Kitap Künyesi
Adı:İhanetini Fısılda
Yazarı:Meltem Lian Özüt
Yayınevi: Dex
Sayfa:425
Berrak ülkenin en ünlü top modeli,uluslararası moda haftalarında ülke temsilcisi seçilen,her yaptığı olay olan,ortalığı kasıp kavurmayı kendine görev edinen aynı zamanda da milyonlarca genç kızın idolü olan bir hatun.
Bir gün sevgilisi Ulaş'ın kullandığı otomobildeyken bir kaza geçiriyor,arabada olan sevgilisi Ulaş,kankası Özenç,menajeri Erol kazayı ufak tefek yaralanmalarla atlatırken bizim kızımızın ayağı,burnu kırılıyor ve en kötüsü de kızımız komaya giriyor.
"Erol...ahh Erol keşke beni duyabiliyor olsaydın,sadece elimi oynatabilsem bile bu benim için büyük bir mucize olur fakat bunu yapamayacak kadar kendi bedeninde hapsolmuş bir ruhum."
Berrak için de kabus gibi süreç böylelikle başlıyor.Çünkü Berrak komadayken yakınları onunla muhabbete girişiyorlar.Eee ne var bunda dediğinizi duyar gibiyim,şöyle ki başta menajeri Berrak'a demediğini bırakmıyor (kendin ettin kendin buldun kızım modunda adam),ardından annesiyle gelen amcası para derdine düşünüyor. Babasının hiç meydanda olmadığını söylemiş miydim bu arada?Berrak garibim komanın karanlığında mahvolmuşken bir de bütün bu zırvalıkları dinlemek zorunda kalıyor.
"İşte ben o duyguyu bu yatağa yatırıldığımdan beri hissediyordum...boşluğumun adına ne denir bilemiyorum fakat zamanın geçmesini dinlerken hayatın sensiz devam etmesi insanı çok yıpratıyor özellikle etrafındakiler sürekli sen komadasın diye en dürüst halleriyle baş ucundalarsa."
İlk başta abisi Ayaz kardeşine destek için onunla kalmaya başlasa da o da annesi gibi işi yüzünden Berrak'ın yanından ayrılıyor. Anlayacağınız üzere daha komaya gireli sayılı günler olan kızımızı ailesi bir başına bırakıyor.
Peki Berrak'a hastanede kim destek oluyor derseniz? Kankası Özenç ve model camiasında samimi dostu Meral onu bekliyorlar.Ki özellikle Özenç her eve lazım dostlardan,adam yılmadan bıkmadan Berrak'tan umudunu kesmeden bekliyor.
Peki gerçek dostluk neydi;hiç siyah kullanmadan beyaz elde edebilmek gibi bir şey miydi dostluk...akıp giden tatlı su nehrinde bir damla tuzlu suyun yok olup gidebilmesi miydi ya da onlar kadar olağan dışı ve zor bedelli bir geri dönüşüm müydü?
Tabi sevgili okuyucularım fark ettiyseniz bir eksiklik var Berrak tarafında o da sevgili Ulaş.Bu kızın sevgilisine ne oldu derseniz adam kazadan dolayı arandığı için kayıplara karıştı ve Berrak'ın yanına da bir daha uğramadı.Zaten Berrak'ın geçmişi anlattığı zamanlarda anlıyoruz Ulaş evlerden ırak olması gereken bir karakter.Şeytan görsün yüzünü desek yeridir.
"Kimsenin inanç sistemi bir başka kişiyi ilgilendirmez,gerçekten yaşamak istiyorsan bu hayatı hissetmelisin. Her zaman doğrularla olmaz;neşeyle o tozpembe dünyanın merkezindeymişçesine bencilce ve sürekli bir pozitiflikle yaşanmaz bu pis dünyada."
Berrak'ın parasıyla işlerini kuran aile üyeleri kızlarını hastanede tek bıraksalar da vicdan azaplarını minimuma indirmek için olsa gerek hastanedeki bazı doktorlardan bir grup oluşturup onların Berrak'la özel olarak ilgilenmesini sağlıyorlar. Bu doktorlardan biri de Berrak'ın sesini sıkça duyacağı Bora. Kendisi estetik cerrah,esmer,uzun boylu,yeşil gözlü ve anladığınız üzere çok yakışıklı.Karakter olarak ise beş kuruş etmez izlenimi veriyor ilk başta. Çorap değiştirir gibi sevgili değiştirmeler,kadınları umursamamalar,ukalaca tavırlar. Ama Bora Berrak'a hayran ve o komadeyken sürekli ziyarete geliyor,onunla sohbetler ediyor ve bu sohbetler esnasında yavaş yavaş gerçek karakterini Berrak'a gösteriyor,kısacası o iğrenç karakterini üzerinden atıyor Berrak'ı gerçek Bora ile tanıştırıyor.
