8 Mart 2015 Pazar

TERSYÜZ-AMY HARMON

Kitap Künyesi
Adı:Tersyüz
Orijinal Adı: Making Faces
Yazarı:Amy Harmon 
Çevirmen:Arzu Altınanıt
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa:369
Fern Taylor,Hannah Lake Kasabası’nda yaşayan,lise son sınıfa giden bir öğrencidir.Fern kendi tabiriyle gözlükleri,diş teli,kızıl saçları yüzünden görünmez  biri haline gelmiştir.Anlayacağınız kızımız kendisini çirkin bulmaktadır. Sağ olsun etrafındakilerde onun bu düşüncelerini pekiştirmekten başka bir şey yapmamaktadır. Fern kendini bu kadar çirkin bulurken lisenin hatta kasabanın ve belki de ülkenin en yakışıklı erkeklerinden biri olan tabir-i caizse aşk romanlarında kızların hayallerini süsleyen erkekler bile onun yanından geçemeyeceği Ambrose Young’a aşık olmuştur. Üstelik bu aşk Fern daha çocukken kıvılcımını çakmış yıllarca da pekişmiş ve Fern’in gözünün gördüğü tek erkek Ambrose olmuştur.Ambrose yakışıklı mı yakışıklı bir lise öğrencesi,üstelik minderde mağlubiyet vermeyen başarılı bir güreşçi ama ne spordaki başarısı ne yakışıklılığı onun karakterini bozmasına sebep olmuş. Çocuk bildiğiniz efendi,aklı başında hani şımarık ,egosu tavan yapmış,duygusuz öküz olan ergenlerden değil.

Fern kasabanın rahibi Joshua ve karısı Rachel’in kızı. Aynı zamanda Ambrose’in koçu olan Mike Sheen’in yeğeni. Hazır konusu açılmış Mike’in oğlu Fern’in kuzeni yüreğinizi ısıtacak karakterimiz Bailey ile tanışalım. Kendisinde ne yazık ki Duchenne kas distrofisi  rahatsızlığı var ve bu yüzden yürümüyor,hatta kollarını dahi kaldıramıyor ve  daha da kötüsü günleri sayılı. Ama Bailey her şeye rağmen hayattan alabileceği her türlü zevki almaya çalışıyor. Kuzeni Fern ise ona her konuda elinden geldiğince destek oluyor.Bailey’in anne babası kadar Bailey ile ilgilendiği söylesek yeridir.
Yaşanan bazı olaylar Ambrose ile Fern’i karşı karşıya getiriyor,Ambrose Fern’e olan kızgınlığını gizlemiyor. Ama Ambrose’in daha büyük bir amacı olduğu için bu mevzu fazla uzamıyor. Son sınıfın başında vuku olan 11 Eylül saldırıları Ambrose’i orduya yazılmaya ve Irak’a gitmeye karar vermesini sağlıyor. Ama Ambrose bu yolculuğa tek başına çıkmıyor dört kankasını da orduya katılmaya ikna ediyor. Paulie,Grant,Jesse,Beans ve Ambrose geride ailelerini,sevdiklerini bırakıp Irak’a gidiyorlar.(Ambrose ayrıca önündeki muhteşem geleceğe daha adım atmadan mola veriyor.)
“Önce mi,sonra mı?Fern:Önce;beklenti genellikle gerçekten daha iyidir.Ambrose :Sonra. Doğru olan yapıldığında gerçek,her zaman hayalden daha iyidir.”
Kasabanın beş genci Irak’a gidiyor gitmesine ama ne yazık ki sadece biri dönebiliyor geriye. Ambrose dönüyor ama ne yazık ki yüzünün bir tarafı çok ciddi şekilde yara almış bir halde. Ambrose böyle yaralı bir haldeyken Fern giriyor devreye ve kızımız Ambrose’i psikolojik açıdan adım adım iyileştirmeye başlıyor…
Anlayacağınız içinizi sımsıcak yapacak bir aşk hikayesi çıkıyor ortaya.
“Eğer acıyı yaşamazsa ellerinden kayıp gitmesin diye iki eliyle sımsıkı tuttuğu mutluluğu tekrar hissetme umudunun değerini bilmezdi.”
Gelelim yorumuma nereden başlasam bilmem ki kitaba bayıldığımı söyleyeyim ardından savaşa bir kez daha hayır diyeyim.Evet bu kitapla birlikte bir kez daha savaşa karşı olan duygularım kabardı,belki kitabın ana konusu bu değil ama belirtmezsem olmaz. Sonra hayatımda okuduğum en güzel aşk hikayelerinden birini okuduğumu düşünüyorum, evet o kadar iyi. Çünkü bana kalırsa aşk sadece güzellik,yakışıklılık,para,güç çerçevesinde yazılıp çizilmemeli bence aşk vefa,sadakat ister ayrıca her zaman görsellik istemez. Fern Ambrose gibi yakışıklı birine aşık ama bunun sebebi fiziksellik değil eğer öyle olsa Fern,Ambrose savaştan döndüğünde onunla ilgilenmezdi. Ambrose Fern’den görünmezken hoşlanıyordu bunun sebebi onun yazdıklarına aşık  olması. Evet böyle saf,masum bir aşktı onların ki vıcık vıcık,şımarık,yapmacık sen çok güzelesin ben çok yakışıklıyım aşkı değildi ve bu yüzden okuduğum en güzel aşk hikayelerinden biri oldu.
Yazar bütün kitabı onların aşk hikayelerine dayandırmamış ve yazabileceği en güçlü,renkli karakteri de eklemiş kurguya Bailey…Sanırım Bailey’in hikayesini okurken etkilenmeyen biri yoktur,ölüme bir adım yakınsın ama hayatın bütün güzelliklerinden faydalanmak içinde elinden geleni yapıyorsun,her anın kıymetini biliyor ve bolca espri patlatıyorsun.Ve son olarak yazarın araya sıkıştırdığı geri dönüş sahneleri ise kitabı tamamlayan güzle noktalardan biri.Ambrose,Fern ve Bailey’in çocukluklarına dönmek hikayeyi gerçekten daha da bir güzelleştirmiş.
Son söz olarak tipik aşk hikayelerinden sıkılanlar için şiddetli tavsiye edeceğim güzel bir roman.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder