JOHN WICK 2 (2017)

İlk film incelemesi için buraya.

İlk filmle ilgili spoiler içerir. 

John Wick (Keanu Reeves) geçen filmde köpeğinin intikamını alır almasına alır lakin arabasını ele geçiremez (itiraf edeyim bu koca detay gözüme hiç çarpmamıştı) bu yüzden son hamlelerini yapıp Rus mafyasından arabasını paramparça da olsa ele geçirir.

Evinde soluklanan John Wick'i geçmişten biri ziyaret eder. Santino D'Antonio (Riccardo Scamarcio) John Wick'in malum dünyadan çıkmasını sağlayan kişiymiş. Olayın işleyişini kesin olarak anlamasak da John sistemden çıkabilmek için bu adama mühür vermiş. Şimdi döndüğü içinse Santino mühür karşılığında ondan bir görev isteyebilirmiş.

John teklifi duymak bile istemez ve adamı evinden şutlar. Santino ise John'un evini doğal olarak da karısıyla olan anılarını havaya uçurur.

John isimsiz köpeği ile Continental'in yolunu tutar. Müdür Winston (Ian McShane) ile konuşur. Winston ona kuralları hatırlatır. Mührün sahibinin dediğini yapmak zorunda olduğunu vurgular.

John çaresiz Santino'un ne istediğini öğrenmeye gider. Santino Yüksek Şura'ya kabul edilecek olan ablası Gianna D'Antonio'u (Claudia Gerini) öldürmesini ister.

 Amacı tabi ki Yüksek Şura koltuğuna oturmak.
John el mahkum Roma'ya gider oradaki Continental'a yerleşir. Bağlantılarını kullanır ve Gianna'i öldürmek için kolları sıvar.

Bakalım John böyle önemli bir insanı öldürüp hayatta kalmayı başarabilecek mi?

İlk filme çok ayılıp bayılmasam da hem Keanu Reeves'in hatırına hem de neler olacak? merakında olduğum için John Wick 2 filmini izlemek ne zamandır aklımdaydı. O yüzden aksiyon izlemek istediğim vakit hemen ikinci filmi açtım.
Yorumuma geçmeden bu filmi; a) İlk filmi izleyip beğenmeyen izlemesin çünkü ilk filmden bariz bir fark yok , b) ilk filmi izleyip beğenen kesinlikle izlesin çünkü zevkleriniz değişmediyse bu filmde seversiniz, c) ilk filmi izlemeyen izlemesin demiyorum ama illa bir gıcıklığınız yoksa ilk filmi izleyip ikinciyi öyle izleyin derim ayrıca üçüncü filmi izlememiş olsak da şimdiden söyleyeyim ikinci filmi seyretmeden üçüncüyü seyretmeyin.

Pekala filmi sevdiğimi söyleyebilirim tamam kabul ediyorum kurgusal açıdan biraz zayıf yönleri vardı ama hem Reeves'i sevdiğimden hem de film akıp gittiğinden olumsuz yerleri göz ardı etmem kolay oldu hatta takmadım bile. Kısacası iki filmi de izlediğim için pişman değilim en önemlisi de üçüncü filmi bu filmin finali sayesinde acayip merak ediyorum ve sinemada izlemek için can atıyorum. Bu filmin finali şahaneydi, şaşırttı ve meraklandırdı. 

Öncelikle beğendiğim yerleri yazarım. Filmi hiç sıkılmadan izledim zaten kendi içinde aralıksız 10 dakika durağan sahnesi olmayan bir film olduğu düşülürse bu durum gayet normal. Roma'ya gitmemiz çok iyi olmuş hep New York'ta kalmak yerine. Kötü karakterler pek sevilmemiş ama ben itici bulmadım belki daha iyi olabilirdi. Ama Ares'e (Ruby Rose) gerçekten bayıldım.