"Bora yara almamak,incinmemek için sevilmekten çok kıskanılmayı ve aynı zamanda nefret edilmeyi tercih ediyordu günlük sıradan gerçek dünyasında."
Günler zaman kavramını yitiren Berrak için oldukça hızlı geçerek,Berrak acı bir ihanetin darbesi ile sarsılıyor. Bu ihanet ve herkesin zırvalamaları onun bir Kaçış odası oluşturmasına neden oluyor. İhanetin,ikiyüzlülüğün iğrençliği karşısında saflığı temsil eden bembeyaz bir oda.
"Yüzleşmek bir kayıp vermek gibidir;ölen kişinin bir daha hiç geri gelmeyeceğinin acı gerçekliğiyle hayata devam edebilme gücünü kendinde bulmak gibi.Canın ne kadar yanarsa yansın hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını bilmek;bu şekilde ertesi gün doğan güneşe bakmak,gününü normal bir şekilde geçirmek ve acıkınca yemek yemek,susadığında su içmek...tüm bunları elimizden geldiğince matemimizle yapıyorduk fakat gerçekliklerle tamamen yüzleşmek o kayıplardan sonra gülümsediğin ilk saniyeydi."
Bu kaçışlar esnasında Berrak bambaşka bir şey keşfediyor,bir psişik güç. O bazı insanlarla rüya vasıtasıyla iletişim kurmayı başarıyor ve asıl mücadelesi şimdi başlıyor.
Gelelim yorumuma kitabın kurgusunu beğendim.Düşünün ki komadasınız ve herkes günah çıkarmaya gelir gibi gelip,söyleyeceğini söyleyip gidiyor. Tabi onların ki de ayrı bir rahatlık sinirlerini çıkartacakları insan karşılarında,hem onları duyamıyor hem de doğal olarak cevap veremiyor.Eh bu durumda da sırlar,gerçek fikirler meydana çıkıyor. Doğal olarak başlarda oldukça sığ olan Berrak sayfalar ilerledikçe etrafındakilerin gerçek yüzünü görüyor ve adım adım olgunlaşıyor.
Tabi Berrak'ın yerinde olmak kolay değil kızı resmen mezara gömdüler orası ayrı.(Bir ara Berrak kendini ziyarete gelmeyen babası hakkında düşünürken "eğer iyileşirsem arayıp haber vereceğim sevin baba cenazeme gelmene gerek kalmadı diye" diyor ya orası içimizi acıtıyor resmen.)
İhanetlerin alasını gören kızımızın beyaz odasına sığınması,komadaki kayboluşları karanlıkları detaylı anlatılmış,şahsi görüşüm bu kısımların azıcık kısaltılabileceği yönünde.
Yazarın kitabın ortalarına doğru kitaba yeni bir yön vermesi oldukça güzel olmuş.Hani bu değişiklik göze batmamış kitabı iki parçaya bölmemiş.Bazı kitaplarda iki farklı kitap okumuş hissi veriyor ve bende bu durumu hiç sevmiyorum da. Bir de kurguya psişik bir güç katmak hoş bir detay belirteyim.
Ekleyeceğim bir diğer nokta ise Özenç,Bora,Cenk,Yağmur ve Gökmen beşlisinin mükemmel uyumu. Bu kadronun doğaüstü olayları araştırması oldukça renkli geçiyor söyleyeyim.
Son olarak kitabın kapağını sevdim lakin sayfaların fazla ince olduğunu da söylemeden geçmeyeceğim.
Bir gün sevgilisi Ulaş'ın kullandığı otomobildeyken bir kaza geçiriyor,arabada olan sevgilisi Ulaş,kankası Özenç,menajeri Erol kazayı ufak tefek yaralanmalarla atlatırken bizim kızımızın ayağı,burnu kırılıyor ve en kötüsü de kızımız komaya giriyor.
"Erol...ahh Erol keşke beni duyabiliyor olsaydın,sadece elimi oynatabilsem bile bu benim için büyük bir mucize olur fakat bunu yapamayacak kadar kendi bedeninde hapsolmuş bir ruhum."
