21 Aralık 2015 Pazartesi

SUSKUNLAR-İHSAN OKTAY ANAR

Kitabın Künyesi
Kitabın adı:Suskunlar
Yazarı:İhsan Oktay Anar
Yayınevi:İletişim Yayınları
Sayfa:269
Açılışı bir bekçinin gördüğü hayaletle yapıyor,ardından hayaleti gören başka birinin hikayesini okuyoruz.Sonrasında mehteranda köse çalan  Kalın Musa'yı tanıyoruz.Bu adam cimri cimri evladı Veysel'e sevgisiz mi sevgisiz bir adam. Onun vasıtasıyla kitabın ana karakterlerinden ikisi olan Davut  ve Eflatun'u tanıyoruz. Bu ikisi ikiz ve Kalın Musa'nın torunları. Ayrıca Veysel ve Davut muazzam derecede başarılı müzisyenler.Veysel bir kemençe çalıyor ki bütün herkes içleniyor ama Veysel'in kemençe çalması Kalın Musa tarafından yasaklı. Bir de Kalın Musa'nın musiki meraklısı Muhayyer Hüseyin adlı bir kardeşi var ki bu adam musikiye meraklılar için kahvehane işletiyor ve hem Veysel'e hem Davut'a kol kanat geliyor.


Kitabın ilk bölümü hem Veysel için hem de Davut için dönüm noktası olan şeyleri anlatıyor. Misal Davut'un Neva'ya aşık olması.
İlk bölümün ardından ikinci bölümde Eflatun'un hayatını okuyoruz,bir ses duymasıyla evin bir köşesine itilen çocuğun sesin peşinden gitmesi ve akabinde gelişen olayları öğreniyoruz.
Üçüncü kısımda ise bizi bekleyen musiki üstadı olan 7 kişiden 6'sının acımasızca elenmesi ve bir sürü şeyin adım adım çözülmesi.
"Kusur benim imzamdır.Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı."
Gelelim yorumuma kitap yukarıda anlattığım kadar basit değil,fazlasını yazmak istesem de spoilere dur diyerek kendimi frenlendim. Hatta bayağı fazla bile anlatmış olabilirim. Peki sevdim mi pek değil,genel olarak herkesin en sevdiği kitaplar listesinde tepelerde olan bir kitap biliyorum ama ben sevemedim fakat acayip beğendim. Yer yer yazarın zekasına hayran kaldım. Demek ki neymiş her beğendiğini illa sevmen gerekmiyormuş her nasıl oluyorsa artık.
Öncelikle kitabın dilinin ağırlığı beni yordu gerçekten okurken yer yer zorlandım,sonrasında bazı şeylerin fazlasıyla uzatıldığını düşünüyorum misal Eflatun'un sesi arayış yerleri okurken sıkıldım resmen.Tamam adam kendince 7 günahı anlatmış ama bence fazla uzatmış. Bir de bazı yerlerdeki (İsa-Tanrı durumu başta olmak üzere) durumları sevemedim.
Beğendiğim tarafları ise yazarın arayı sıkıştırdığı hikayeler mesela işkencesi öldürmeye gelen adamın duydukları en ok sevdiğim yerlerdendi. Sonrasında yazarın kitabın başından beri dağıttı  bütün olayları bir bir toplayışındaki eşsiz başarı. Yazar ince detaylar konusunda gerekten uzman.Bir de musikinin içinde kaybolmamızı sağladığı yerlerde var. Bazı diyaloglar gerçekten akılda kalıcı olduğunu belirterek yazımı sonlandırıyorum.
"Her musiki,sesin değil de,aslında sessizliğin bir taklidi."
Derken şunu da söyledi:
"Musiki sessizliğe ne kadar yakınsa,o kadar da mükemmel olur."
Nihayet şu sözleri mırıldandı:
"Kulakları hassas olduğu halde hiçbir şey işitmeyen kişi,O'nu dinliyordur."
Şunu da dedi:
"Sessizlikte bir perdedir.Sessizliği işitebilirsin.'Es' bile bu perdeye kıyasla,'ses'tir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder