ÇOK KULLANILMIŞ KALPLER DÜKKANI-BİLAL SAMİ GÖKDEMİR

Kitabın Künyesi

Kitabı Adı:Çok Kullanılmış Kalpler Dükkanı

 Yazarı:Bilal Sami Gökdemir

Yayınevi:Dolce Vita

Sayfa:365

Sabahları erken kalkmaktan nefret eden ana karakterimiz,aynı zamanda kitabın  anlatıcı olan Kerem ile tanışıyoruz. Kerem 23 yaşında İstanbul’da yaşıyor. Babası onu çok küçük yaşta terk etmiş.Öyle ki Kerem babasını hiç tanımamış. Canı kadar sevdiği annesi ise 1.5 yıl kadar önce vefat etmiş. Ayrıca Kerem işinden yeni kovulmuş,bu yüzden çok dertli. Ve sevgilisi Burçin’in onu sorumsuz bir insan olduğu için terk ettiğini de eklemek lazım.

“Asıl yalnızlığın insanın kendisini kaybettikten sonra başladığı,gerçek yalnızların kendisiyle barışık olmayan,iç sesiyle aynı fikirde olmayan,hayattan bir beklentisi kalmayan insanlar olduğu yazılmalı yeni tanımda…”

İşsiz karakterimiz ne yapacağını düşünüp taşınıyor ve kitap yazmaya karar veriyor. Bunun içinde şehir şehir gezip bazı insanlardan anı toplama işine girişiyor. Birikmiş parasının bir kısmını bu uğurda harcayıp kalan kısmıyla en beğendiği şehirde bir dükkan açmayı kararlaştırıyor. İstanbul’u arkasında bırakıp,eline daktilosunu alıp başlıyor yolculuğu.(Tabi İstanbul’dan kitap için de bir anı almayı ihmal etmiyor. )

“İşte böyle bir zamanda karar verdim yazmaya…Susmaya başladığımda…Olur da gözleri olup da göremeyenler,kulakları olup da duyamayanlar,kalbi olup da sevemeyenler anlarlar bir çok şeyi diye…”

Bursa’da başlayan bu yolculuk Konya,Ankara,Trabzon,Ordu,Sivas,Malatya,Kayseri derken Nevşehir’de son buluyor. Ve Kerem  oldukça farklı insanlar konuşup,bir kısmı içe dokunan,bir kısmı insanı şaşırtan anılarını toplamış oluyor. Tabi kitabı ancak 20 sayfalık bir eser oluyor orası ayrı.

“Mühim olan bulunduğunuz geminin nereye gittiğidir.İçindeki yolcuların kim olduğu değil.”

Nevşehir’e gelince kitap yeni bir bölüme açılıyor Burçin’î unutan,gönlünü başkasına kaptıran,dükkan açma hayalini gerçekleştiren bir Kerem ile karşılaşıyoruz.

Bakalım  insanların anılarını dükkanındaki kutulara toplamayı amaçlayan Kerem hem işte hem aşkta başarılı olabilecek mi?

“Çünkü aşk böyle bir şeydir işte!Yaşanarak anlaşılacak bir şey değildir aşk.Yaşarken ölünerek anlaşılacak bir şeydir ve ben bu duyguyu tırnak uçlarıma kadar hissedebiliyorum.Aslına bakarsan aşk,anlaşılır bir şey değildir.Anlamsız şeylere bile yüklenecek anlamla alakalı bir şeydir.”

Gelelim yorumuma son sayfası yırtık kitaptan sonra kilitli bir kitapla çıkıyor karşımıza yazar. 303. sayfadan sonra kitaptaki ipucundan yaralanarak kilidi açmalıyız anlayacağınız. Bu kitap kilitli olmasıyla dikkatimi çekmişti ve fırsat bulunca da hemen alıverdim.

Öncelikle belirteyim yazarında dediği gibi kitabın kilidini açmak çok zor değil,ayrıca hadi açamadınız diyelim yazarın facebook sayfasına mesaj atarak şifreyi öğrenebiliyormuşsunuz,

Peki kitap nasıldı?Kerem’in topladığı anılar kesinlikle etkileyiciydi. Misal Kayseri’deki terzi,Botanikçi Ahmet (ki bu hikaye bana kalırsa oldukça şaşırtıcıydı),Bursa’daki Mustafa Amca ilk aklıma gelenlerden.Kerem’in geze geze topladığı anıların yanı sıra dükkanın da topladığı anılar ise başka bir alanda başarılı  ders verme…Bu konuda tadı kaçmasın diye örnekler vermeyeceğim okursanız anlarsınız.Diyeceğim bir noktada kitabın fikrinin çıkış noktasını yaratıcı bulmam.Özellikle dükkan kısmını.