Berrak için de kabus gibi süreç böylelikle başlıyor.Çünkü Berrak komadayken yakınları onunla muhabbete girişiyorlar.Eee ne var bunda dediğinizi duyar gibiyim,şöyle ki başta menajeri Berrak'a demediğini bırakmıyor (kendin ettin kendin buldun kızım modunda adam),ardından annesiyle gelen amcası para derdine düşünüyor. Babasının hiç meydanda olmadığını söylemiş miydim bu arada?Berrak garibim komanın karanlığında mahvolmuşken bir de bütün bu zırvalıkları dinlemek zorunda kalıyor.
"İşte ben o duyguyu bu yatağa yatırıldığımdan beri hissediyordum...boşluğumun adına ne denir bilemiyorum fakat zamanın geçmesini dinlerken hayatın sensiz devam etmesi insanı çok yıpratıyor özellikle etrafındakiler sürekli sen komadasın diye en dürüst halleriyle baş ucundalarsa."
İlk başta abisi Ayaz kardeşine destek için onunla kalmaya başlasa da o da annesi gibi işi yüzünden Berrak'ın yanından ayrılıyor. Anlayacağınız üzere daha komaya gireli sayılı günler olan kızımızı ailesi bir başına bırakıyor.
Peki Berrak'a hastanede kim destek oluyor derseniz? Kankası Özenç ve model camiasında samimi dostu Meral onu bekliyorlar.Ki özellikle Özenç her eve lazım dostlardan,adam yılmadan bıkmadan Berrak'tan umudunu kesmeden bekliyor.
Peki gerçek dostluk neydi;hiç siyah kullanmadan beyaz elde edebilmek gibi bir şey miydi dostluk...akıp giden tatlı su nehrinde bir damla tuzlu suyun yok olup gidebilmesi miydi ya da onlar kadar olağan dışı ve zor bedelli bir geri dönüşüm müydü?
Tabi sevgili okuyucularım fark ettiyseniz bir eksiklik var Berrak tarafında o da sevgili Ulaş.Bu kızın sevgilisine ne oldu derseniz adam kazadan dolayı arandığı için kayıplara karıştı ve Berrak'ın yanına da bir daha uğramadı.Zaten Berrak'ın geçmişi anlattığı zamanlarda anlıyoruz Ulaş evlerden ırak olması gereken bir karakter.Şeytan görsün yüzünü desek yeridir.
"Kimsenin inanç sistemi bir başka kişiyi ilgilendirmez,gerçekten yaşamak istiyorsan bu hayatı hissetmelisin. Her zaman doğrularla olmaz;neşeyle o tozpembe dünyanın merkezindeymişçesine bencilce ve sürekli bir pozitiflikle yaşanmaz bu pis dünyada."
Berrak'ın parasıyla işlerini kuran aile üyeleri kızlarını hastanede tek bıraksalar da vicdan azaplarını minimuma indirmek için olsa gerek hastanedeki bazı doktorlardan bir grup oluşturup onların Berrak'la özel olarak ilgilenmesini sağlıyorlar. Bu doktorlardan biri de Berrak'ın sesini sıkça duyacağı Bora. Kendisi estetik cerrah,esmer,uzun boylu,yeşil gözlü ve anladığınız üzere çok yakışıklı.Karakter olarak ise beş kuruş etmez izlenimi veriyor ilk başta. Çorap değiştirir gibi sevgili değiştirmeler,kadınları umursamamalar,ukalaca tavırlar. Ama Bora Berrak'a hayran ve o komadeyken sürekli ziyarete geliyor,onunla sohbetler ediyor ve bu sohbetler esnasında yavaş yavaş gerçek karakterini Berrak'a gösteriyor,kısacası o iğrenç karakterini üzerinden atıyor Berrak'ı gerçek Bora ile tanıştırıyor.
"Bora yara almamak,incinmemek için sevilmekten çok kıskanılmayı ve aynı zamanda nefret edilmeyi tercih ediyordu günlük sıradan gerçek dünyasında."
Günler zaman kavramını yitiren Berrak için oldukça hızlı geçerek,Berrak acı bir ihanetin darbesi ile sarsılıyor. Bu ihanet ve herkesin zırvalamaları onun bir Kaçış odası oluşturmasına neden oluyor. İhanetin,ikiyüzlülüğün iğrençliği karşısında saflığı temsil eden bembeyaz bir oda.
