Kitap Künyesi
Adı:Yılanı Öldürseler
Yazarı:Yaşar Kemal
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa:102
Yaşar Kemal okumayı uzun zamandır istiyordum. Özellikle yabancı basından aldığı hatırı sayılır övgüler merakımı cezbetmişti..Pinuccia'nın Kitapları'nın düzenlediği yazar aylarında Kasım ayı yazarı Yaşar Kemal seçildi. Bu seçim çok isabetli oldu. Ben de yazarla sonunda tanıştım.(Not:Bu kadar geç kalınmaz değil mi yani?)
Hasan daha dokuz yaşında küçük bir çocuk,babası Halil'i altı yedi yaşlarındayken kaybetmiş. Hasan'ın büyük anası,amcaları hatta bütün köy Hasan'ın dünyalar güzeli annesi Esme'yi sorumlu tutmaktadır Halil'in Abbas tarafından öldürülüşünden.Esme her şeye rağmen dik durmaya çalışan bir kadın. Halil'in ailesini tarafından öldürüleceğinin de farkında,kaçmasına kaçacak ama oğlunu yanına aldırmayacaklarının farkında...
Her geçen gün köydeki dedikodular artmaya başlar ,son dedikodu Halil'in hortladığıdır.
Hasan ise bunların arasında ne yapıyor derseniz,herkesin onu annesini öldürmeye itekleyişine maruz kalıyor.Bu hikaye küçücük bir çocuğun annesini nasıl öldürmeye zorlandığının hikayesidir.
Yorumuma gelirsek Yaşar Kemal'in betimleme yönündeki güçlü kalemi daha ilk satırlarda sizi ele geçiriyor. Anavarza'nın kayalıkları görüyor kokusunu duyuyorsunuz adeta.Sonra düşünüyorsunuz daha dokuz yaşında bir çocuğun en kıymetli varlığı annesini öldürebilmesi nasıl olabilir ki? Yaşar Kemal çarpıcı ve yürek burkan bu hikayeyi,toplumsal baskının küçük bir çocuğu bile ele geçirebileceğini bizlere her şeyi hissettiren betimlemeleriyle öyle bir aktarıyor ki zaten kısa olan kitap bir solukta bitiveriyor.Hani derler ya bir akşam alın elinize çayınızı kıvrılıverin koltuğunuza bitiriverin kitabı. İşte Yılanı Öldürseler öyle bir kitap.Arayışta olanlara duyurulur.
Alıntılara geçersek,
"Oğlum yanımda yokken yaşamaktansa oğlum yanımdayken ölmek daha iyi..."
"Kırmızı yılanlara çoban oldum çoban...Daha sonra uzun saydam bir yılan olacağım.Beni yılan etmeyin.Yılanı öldürseler.Yılanı öldürseler..."
"Hasan yağmurcuk kuşu da dedikleri gurruk kuşlarını seyrederken mavi bir düş içine giriyor.Maviler yayılarak içi maviye keserek,bir esriklik içinde çoğalıyordu düşleriyle."
Yaşar Kemal okumayı uzun zamandır istiyordum. Özellikle yabancı basından aldığı hatırı sayılır övgüler merakımı cezbetmişti..Pinuccia'nın Kitapları'nın düzenlediği yazar aylarında Kasım ayı yazarı Yaşar Kemal seçildi. Bu seçim çok isabetli oldu. Ben de yazarla sonunda tanıştım.(Not:Bu kadar geç kalınmaz değil mi yani?)
Hasan daha dokuz yaşında küçük bir çocuk,babası Halil'i altı yedi yaşlarındayken kaybetmiş. Hasan'ın büyük anası,amcaları hatta bütün köy Hasan'ın dünyalar güzeli annesi Esme'yi sorumlu tutmaktadır Halil'in Abbas tarafından öldürülüşünden.Esme her şeye rağmen dik durmaya çalışan bir kadın. Halil'in ailesini tarafından öldürüleceğinin de farkında,kaçmasına kaçacak ama oğlunu yanına aldırmayacaklarının farkında...
Her geçen gün köydeki dedikodular artmaya başlar ,son dedikodu Halil'in hortladığıdır.
Hasan ise bunların arasında ne yapıyor derseniz,herkesin onu annesini öldürmeye itekleyişine maruz kalıyor.Bu hikaye küçücük bir çocuğun annesini nasıl öldürmeye zorlandığının hikayesidir.
Yorumuma gelirsek Yaşar Kemal'in betimleme yönündeki güçlü kalemi daha ilk satırlarda sizi ele geçiriyor. Anavarza'nın kayalıkları görüyor kokusunu duyuyorsunuz adeta.Sonra düşünüyorsunuz daha dokuz yaşında bir çocuğun en kıymetli varlığı annesini öldürebilmesi nasıl olabilir ki? Yaşar Kemal çarpıcı ve yürek burkan bu hikayeyi,toplumsal baskının küçük bir çocuğu bile ele geçirebileceğini bizlere her şeyi hissettiren betimlemeleriyle öyle bir aktarıyor ki zaten kısa olan kitap bir solukta bitiveriyor.Hani derler ya bir akşam alın elinize çayınızı kıvrılıverin koltuğunuza bitiriverin kitabı. İşte Yılanı Öldürseler öyle bir kitap.Arayışta olanlara duyurulur.
Alıntılara geçersek,
"Oğlum yanımda yokken yaşamaktansa oğlum yanımdayken ölmek daha iyi..."
"Kırmızı yılanlara çoban oldum çoban...Daha sonra uzun saydam bir yılan olacağım.Beni yılan etmeyin.Yılanı öldürseler.Yılanı öldürseler..."
"Hasan yağmurcuk kuşu da dedikleri gurruk kuşlarını seyrederken mavi bir düş içine giriyor.Maviler yayılarak içi maviye keserek,bir esriklik içinde çoğalıyordu düşleriyle."
Tam bir klasik :)sevgiler
YanıtlaSilEvet öyle :)
Sil