 İnsanlar gene eleştirmiş ama ceketin altına dikilen kurşun geçirmez kumaş bence hoş bir detaydı.
Matrix sevenlere hitap eden metro sahnesi ve Laurence Fishburne ile Keanu Reeves'in sahneleri izleyenleri büyük ihtimalle fanları sevindirmiştir.

Gene eleştirilen bir noktaya değineceğim diyalog azlığı. Karakterler savaşmaktan konuşmaya fırsat bulamadıkları için filmdeki konuşma sahneleri gerçekten çok az ama şöyle bir detay var ki az lafla çok şey ifade edebiliyorlar.

Çoğunluğun sevdiği benimse bayıldığım bir diğer nokta ise Continental sistemini biraz daha tanımamız oldu. Hala eksiklikler var ama 2018'de (Yazımı çok önce yazmışım 2018 yılı demişler bu dizi için hala yayınlanacak diye bekliyoruz.) Keanu Reeves'in de bir bölümünde oynayacağı ve suç organizasyonun derinliklerine ineceğimiz The Continental dizisi yayınlanacakmış. Herhalde filmdeki merak ettiğimiz noktaları kapatacak bir yapım olacak hem belki bir güzellik yaparlar ve her şey John Wick'in ilk filmde bahsedilen imkansız görevi ile başlar. Başlasa da izlesek moduna şimdiden geçtim.
Aksiyon sahnelerinde en çok müzedeki Ruhun Yansımaları Sergisi kısmını yaratıcı buldum.

Uzattığımın farkında olarak beğenmediğim kısımlara geçiyorum. Kurgu çok zayıf bazı şeyler havada süzülüyor adeta. Bir noktaya kadar her şeyi kabullensem de bazı şeyler bana bile ütopik geldi. Mesela ihale açılıyor tamam iyi güzel John Wick'i 7 milyon dolara öldürecek bir enayi aranıyor herkese mesajla iletiliyor. Ve fark ediyoruz ki New York'un kemancısı, çöpçüsü, dilencisi vb. hep suikastçı çıkıyor ve her gördükleri yerde John'u öldürmeye çalışıyorlar.

Bir bu koca suç organizasyonunda John Wick'e denk hiç mi insan yok? İki John Wick'in bir ton efsanesine rağmen herkes nasıl hevesle atlayabiliyor bu teklife hiç mi canlarını düşünmüyorlar? adam köpeğinin intikamı için koca mafyayı bitirdi yahu. Üç bir süredir emekli olan John'u her ne hikmetse herkes tipinden tanıyacak neredeyse bu durumda ihale mesajına adamın fotoğrafı eklendiğini görsek neyse diyeceğiz yani bu suç organizasyonu yeni giren kimse mi yok, herkes mi John Wick'i bir arkadaşı gibi tanıyor, tamam herkese tanıyor diyelim o zaman geçen filmde mafya içinde yetişen Iosef'un hiç tanımaması ilginç değil mi?
Bir ton insanın Continental'in içinde olup John Wick'in hayatıyla, yüzüyle haşır neşir olduğunu geçersek bir de sokak ortasında bir ton şey oluyor sivil kaybı yok, ambulans yok, polis zaten yok. Polisin bu duruma göz yumduğu iki filmde de belli ama şimdi polis de mi bu organizasyondaki herkesi tanıyor, akademide suikastçıları öğretiyorlar herhalde bunları görürseniz hemen örtbas raporu hazırlayın mesela gaz sızıntısı gibi.
Keanu Reeves'i sevsem de bu filmdeki donukluğu cidden alıp başını gitmişti. Azıcık duygu gösterdiği anlar Helen'in videolarına baktığı anlardı ona da telefonun paramparça olması gibi çözüm bulmuşlardı.
Beğendim bir sürü şeyi varken beğenmediğim detayları ile canımı sıktığını inkar etmeyeceğim ama üçüncü film için fazlasıyla meraklandırdıkları düşünülürse daha ılımlı yaklaşabilirim.