"Yüzleşmek bir kayıp vermek gibidir;ölen kişinin bir daha hiç geri gelmeyeceğinin acı gerçekliğiyle hayata devam edebilme gücünü kendinde bulmak gibi.Canın ne kadar yanarsa yansın hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını bilmek;bu şekilde ertesi gün doğan güneşe bakmak,gününü normal bir şekilde geçirmek ve acıkınca yemek yemek,susadığında su içmek...tüm bunları elimizden geldiğince matemimizle yapıyorduk fakat gerçekliklerle tamamen yüzleşmek o kayıplardan sonra gülümsediğin ilk saniyeydi."
Bu kaçışlar esnasında Berrak bambaşka bir şey keşfediyor,bir psişik güç. O bazı insanlarla rüya vasıtasıyla iletişim kurmayı başarıyor ve asıl mücadelesi şimdi başlıyor.
Gelelim yorumuma kitabın kurgusunu beğendim.Düşünün ki komadasınız ve herkes günah çıkarmaya gelir gibi gelip,söyleyeceğini söyleyip gidiyor. Tabi onların ki de ayrı bir rahatlık sinirlerini çıkartacakları insan karşılarında,hem onları duyamıyor hem de doğal olarak cevap veremiyor.Eh bu durumda da sırlar,gerçek fikirler meydana çıkıyor. Doğal olarak başlarda oldukça sığ olan Berrak sayfalar ilerledikçe etrafındakilerin gerçek yüzünü görüyor ve adım adım olgunlaşıyor.
Tabi Berrak'ın yerinde olmak kolay değil kızı resmen mezara gömdüler orası ayrı.(Bir ara Berrak kendini ziyarete gelmeyen babası hakkında düşünürken "eğer iyileşirsem arayıp haber vereceğim sevin baba cenazeme gelmene gerek kalmadı diye" diyor ya orası içimizi acıtıyor resmen.)
İhanetlerin alasını gören kızımızın beyaz odasına sığınması,komadaki kayboluşları karanlıkları detaylı anlatılmış,şahsi görüşüm bu kısımların azıcık kısaltılabileceği yönünde.
Yazarın kitabın ortalarına doğru kitaba yeni bir yön vermesi oldukça güzel olmuş.Hani bu değişiklik göze batmamış kitabı iki parçaya bölmemiş.Bazı kitaplarda iki farklı kitap okumuş hissi veriyor ve bende bu durumu hiç sevmiyorum da. Bir de kurguya psişik bir güç katmak hoş bir detay belirteyim.
Ekleyeceğim bir diğer nokta ise Özenç,Bora,Cenk,Yağmur ve Gökmen beşlisinin mükemmel uyumu. Bu kadronun doğaüstü olayları araştırması oldukça renkli geçiyor söyleyeyim.
Son olarak kitabın kapağını sevdim lakin sayfaların fazla ince olduğunu da söylemeden geçmeyeceğim.
Çok güzel bir kitap olsa gerek. Özetinden çok etkilendim. Üzüldüm Berrak için. Ama sonrasında yaşananlar belki de daha sürükleyici bir hal alacak... Okuyacağım. Teşekkürler..
YanıtlaSilUmarım seversiniz :)
SilGüzel bir kitap okumak lazım bence öneriyorum bunu herkese paylaştım
YanıtlaSilMicrosoft teknolojileri
Teşekkürler :)
SilTeşekkürler okuma isteği uyandırıyor bu güzel özet.
YanıtlaSilsevgiler
Teşekkürler :)
SilÇok güzel bir kitap anlatımı olmuş. İçerikten ziyade anlatım tarzını çok beğendim.. Paylaşım için teşekkürler..
YanıtlaSilAsıl yorumunuz için ben teşekkür ederim :)
Silgüzel bir kitaba benziyor rastlarsam alabilirim..
YanıtlaSilAlırsanız umarım seversiniz :)
SilGüzel özetlemişiniz. Yakında başlarım umarım.
YanıtlaSilUmarım seversiniz :)
SilGüzel bir kitaba benziyor aklımda olsun
YanıtlaSilokursanız umarım seversiniz :)
SilAnlatımınız da çok güzel. Paylaşayım ben herkes okusun. Sevgiler.. :)
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilOkunması gereken bir kitap gibi duruyor (:
YanıtlaSilSeversiz belki :)
Sil