Film iki bölümden oluşuyor,ilki Redmond Barry,Barry Lyndon unvanını ve tarzını nasıl kazandı? Adını almış. Bu bölüm Redmond Barry(Ryan O’neal) tanıyarak başlıyoruz.
Kendisi İrlandalı ve kuzeni Nora Brady’e (Gay Hamilton) delicesine aşık işin tek kötü tarafı ise maddi sıkıntılar yaşayan Brady ailesinin Nora’yı zengin biriyle evlendirecek olması.
Kendisi İrlandalı ve kuzeni Nora Brady’e (Gay Hamilton) delicesine aşık işin tek kötü tarafı ise maddi sıkıntılar yaşayan Brady ailesinin Nora’yı zengin biriyle evlendirecek olması.
Başta Redmond’un aklını çelen Nora şimdi bu evlilik için can atıyor. Ama garibim Redmond bu durumu kaldıramıyor ve huzur kaçırıcı girişimlerde bulunuyor.
Olaylar gelişiyor ve Redmond kendini köyünden ayrılıp,yollara düşerken buluyor.
Bu andan itibaren Redmond’un hayatına kimi zaman kötü talih kimi zamanda şans yön veriyor ve karakter olayların gidişatına uyum sağlarken adım adım da evrimleşiyor.
Zaman geçiyor Redmond artık sağlam bir yere kapak atmaya karar veriyor.
Şans ondanyana olunca Lady Honoria Lyndon(Marisa Berenson) ile evlenmeyi başarıp Lundon ismini de kendi ismine eklettirmeyi başarıyor.
Şans ondanyana olunca Lady Honoria Lyndon(Marisa Berenson) ile evlenmeyi başarıp Lundon ismini de kendi ismine eklettirmeyi başarıyor.
Böylelikle 2. bölüm başlıyor ve Redmond’un büyük bir sefa içinde yaşarken yaptıklarını izliyor ve bunun sonunu nereye gideceğini merakla bekliyoruz.
Gelelim yorumuma Stanley Kubrick’in izlediğim 2. yapımı ve filmin pek çok açıdan döktürdüğünü itiraf ederek başlayayım hemen.
Öncelikle dönemin yansıtılması oldukça başarılı,keza çekimler de öyle sanki Kubrick tablo çizer gibi film yapmış.
Sonrasında Ryan O’neal’ın oyunculuğu için ancak bu kadar olur dedim. Bir de olayların küçük rastlantılarla sürekli yön değiştirmesi de hoş bir detaydı.Ayrıca dış sesin izleyicide kitap okumuyor hissi yaratması es geçilmeyecek noktalardan.Ve filmin bazı yerlerinde verdiği mesajlar…
Genel manasıyla filmi beğensem de sevmediğim yerler de bir hayli fazlaydı. İlkin filmin 3 saat sürmesi ,bana göre süre biraz daha kısaltılsa çok daha güzel olurdu.
İkinci karakterlerin değişim süreçlerini izlemek için yaşanan bazı olayların Kubrick’e göre fazlasıyla sıradan olması.Tamam verilen mesajlar iyiydi hoştu ama haydan gelen huya gider,ettiğini bulursun minvalindeki sözlerin fazlasıyla klişe olarak bize yansıtıldığı yerler vardı.
Sonrasında Ryan O’neal’ın oyunculuğu için ancak bu kadar olur dedim. Bir de olayların küçük rastlantılarla sürekli yön değiştirmesi de hoş bir detaydı.Ayrıca dış sesin izleyicide kitap okumuyor hissi yaratması es geçilmeyecek noktalardan.Ve filmin bazı yerlerinde verdiği mesajlar…
Genel manasıyla filmi beğensem de sevmediğim yerler de bir hayli fazlaydı. İlkin filmin 3 saat sürmesi ,bana göre süre biraz daha kısaltılsa çok daha güzel olurdu.
İkinci karakterlerin değişim süreçlerini izlemek için yaşanan bazı olayların Kubrick’e göre fazlasıyla sıradan olması.Tamam verilen mesajlar iyiydi hoştu ama haydan gelen huya gider,ettiğini bulursun minvalindeki sözlerin fazlasıyla klişe olarak bize yansıtıldığı yerler vardı.
Son olarak IMDb tarafından 8.1 gibi oldukça iyi bir puan alan film sıkışık vakitte değil de geniş bir zamanda izlenmesi önerilen Kubrick'e göre biraz hafif kalsa da genel manada ortalamanın üstünde bir film
Yine duymadığım bir film. Sınavları da bitirdik şöyle seyredilecekler listesi oluşturmalı artık...
YanıtlaSilNe güzel rahat rahat izlersiniz listenizdekileri :)
Sil