14 Şubat 2016 Pazar

THE MATRİX (1999)

Filmin açılışında oldukça başarılı ve belki de bir o kadar imkansız bir polis-suçlu kovalamacası  izliyoruz.
Kovalamaca suçlunun buhar olup uçmasıyla sona eriyor.
Ardından bilgisayarının başında uyuklayan Neo (Keanu Reeves) ile tanışıyoruz.

Bilgisayarın ona “Uyan” yazışını ile yavaş yavaş uyanan Neo bilgisayarın “Matrix sizi esir etti” yazısını görünce küçük bir şok dalgası yaşıyor.
 Sonrasında gelişen olaylar onu filmin başında polislerden kaçan suçluyla yani Trinity(Carrie-Anne Moss) ile tanıştırıyor.
Trinity Neo’a bir zamanlar kendisinin de onun gibi yanıt aradığını söylüyor,yanıtın oralarda bir yerlerde olduğunu da eklemeyi unutmuyor. Bu kısacak sohbetin ardından Neo öteki yaşamına dönüyor. Saygın bir şirkette yazılımcı olan Neo’un diğer adını da öğreniyoruz böylelikle Thomas Anderson.
Filmin başında Trinity’i kovalayan 3 gözlüklü ajanın Neo’u iş yerinde aramaya gelmesi,Neo’un en çok aranan suçlulardan biri olan Morpheus ile telefonda görüşüp ajanlardan kaçmak için talimat alması,ama talimatları yerine getiremeyip yakalanışı hızlıca geçiveriyor.

İleride adının Smith (Hugo Weaving) olduğunu öğreneceğimiz ajan Neo’u sorgulayıp,ondan Morpheus’u yakalamak için yardım etmesini istiyor.Neo buna razı olmayınca acı verici bir uygulamada geçiriliyor. Bir anda sahne atlayıp Neo’un her şeyi rüya olduğunu anladığı bölüme geçiyoruz. Ama onunla bağlantıya geçen Trinity bunun aksini kanıtlar orası ayrı. Neo en sonunda Morpheus (Laurence Fishburne) ile tanışıyor.
 Morpheus ona bir seçenek sunar ya gerçek ya da eski hayatına dönüş.Neo gerçeği seçer ve öğrendiği şeyler onu yıkıyor.
Meğersem takvim 1999’u değil 2199’a yakın bir zamanı  gösteriyormuş. Her şey 21. yy başlarından yapay zekanın doğmasıyla başlamış.
Ardından  robotlar ve insanlar arası bir savaş çıkmış.İnsanlar savaşın galibi olmak için robotların en önemli güç kaynağı güneşi yok etmişler,ciddi ciddi gökyüzünü karartmışlar sizin anlayacağınız.
Robotlar ise güç kaynağı bulmak için fazla aramamışlar,insanlar güç kaynağı olarak kullanmaya başlamışlar.Bunun içinde bildiğiniz insan tarları oluşturmuşlar.
İnsanları bir uykuya yatırıp zihinlerini Matrix’e hapsetmişler. İnsanlar robotlara  enerji sağlarken,zihinler onları normal bir yaşam yaşıyormuşçasına aldatıyor yani.
Peki Neo bu denklemin neresinde derseniz.O seçilmiş kişi olduğu düşünülen kişi. Her ne kadar Neo bu fikre sıcak bakmasa da Morpheus ve direnişçi ekibin bir kısmı onun seçilmiş kişi olduğuna inanıyor. Seçilmiş kişi necidir derseniz?Matrix sistemini değiştirebilecek tek insan.
Ekip Neo’u savaşa hazırlarken robotlarda boş durmuyor ve içeriden aldıkları bilgilerle Morpheus’u ele geçirip istedikleri şeyleri öğrenmek için çalışıyorlar.
Bakalım insan-robot savaşına son veren kişi Neo mu olacak?

