Kitap Künyesi
Adı: Timbuktu
Orijinal Adı: Timbuktu
Yazarı: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa: 166
(Fotoğraf için kendini bilen arkadaş, çok teşekkürler.)
Ölümü bekleyen Willy G. Christmas ölmeden önce iki şeyi yapmak ister: biri köpeği Kemik Bey'e bir yuva bulmak diğeri yazdığı eserleri eski hocası Bea Swanson'a teslim etmek. Bu yüzden el yazmalarını toplayıp ömrünün son günlerini yolda geçirerek Bea'nın oturduğu Baltimore şehrine Kemik Bey ile birlikte varır.
Şehre gelir gelmesine ama Bea'nın evinden önce Edgar Allan Poe'nun evini bulur, oraya yığılır kalır ve Kemik Bey ile ara ara sohbet eder. Onu düzgün eğitemediği için pişmanlık duyar ayrıca ona bolca öğüt verir. Ölünce Timbuktu'ya varacağını düşünen Willy, Kemik Bey'e başına kötü şeyler gelmemesi için dikkat edeceği şeyleri sıralar.
Bakalım Willy ölmeden önce Kemik Bey'e ev bulabilecek mi yoksa Kemik Bey bir anda yapayalnız mı kalacak?
Paul Auster ile Şans Müziği'ni okuyarak tanışmıştım, kitaba resmen bayılmıştım ve yazarı "tüm kitabı okunacak yazarlar" listesine yerleştirmiştim. Kararımı uygulamak için ara ara Paul Auster okuyorum Timbuktu yazarın okuduğum 6. kitabı ve ne yazık ki okuduğum hiçbir kitabından Şans Müziği'nin yarısı kadar bile tat alamadım.
Timbuktu ise yazarın tarzını, büyüsünü yansıtamadığı kitaplarından bir olmuş bence. Evet yazar kitabı Kemik Bey'in gözünden yazarak farklı bir adım atmış ama kitabın geri kalanı yazarın diğer kitaplarına göre oldukça sıradan kalmış. Kurguyu yazara göre basit bulsam da yazarın kalemi halen akıcılığını koruyor, tabi kitaptan aşırı sıkılmayanlar için. Bunun dışında bir yerde yazarın çok hoş bir mesaj verdiğini söyleyebilirim.
Ayrıca Kehanet Gecesi'nin sonunda (yanlış hatırlamıyorsam) İlknur Özdemir'in Paul Auster ile yaptığı röportaj vardı ve orada Timbuktu'nun sonunda hem çevirmenin hem de Paul'un eşinin ağladığı mevzusu geçmişti o yüzden çok duygusal bir roman bekliyordum ama beni o kadar etkilemedi, hoş etkilese yukarıdaki paragrafı yumuşatıp yazardım.
Son söz Timbuktu yazarın beklediğim tadı alamadığım romanlarından biri oldu ne yazık ki.
Ölümü bekleyen Willy G. Christmas ölmeden önce iki şeyi yapmak ister: biri köpeği Kemik Bey'e bir yuva bulmak diğeri yazdığı eserleri eski hocası Bea Swanson'a teslim etmek. Bu yüzden el yazmalarını toplayıp ömrünün son günlerini yolda geçirerek Bea'nın oturduğu Baltimore şehrine Kemik Bey ile birlikte varır.
Şehre gelir gelmesine ama Bea'nın evinden önce Edgar Allan Poe'nun evini bulur, oraya yığılır kalır ve Kemik Bey ile ara ara sohbet eder. Onu düzgün eğitemediği için pişmanlık duyar ayrıca ona bolca öğüt verir. Ölünce Timbuktu'ya varacağını düşünen Willy, Kemik Bey'e başına kötü şeyler gelmemesi için dikkat edeceği şeyleri sıralar.
Bakalım Willy ölmeden önce Kemik Bey'e ev bulabilecek mi yoksa Kemik Bey bir anda yapayalnız mı kalacak?
Paul Auster ile Şans Müziği'ni okuyarak tanışmıştım, kitaba resmen bayılmıştım ve yazarı "tüm kitabı okunacak yazarlar" listesine yerleştirmiştim. Kararımı uygulamak için ara ara Paul Auster okuyorum Timbuktu yazarın okuduğum 6. kitabı ve ne yazık ki okuduğum hiçbir kitabından Şans Müziği'nin yarısı kadar bile tat alamadım.
Timbuktu ise yazarın tarzını, büyüsünü yansıtamadığı kitaplarından bir olmuş bence. Evet yazar kitabı Kemik Bey'in gözünden yazarak farklı bir adım atmış ama kitabın geri kalanı yazarın diğer kitaplarına göre oldukça sıradan kalmış. Kurguyu yazara göre basit bulsam da yazarın kalemi halen akıcılığını koruyor, tabi kitaptan aşırı sıkılmayanlar için. Bunun dışında bir yerde yazarın çok hoş bir mesaj verdiğini söyleyebilirim.
Ayrıca Kehanet Gecesi'nin sonunda (yanlış hatırlamıyorsam) İlknur Özdemir'in Paul Auster ile yaptığı röportaj vardı ve orada Timbuktu'nun sonunda hem çevirmenin hem de Paul'un eşinin ağladığı mevzusu geçmişti o yüzden çok duygusal bir roman bekliyordum ama beni o kadar etkilemedi, hoş etkilese yukarıdaki paragrafı yumuşatıp yazardım.
Son söz Timbuktu yazarın beklediğim tadı alamadığım romanlarından biri oldu ne yazık ki.
öyleyse şans müziği başlangıç için iyi bir seçim olacak, yazdım bunu ;)
YanıtlaSilŞans Müziği gerçekten başka bir kitap :)
Silşuaralar tarih kitaplarına biraz yöneldim :) bu da aklımda olsun..
YanıtlaSilBen pek tarih kitabı okuma, sana keyifli okumalar :)
SilPaul Auster çok sevilen bir yazar ama ben henüz kendiyle tanışmadım. Mutlaka okumak istiyorum ama.
YanıtlaSilOkumalısın muhakkak :)
SilUzun zamandır okumak istediğim bir kitap ama henüz okuyamadım. Bilgilendirme için teşekkür ederim 😊
YanıtlaSilRica ederim, umarım keyifle okursunuz :)
Sil"Sen bu kadar kitap yaz ve ben seni okumayayım!"
YanıtlaSilAz önce yazarın biyografisine ve yazdığı kitaplara baktım sonra da yukarıdaki cümleyi kurdum :))
Timbuktu ismi bana filminden dolayı çok tanıdık gelmişti ama bambaşka bir konu çıktı karşıma. Konusu güzele benziyor. Paylaşım için teşekkürler :)
Kesinlikle tanışmanız gereken yazarlardan biri, her kitabı size hitap etmeyebilir ama şansınız Şans Müziği'nde deneyin bence :)
Sil