THE WITCHER 1. SEZON

Kader ağlarını yıllarca yavaş yavaş örerken Nilfgaard İmpartorluğu'nun Cintra Krallığına saldırmasıyla artık anlarız ki verilen sözler tutulmalıdır yoksa bedeli ağır olur.

Cintra Kraliçesi Calanthe (Jodhi May) ileride anlayacağımız üzere tutmadığı sözün cezasını canıyla ödeyecektir ama öncesinde tahtın varisi torunu Ciri'yi (Freya Allan) Nilfgaard'ın elinden kurtarmalıdır.

 Onun saraydan kaçmasını sağlar ve veda ederken ondan Rivyalı Geralt'ı bulmasını ister.

 Böylelikle genç Ciri'nin kimi zaman yalnız, kimi zaman aç, kimi zamansa düşmanla burun buruna gelerek geçireceği bir yolculuk başlar.
 
Bu ıstıraplı yolculukta Ciri'ye eşlik ederken Rivyalı Geralt'ı tanırız bir yandan.

 Geralt (Henry Cavill) bir Witcher. Witcher'lar toplum tarafından dışlanan ama halkın başına bir canavar belası sarıldı mı da hemen kapılarına koştukları mutasyon geçirmiş insanlardır. Pek tabi mutasyon geçirdikleri için eşsiz yetenekleri vardır hatta az biraz büyü de yapabilirler. Geralt oldukça başarılı çizilmiş karakter. Haklıyı savunan, tuttuğunu koparan, gerektiğinde sınırsızca fedakarlık yapan biri. İnsanlar onu dışlasa da o daima insanlara yardım eder, kurtarabilirse canavarları kurtarmaya çalışır. Duyguları olmadığı söylense de altın gibi kalbi vardır.

Ara sıra yoldaşı olan ozan Jaskier (Joey Batey) onu Cintra'da bir davete sürükler.

Geralt'ın ağları burada örülmeye başlar. 

Geralt'ın ağları örüledursun bizi bu evrende fazlaca söz sahibi olan cadıların diyarına götürecek olan  Yennefer (Anya Chalotra) dahil olur hikayemize.

Yıllarca kamburu olduğu için aşağılan Yennefer açtığı portal sayesinde cadı okulu (Aretuza) tarafından fark edilir ve okulun müdiresi Tissaia Yennefer'ı ailesinden satın alır. Yennefer'ın çilesi cadı olduğu anlaşılınca biter sanmayın. Bu seferde okulda ezilir, büyülerde zorlanır.

Yennefer yeni bir dünyaya adım atmasına ramak kala hayallerine yıkan bir şeyler yaşar ve ipleri eline almaya karar verir, ömrünce peşini bırakmayacak bir bedel ödeyecek olmasına rağmen. Bu bedel ileride Yennefer ve Geralt'ın karşılaşmasına neden olacak olaylar zincirinin bir halkası olarak görev almaktan geri kalmaz.

Bir prenses, bir Witcher ve bir cadının kesişen yolları bakalım bizleri nereye götürecek?

The Witcher Netflix'in en popüler dizilerinden biri, bunda Netflix'in yaptığı reklamlardan çok The Witcher'in fazlaca kitabı olan bir seri olması (Andrzej Sapkowski yazmış, ülkemizde Pegasus basmş) ve  popüler bir oyunu olmasının katkısı daha fazla. Kitapları okumamış, oyunu oynamamış biri olarak yazıyorum bu yorumu belirteyim. Öncelikle benim gibiyseniz ve diziyi bu şartlarda izleyeceğim diyorsanız yapacağınız en iyi hamle bölümlerin arasına mesafe koymadan izlemek olur, yoksa zaten eksikliği hissettiğiniz detayların yanında bir de kopukluk hissedersiniz bilginize.
Dizinin yorumlarının bir kısmını okudum ve özellikle kitabı okuyan kişilerin yorumları tahminlerimi doğruladı. Bu kitap serisi oldukça detaylı bir dünyaya açılıyor. Karakterleri, krallıkları, savaşları, canavarları ile bayağı sağlam bir evren. Kitapları okumadan bunu anlamak mümkün ve ne yazık ki bu kadar dolu dolu bir evreni diziye dolu dolu yansıtmak mümkün değil. Bir olayın ardını, bir repliğin altında yatanı şıp diye anlamak izleyici için hemen mümkün olmayabiliyor. Belki bu eksiklikler kendisini çok nadir belli ediyor ama hissetmemek elde değil. Mesela ben Şaşırma Hakkı tabirini duyar duymaz olayı hemen anlamalıydım ama nerede? En azından ilk kitabı okumak lazım. Belki dün başlayan 2. sezon çekimleri haberi üzerine yakın zamanda seriyi okumaya karar veririm.
Kitabı okumamanın kurguya yansıttığı eksikliği geçip, karakterlere gelelim.  Freya Allan ve Henry Cavill rollerine cuk oturmuşlardı. Dediğim gibi Geralt karakteri başarılı çizilmiş bir karakter oyuncu da rolüne bürünmüş. Ciri de asil, masum, güçlü ama bazen de korunmasız izlenimini vermeyi başarmıştı. Cadı kısmına geçersek bu konuda kitapla olan uyumsuzluklar bolca dile getirilmiş ama ben bundan çok cadıların karizmatik olmadığını görüşüne  katılıyorum. Daha karizmatik oyuncular bulunmalıydı (olaya ırk, güzellik vb. açıdan yaklaşmıyorum) , mesela Fringilla mesela Tissaia bunlar içime sinmedi. Yennefer hakkında nötrüm. Sabrina ise ezik gibi görünüyor uzaktan. Siz krallıkları yöneten gizli ellersiniz, siz Kaosu kullanan cadılarsınız ama etkisiz eleman gibisiniz. Cintra Kraliçesi Calanthe'e bakıp ders alın. Gücünü yansıtan, kontrolü son ana kadar elinde tutan bir kadın işte.
Yan hikayeleri sevdim, hem Geralt'ı hem de bu dünyayı tanımamızı sağladı ama diziyi izlerken kafamda bazı şeyler oturmuyordu. İzledikçe idrak edemesem de dizinin ortalarında düğüm çözüldü ve her şey yerli yerine oturdu. Acaba hikayeyi böyle anlatmaları daha mı iyiydi daha mı kötüydü karar veremedim. Ama gene kitabı okumayanlar olarak zorlandık. Daha kim kimdir, hangi krallıklar nerededir, öğrenmeye çalışırken kafamıza oturmayan noktalar beni yordu.
Dizinin görselliği hoşuma gitti eminim daha güzelini yapanlar olacaktı ama Netflix'in eseri de gözüme batmadı.
Son söz The Witcher evrenini çok sevdim hatta okunacak onca kitabım olmasa seriyi edinip okurdum ama başka bahara artık, sizler de kitabı okumam diyorsanız hissedeceğiniz bazı eksikliklere rağmen diziye şans verebilirsiniz.