Kitabın dili sade,bazen azıcık basitleşiyor ama kitap genel olarak çok akıcı eğer bir Pazar sabahı başlarsanız akşamına kalmaz bitiriverirsiniz. Ayrıca kitapta bazılarınızı çok hoşuna gideceğini düşündüğüm aşk sözleri de var. Son olarak kitabın  kapağını da acayip sevdiğimi belirtiyor ve yazımı noktalıyorum.

2 Aralık 2015 tarihli güncelleme...

Sabah e-posta hesabımı kontrol ederken keşke etmeseydim dedirten bir mesajla karşılaştım. 

Kitabın yazarı ve yayınevi adına yayınıma yorum bırakılmıştı ve bütün günümü berbat eden bir yorumdu. 

(Yayına yapılan son yorumlar içerisinde görebileceğiniz bu yorumu buraya da ekliyorum.)

Bu yorum üzerine olayı baştan sona kendi açımdan anlatmak istedim.Çok Kullanılmış Kalpler Dükkanı son 60 küsur sayfası kilitli olan bir kitap,kitabın şifresini çözmeden devamını okuyamıyorsunuz,kitabı okuyup yukarıdaki yorumu yaptığımda şifreyi bulamayanların yazarın facebook sayfasına sorarak şifreyi öğrenibileceklerini belirttim.Buna rağmen şifreyi soran bir yorum aldım,ben de tamamen iyi niyetli bir yaklaşımla cevap yazdım,cevabımda şifreyi alenen yazamayacağını eğer mail adresi yazarsa o adrese gönderebileceğimi söyledim.Aynı kişi bana mail adresini yazmadı ama ardında farklı zaman aralıklarında 10 küsur kişi mail adresini yazıp şifreyi istedi. Ve bende kitabı okuyan kişilerin bir şekilde yorumda da bahsi geçen adreslerden şifreye ulaşamadıklarını(ki yanlış hatırlamıyorsam şifre sosyal medya hesapları üzerinden sorulabiliyordu,eğer sosyal medya hesabınız yoksa şifreyi mecbur google aracılığıyla bulabilecektiniz o durumda tek seçenekte kitabı okuyan bloggerler oluyor) kitaba devam etmeleri için benden haber beklediklerini bilerek şifreyi gönderdim. 

Akabinde bugün hukuki sonuçlar doğurur diyen tehditvari yorumu aldım,ilk olarak bu yorumu yazan kişi eğer bana "Yazar ve yayınevi adına konuşuyorum,şifreyi vermezseniz seviniriz" gibi bir cümle yazsaydı benim yapacağım şey bu yayının altına şifreyi soracağınız yerler yazıp o sosyal medya hesaplarını ekleyip ardından da cevap olarak "Bir daha şifre paylaşımı yapmayacağım,bundan öncekiler içinde kusura bakmayın olurdu."Ama onun yerine bu eklemeyi yaptım.

Öncelikle bir okuyucu ardından kitap yorumlayan bir blogger olarak yazarlar ve yayınevleri söz konusu olduklarında düşmanca bir tutum takınmam,(kaldı ki herkese karşı elimden geldiğince uzlaşmacı olma taraftarıyım) onların çıkarlarını bilerek ve isteyerek zedelemeye çalışmam (kitap yorumlarken ne yazık beğenmediğimizde bunu bize güvenen blog okuyucuları için yapıyoruz o istisna hariç) ki bu konuda nasıl çıkarlarını zedelerim onu da anlamadım ama neyse.Söyleyeceğim şey şu ki yazar ve yayınevlerinin biz blogger ile bir sıkıntısı olduğunda yapacakları ilk şey "hukuki sonuçlar" kozunu oynamak olmamalı biz iletişim kurulduğunda gayet olumlu dönütler verebilen insanlarız,onların düşmanı değil.

Bütün iyi niyetime rağmen bu yorum beni bir hayli incittiği için yazarın yorumladığım diğer kitabının postunu kaldıracağım,bir daha sözü geçen yazar ve yayınevinin kitaplarını okumayacağım (biliyorum ben okumadım diye kimse batamayacak) ama bu kitabın yorumu bir süreliğine  blogumda kalacak ki bazıları bu cevabı okuyabilsin. 

Bu arada her şeye rağmen not düşeyim,kitabın şifresini yukarıdaki sebepten dolayı artık kimseyle paylaşmayacağım.