Gelmiş geçmiş en popüler,en kült filmlerin arasında tepede kalmayı başaran çoğu filme Matrix’ten iyi değil ya da Matrix kadar başarılı dememizi sağlayan pek çok propagandalarına rağmen gerçekten şahane ötesi bir film.
Matrix’i enine boyuna inceleyecek,her karedeki mesajları,her isimdeki göndermeleri anlayacak kadar donanımlı olmadığımı itiraf edeyim.Filmden sonra yorumların azıcık bir kısmını okudum ve filme hayranlığım daha bir attı. Belki filmde düz bakıldığında anlaşılmayacak pek bir şey yok ama Neo’un harflerinin One olmasındaki gibi detayları fark ettiğinizde ki bu en basit detaylardan biri filmin derinlemesine incelenmesi gerektiğini anlıyorsunuz.
Matrix öncelikle kurgusuyla (biliyorum kurgu esinlenilmiş) takdiri kazanıyor. Tamam seçilmiş kişili bolca film var ama bu seçilmiş kişi Matrix gibi zekice tasarlanmış bir sistemin içine hapsolmuş insan ırkını kurtarmaya çalışacaksa bu film benzerlerinden ayrılır.
Sonrasında film boyunca sık sık izleyeceğimiz görsel şölenler var.Özellik imkansızlıklar üzerine kurulu dövüş sahneleri,insanı heyecanlandıran atlama sahneleri gerçekten göz dolduran yerlerden. Bir de Neo ilk atlamada düşüyor ya o sahneye bittim.
Filmde insanı düşündüren repliklere de imza atılmış es geçmeyelim ilk aklıma gelenler kaşık yok kısmı mesela. Ya da cehalet erdemdir kısmı.
2 saat 16 dakika içerisinde filmin içine vıcık vıcık aşk öyküsü karıştırmaya senaristlere de burada sevgilerimi gönderiyorum.(Evet biliyorum onların umurunda değil.)
Son söz üzerine bolca konuşulacak,çarşaf çarşaf analizleri üşenilmeden okunacak,oyuncularına,senaryosuna,işlenişine haran kalınacak,çoğu sahnesi göz doldurmayı başaracak,sizi gözlerinizi kırpmadan ekrana kilitleyecek,göz açıp kapayıncaya kadar bitecek IMDb’den  hakkıyla 8.7 puan alacak bir film Matix.


24 yorum:

  1. Çok fazla bilim kurgu sevmesemde bazen hoşumada gitmiyor dersem yalan olmaz:)

    YanıtlaSil
  2. Ne severim şu seriyi :) Kırmızı- mavi, kırmızı - mavi :) Amma da çok muhabbeti dönerdi. Teşekkürer ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  3. ne efsane oldu yaaa kült oldu bu film ama benim pek tarzım değil keanu dışındaaaa tabiii :)

    YanıtlaSil
  4. çok güzeldi 3 kere izlemiştim her izlediğimde de aynı heyecanı yaşamıştım bence 9 almalıydı:D

    YanıtlaSil
  5. kaç kere izlediğimi hatırlamadığım film))

    YanıtlaSil
  6. Üff ne filmdi.az konuşmadık hakkında. Bizim zamanımızın esprilerine çok konu oldu. Msn de rumuzlar matriks olurdu hep

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben şu an bayıldıysam,şu an hala kült ise 1999 yılındaki popülerliğini düşünemiyorum.

      Sil
  7. Bir devrin meşhur fenomeni. Çok merak etmeme rağmen hiç izlemedim-denk düşüremedim. Bu yazıdan sonra aklıma not aldım..

    YanıtlaSil
  8. evet ilk başladıgında gittiğim bir filmdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vizyonda izlemek ayrı bir güzel olsa gerek :)

      Sil
  9. Gerçekten harika bir filmdir:))

    YanıtlaSil
  10. Çok severek izlemiştim pek çok film için alt yapı oluşturmuştur bile diyebiliriz.

    YanıtlaSil
  11. filmleri 3-4 defa seyretmiş biri olarak ancak kavramıştım olup biteni...:-))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bir sürü yorum okudum ama eksik hissetmiyorum desem yalan olur :)

      Sil