Steve Zissou (Bill Murray) ekibiyle Belafonte gemisinde denizleri dolaşarak belgeseller çekmektedir.
Oldukça ünlü olan Zissou'nun son belgeseli ne yazık ki çok yakın dostu Estanban'ın bir Jaguar köpek balığı tarafından öldürülmesi ile son bulur.
Oldukça ünlü olan Zissou'nun son belgeseli ne yazık ki çok yakın dostu Estanban'ın bir Jaguar köpek balığı tarafından öldürülmesi ile son bulur.
yeni belgeseli için kolları sıvar.
Steve Ned'in gayrimeşru oğlu olduğunu düşünür ve maddi destekçisi karısı Eleanor'un
Çekimlere başlamadan Ned Plimpton (Owen Wilson) Zissou'nun hayatına dalıverir.
(Anjelica Huston) izniyle Ned'i de adaya davet eder.
Adadaki günlerinde Ned'e ekibimde çalış diyen Steve, kıskanç çalışanı Klaus
(Willem Dafoe) tarafından tepki alsa da bildiğini okumaktan vazgeçmez.
Babasına hayran büyüyen Ned ise teklifi kabul eder.
Tekne ekibinin bir de hamile bir gazeteci ziyaretçisi vardır.
Jane Winslett-Richardson (Cate Blanchett) gazetede yazmak için belgeselin çekimlerine
katılır lakin Steve ile anlaşması hiç kolay olmayacaktır.
Bizlere de birbirinden bu kadar farklı karakterlerin sadece Steve'in gördüğü bir
köpek balığın peşinde koştururken başlarına gelenleri izlemek kalır.
Wes Anderson severek izlediğim yönetmenlerden. Genelde yönetmen araştırması yapmadan film izleyen biri olarak, Wes Anderson cidden sevdiğim, filmlerini izleyeceğim nadir yönetmenlerden biri. Anderson'un filmlerini çoğunlukla sevsem de bu filminde biraz eksiklik hissettiğimi inkar etmeyeceğim. İlk olarak filmin beğendiğim yerlerini yazayım. Öncelikle kurgu sıra dışıydı, karakterler her zamanki gibi birbirinden ilginçti. Filmin renkleri capcanlıydı. Deniz canlıları başarılı şekilde aktarılmıştı. Birbiri ardına gelişen olaylar temponun hızının düşmemesini sağlıyordu.
Bunlara rağmen karakterlerin aşırı donuk olduğunu söyleyebilirim. Hele baba-oğul meselesi iki karakterin de fazlasıyla donuk yaklaştıklarını hissettiriyordu. Akabinde senaryoda açık edilmeyen bir iki detay vardı özellikle bir tanesi kafama takılmadı değil.
Ek olarak hoşuma gitmeyen iki sahne vardı.
Son söz IMDb tarafından 7.3 puan alan yönetmenin en sevdiğim filmleri içerisine yerleşemeyen ama gene de bambaşka kurgusu ile kendini izlettiren bir filmdi.
Ek olarak hoşuma gitmeyen iki sahne vardı.
Son söz IMDb tarafından 7.3 puan alan yönetmenin en sevdiğim filmleri içerisine yerleşemeyen ama gene de bambaşka kurgusu ile kendini izlettiren bir filmdi.
Ne güzel kısaca görselleriyle anlatmışsın teşekkür ederiz :(
YanıtlaSil:) gülücük koyacaktım yanlış oldu 😄
YanıtlaSilÇok düşüncelisin, yorumun için kocaman teşekkürler :)
SilGözden kaçırdığım filmlerden, incelemenizi okuyunca merak ettim. Listeme ekliyorum :)
YanıtlaSilYönetmenin en iyi filmi değil ama umarım seversiniz :)
SilBen de çok seviyorum Wes Anderson'u :)
YanıtlaSilhiç duymadım aklımda olsun, murray de severiim belgesel dee :) planet earth aklında olsuun :)
YanıtlaSilYönetmenin en güzel filmi olmasa da başka bir film :)
SilAa ilk defa gördüm bakacağım :)
YanıtlaSilYönetmenin en popüler filmlerden değil :(
SilDaha önce duymamıştım🤔İlginç bir hikayesi var😊
YanıtlaSilHikaye ilginç ama bazı detayları sevemedim :(
SilGüzeldi ama sarmadı ya
YanıtlaSilYönetmenin çok daha iyi filmleri var, bu filmde bir olmamışlık vardı ne yazık ki :(
Sil