoldaşı Emin Mirza'nın bu halinden hiç hoşlanmaz sorgular sorgulamasına ama arkadaşı ser verir sır vermez. Biraz da Mirza'da neyi olduğunu tam çözemez çünkü. Sonra bir gün rüyalar ona gerçeği gösterir. Mirza "sevgili"yi beklemektedir. Hiç görmediği,hiç konuşmadığı "sevgili" artık onun sonsuza kadar bekleyeceği insan olmuştur. Hem bu dünyada hem öteki dünyada cananı,aşkı "sevgili"si onun yoldaşı olmuştur.
Bıraksındı onu dünya. Her şey ve herkes bıraksındı.Yılları yılı aşina olduğu hayat,bir prangadan ibaretti şimdi ayaklarında. Meğer ne çok zincir varmış kanatlarında.Gitmeliydi,O'na gitmeliydi.Her şeyi bırakıp,her yerden kaçıp,uçup,savrulup O'na gitmeliydi."
Bu bekleyiş beraberinde uykusuzluğu,yemekten içmekten kesilmeyi,durup dururken bıçak gibi saplana sancıları da beraberinde getirmiştir. Mirza bir anda erimeye başlamış,dış dünyayla alakasını kesmiş odasından çıkmaz olmuştur. O böyle içten içe yanadursun,onun içinde başka biri yanmaktadır kitaba adını veren Gülsima... Gül yüzlü kızımız Gülsima Mirza ile aynı sınıfta okuyan onun gibi elinden kalemi eksik etmeyen,şair ruhlu bir öğrencidir. Mirza nasıl "sevgili"yi bekliyorsa o da Mirza'yı öyle bekliyordur. Mirza nasıl beklediği için şiirler,mektuplar döktürüp,edebiyatı en gizli duygularını aktarmak için kullanıyorsa Gülsima'da aynısını Mirza için yapıyordur.
"Başlangıç ve son çok net bir hakikatmiş gibi görünse de genel geçerliliği olmayan izafi kavramlardır aslında.Kimi zaman her şeye yeniden başlamanın vaktidir en son durak. Kimi zaman da ilk adımda son noktaya varır bütün çabalar."
Kader Mirza için ömrü tüketen bir bekleyiş yolu çizmişken,Gülsima içinse asla kavuşamayacağı sevdası için yanma yolunu çizmiştir. Bize bu iki sevdalı gencin hikayesini okumak kalmıştır.
"Her şey susar da yazılar konuşur bazen.Kulakların duyma seviyesinin üstünde bir ses tonu vardır harflerin."
Gelelim yorumuma ince bir aşk hikayesini konu alıyor kitabımız. Karakterlerin çoğu edebiyata gönül vermiş kimseler olunca anlatımın ne düzeyde olduğunu az çok anlamışsınızdır. Şiirlerler,kasideler,edebiyat dersleri ve iki karakterin yakıp kavuran aşklarını çoğu zaman kaleme almaları hatta normal bir sohbetleri bile edebi bir dille yazılmış,okurken durup özümseyip öyle devam etmenize neden olmuş.
En çok hoşuma giden 3 yeri yazayım önce,ilki istiridyeden çıkan incinin hikayesi,ikincisi mehtabın yansımasına aşık olunması üçüncüsü yüreğinde serçe kadar yerim olsun dizileri Emin'in açıklayışı. Yazar yer yer şiirsel bir üslup kullandığından olsa gerek okuduğumuz en basit şey bile adeta bir şairin bir dizesini okuyormuş gibi hissettiriyordu.
Karakterlere kısaca değinirsek Mirza zaten dünyanın en naif,ince insanlarından biri,Emin bulunmaz bir dost,Behzat Hoca dersi dinlenilesi öğretmen ve Gülsima talihsiz aşık.
"Her duyulana cevap yetiştirmek için dil yormaya ne hacet?En oturaklı cevaptır bazen bir tebessüm ve sükut..."
Güzel cümleler. Paragraflar.
YanıtlaSilEvet öyle :)
SilOkumaya vakit bulamıyorum son zamanlar ama okumam lazım bunuu teşekkürler paylaşım için ♥
YanıtlaSilRica ederim :)
Sil