15 Eylül 2017 Cuma

THE THING-ŞEY (1982)

1982 yılının Antarktika'sındaki ABD Ulusal Bilim İstasyonu'nu görüyoruz açılışta.
Helikopterde uçarken karada kaçan bir köpeği vurmaya çalışan kişiyi izlerken, Antarktika'nın soğuk havası adeta hissediyor, mekanın uçsuz bucaksızlığı ile hafif bir ürperti yaşıyoruz.
Helikopterdekiler hızlarını alamayıp, Bilim İstasyonuna yakın bir yere iniş yapıp saldırıya geçiyorlar. Hatta bu saldırıda Amerikalı ekipten biri yaralanıyor.

 Norveççe konuşup derdini anlatamayan adam ekibin yüzbaşısı Gary (Donald Moffat) tarafından vuruluyor. 
Yaşanan gizemli olay ekibin kafasını karıştırıyor ve elde ettikleri verilerle Norveçlilerin kampına gitmeye karar veriyorlar.
Doktor Copper (Richard Dysart) ve pilot MacReady (Kurt Russell) Norveçlilerin kampına gittiklerinde aceleyle yakılmış garip bir yaratık götüryorlar ve otopsi yapmak üzere yaratığı kendi kamplarını götürüyorlar.

Ekibin o yaratığın oluşmasını sağlayan virüsün, filmin başındaki köpekle kampa geldiğini anlamaları fazla uzun sürmüyor.
Virüsün bulaştığı kişinin bedenini ele geçiren mükemmel bir taklit olduğunu ve 12 kişilik ekipten birilerine bulaşmış olma ihtimalinin bir hayli yüksek olduğu öğrenen Blair (Wilford Brimley) insanlığı kurtarmak adına kendince bir çözüm bulmaya çalışıyor ama uçuk kaçık davranışları ekip arkadaşları tarafından engelleniyor.
Ekiptekiler kimin insan kimin taklit olduğunu bilmezken güvensizlik hepsini yeyip bitirmeye başlıyor, bize de olanları izlemek kalıyor. 

IMDb 250 listesinde yer alan bu türe ait ender yapımlardan biri The Thing, bu bilgiyle beklentileri tavana çıkarmanızı önermem onu da not düşeyim. Kesinlikle kötü bir film değil ama bana göre göze batan tarafları da var. 
İlk olarak görsel açıdan şahane bir film olduğunu belirteyim, karın verdiği soğukluğu hissettirebilmesi, yer yer bir başınalığı hatırlatması kesinlikle dört dörtlük.
 Sonrasında kurgunun çıkış noktası fena değil, Şeyin mükemmel taklit olması  hatta bütün insanlığı ele geçirebilecek potansiyeli olması ve kimin taklit olduğunun anlaşılamaması oldukça iyi kotarılmış. Sahneler ilerledikçe herkesin birbirinden kuşkulanması kimsenin kimseye güvenmemesi, yargısız infazların başlaması özetle güvensizlik atmosferi çok iyi yansıtılmış. 
Hele hele bu sahnelere eşlik eden müzikler izleyicinin geriliminin tavan yapmasını sağlamış. 
Gel gelelim eksik bulduğum kısımlara... Bilenler bilir ben belirsiz noktaları pek sevmem evet tek tük de olsa belirsiz sonları olan eserler sevmişimdir ama genel olarak bu tarz şeylere olumsuz yaklaşırım. Benim için bazı sınırların kesin bilinmesi lazım, filmin sonunun hayal gücüme bırakılmaması lazım. Sevmiyorum böyle durumları. The Thing kurgusunda az buçuk açık noktaları olan bir filmdi. Mesela ben virüsün ilk kime bulaştığını, kanları kimin boşalttığını, eğer kurulduysa MacReady'e kimin  tuzak kurduğunu bilmek isterim. Tıpkı finaldeki iki kişide virüs bulaşan var mı yok mu bilmek istediğim gibi. Karakterlerin mimikleri ne ifade ediyor, ağızlarından buhar mı çıkmıyor diye düşünüp kararsız kalmak istemem ya da ikisi de insansa kurtulacaklar mı acep demek istemem.
Son söz IMDb'den 8.2 gibi oldukça yüksek bir puan alan bazı yerlerini beğensem de kurgudaki belirsiz yerlerinin canımı sıktığını söyleyebileceğim The Thing türe meraklılara, IMDb 250 listesini bitirmek isteyenlere benim gibi belirsiz noktalara takmıyor iseler önerebileceğim bir film. 

10 yorum:

  1. 82 yapımı olmasına rağmen şu günlerde çevrilen pek çok filmden çok daha başarılı bence. Sinemayla yakından ilgilenenlerin mutlaka izlemesi gereken filmlerden biri bence de

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bir kaç noktanın belirsiz olmasından hoşlanmadım :( Onun dışında güzeldi :)

      Sil
  2. 1982 yılına göre çok iyi bir filmdir türünün iyi örneklerinden bence şimdi izleyene yavan gelebilir bilgisayar efektlerine çok alışık oldukları için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zamanına göre gerçekten çok başarılı ama dediğim gibi belirsiz kısımları can sıkıcı :(

      Sil
  3. 250 filmi tamamlamak istediğim için Şey'i de izleyeceğim. Konusu güzelmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Listeyi ben de tamamlamak istiyorum bir ara maraton mu yapsak acaba?

      Sil
    2. Çok güzel olur bence ama detayları planlamak lazım. Görsel hazırlamak lazım. Süre belirlemek lazım. Beraber bir düşünelim bakalım :-)

      Sil
    3. Görsel hazırlama konusunda çok becerikli olmasam da denerim ama kategori ve tarih ayarlama kısmını severek yaparım. Okuma şenlikleri tarzı bir maraton yapabiliriz tabi bir kaç hafta içinde, senin için de uygunsa?

      Sil
    4. Uygun canım :-) Gmail'ine mesaj atıyorum. Oradan detayları görüşürüz :-)

      Sil
  4. Teşekkürler yorumunuz için :)

    YanıtlaSil