1 Aralık 2015 Salı

THE NECESSARY DEATH OF CHARLIE COUNTRYMAN- CHARLIE COUNTRYMAN’İN GEREKLİ ÖLÜMÜ(2013)

Her şey Charlie Countryman’in(Shia Labeouf) makineye bağlı yaşayan annesinin fişinin çekilmesiyle başlıyor.

Charlie her ne hikmetse annesinin hayalini görünüyor ve ondan tavsiye istiyor. Annesi de ona Bükreş’e git diyor.

Bunun üzerine Charlie tası tarağı toplayıp uçağa atlıyor. Uçakta yanına Roman Victor Ibanescu(Ion Caramitru) düşünüyor,ikili hemen kaynaşıyor. Ama bu ilişki de uzun sürmüyor ve Victor daha yolculuk bitmeden vefat ediyor.
 Charlie ise aynı hikmetle bu adamında hayaliyle konuşuyor ve  Victor  ondan kızına aldığı şapkayı kızına vermesini ve ona birkaç söz iletmesini istiyor. Bunu vasiyetin üzerine Charlie şapkayı ele geçirmeye çalışıyor ve bin bir rezillik sonucu Victor’un kızı Gabi (Evan Rachel Wood) ile tanışıyor.Gabi’e hayran olan Charlie ona destek olmak için elinde geleni yapıyor ve kızın hayatına giriveriyor.
 Bu sayede kızın hayatından çıkmak bilmeyen eski kocası Nigel (Mads Mikkelsen) ile tanışıyor.(Gerçi adam halen evli olduklarını hatta kendisi ölene kadar evli kalacaklarını söylese de)
Neyse Charlie bir otele yerleşiyor orada başına bir sürü dert açılmasına vesile olacak iki oda arkadaşıyla tanışıyor Karl(Rupert Grint) ve Luc(James Buckley)…Bu oda arkadaşlarının başına açtığı bela Charlie’i mafya dünyasının insanları olan Nigel(Gabi yüzünden zaten Nigel ile papazdı Charlie) ve Darko(Til Schweiger) karşı karşıya getiriyor ve Charlie’de bu işin üstesinden  gelmek kalıyor.

Gelelim yorumuma Mads Mikkelsen hayranlığım beni bu filmi izlemeye itti ama Mikkelsen ve Rachel Wood dışında filmin elle tutulur hiçbir yanı yoktu,zaten Mikkelsen’in rolü çok azdı o da ayrı bir hayal kırıklığı.Filmin neyini beğenmediğimi sorsanız net bir cevap vermekte zorlanırım,hani film bittikten sonra aval aval bakıp bu film neyi anlatmak istedi? dersiniz ya bu filmde onlardandı. Şöyle söyleyeyim izlemenin size zerre bir şey katmadığı yapımlardan. 
En çok beğenmediğim kısımlar ise filmin bir kısmının oldukça sıradan,klişe bir kurguyla harmanlanması.Bir de genel anlamda gerçekçi bir kurgunun hakim olduğu filmde Charlie’in ölülerle konuşması fazlasıyla sırıtıyordu.Galiba farklı bir film ortaya çıkarma çabalarının sonuçsuz kalmasının emaresi bu durum. Ekleyeceğim bir şey var ki metrodaki kovalamama sahnesini sevdim Son söz olarak içimizi şişiren Budapeşte muhabbetini de eklemezsem olmaz.
IMDb tarafından sanırım oyuncuların hatırına 6.4 almayı başaran film ne yazık ki öneri listeme giremedi.


9 yorum:

  1. Annesi ve uçakta tanıştığı kişi ölünce ben de onunla her diyaloğa giren falan ölecek sandım :) Ben de severim Mads Mikkelsen'ı ama bu filmi izlemedim, ee sen de beğenmeyince izlemesem de olur sanırım. Eline sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzlemelisin denilecek bir film değil,daha çok oyuncular hatırına izleyebilirsin derim :)

      Sil
  2. Okumaya başladım binbir heyecanla! Ve Shia Labeouf olduğunu anca ikinci fotoğrafta anladım, ilkinde hiç benzemiyor.. O çocuğu severim çok iyi oyuncudur.. Harika anlatmışsın! "Bunu kesinlikle izlemeliyim" dedikten sonra son paragrafına geldim :D
    İnsan beğenmediği bir filmi bile böyle güzel mi anlatır Gül ;)) Tebrik ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl güzel yorumun için ben teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Konu beni pek sarmadı.....

    YanıtlaSil
  4. yani sen anlatırken bile kafam karıştı :-(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kafa karıştırıcı değil ama bir kısmı gerçekçi bir kısmı hayal ürünü :)

      Sil