6 farklı insan, 6 farklı dönem, 6 farklı hikaye, tek doğum lekesi...
Hikayeleri kısa kısa özetleyip, kısa bir yorumla yazımı sonlandıracağım.
İlk hikaye 1849 yılında yaşanıyor. Avukat olan Adam Ewing (Jim Sturgess) kayınbabasının bir anlaşması için uzak diyarlara gidiyor ve hastalanıyor. Bir doktor kendisini tedavi ederken Adam köle tüccarlığının gerçek yüzünü görüp yavaş yavaş gerçekleri sorgulamaya başlıyor.
İkinci hikaye 1936 yılına ait, başarılı olmaya aday ama ipe sapa gelmekte zorlanan besteci Robert Frobisher (Ben Whishaw) dönemin en ünlü bestekarının yanında katip olarak işe başlıyor.
Adım adım günümüze yaklaşırken 1973 yılına geçiyoruz. Gazeteci Luisa Rey (Halle Berry) önemli bir gerçeği açığa çıkarmak için kolları sıvar tabi karşı taraf da onu durdurmak için.
2012 yılında filmi kulvarından biraz uzaklaştıran eğlenceli bir hikayey.i izliyoruz
Editör Timothy Cavendish (Jim Broadbent) eleştirmenlerden birini öldürüp ünlü olan yazar sayesinde para kazansa da peşine düşen kötü adamlara verecek parası çıkmayınca kendisinden intikam almaya hevesli abisine başvuruyor.
2144 yılı ise bizi distopik bir ortama götürüyor, köle usulünce çalıştırılan Klonlar ile tanışıyoruz ve içlerinden Sonmi-451'in (Doona Bae) hayatına konuk oluyoruz. Onun hikayesi bir anda sisteme başkaldırı hikayesine dönüşüyor.
En son hikaye ise Çöküşten 106 yıl sonrasına ait ve ilk başta aslında milattan öncelere ait sanabileceğimiz bir döneme konuk oluyoruz. Yaşlı Georgie (Hugo Weaving) gibi illet bir hayalle baş etmeye çalışan ve pek başarılı olamayan Zachry (Tom Hanks) her yıl iki kere takas yapmaya gelen Kadimlerin bu kez kendi hayatını değiştireceğinden tamamen habersizdir.
Cloud Atlas bana farklı şeyler düşündürten ve beni ikilemde bırakan filmlerden biri oldu.
Kesinlikle kötü değildi ama herkesin yazıp çizdiği gibi şahane ötesi de değildi.
İlk olarak filmde verilmek istenen mesajın herkesin abarttığı kadar olmadığı ile başlayayım gerçekten etrafta bu mesajı veren başka filmler de var. Bu filmin tek farkı bunu 6 kere vurgulamış olması.
İkincisi hikayelerin yarısının kendi içinde klişe olması. Şimdi karşı çıkan çok olacak ama Luisa Rey'in hikayesinin klasik olmadığını bana kim söyleyecek, kim emeğinin üstüne yatılan bestecinin yaratıcı bir fikir olduğunu iddia edecek? Hikayelerin bir kısmı kendi içlerinde klişe iken bütüne bakıldığında daha farklı bir hava vermeyi başarmışlar.
Gerçi ekleme yapayım 2144 yılı her ne kadar Matrix büyüsü taşısa da (yönetmen ortaklığını da unutmamak lazım) gerçekten kendi başına bir filmi olsa severek izlenebilecek hikayelerden biriydi.
Gene 2012 yılı da tek başına filmleşse oldukça eğlenceli bir film olabilirdi.
Gerçi ekleme yapayım 2144 yılı her ne kadar Matrix büyüsü taşısa da (yönetmen ortaklığını da unutmamak lazım) gerçekten kendi başına bir filmi olsa severek izlenebilecek hikayelerden biriydi.
Gene 2012 yılı da tek başına filmleşse oldukça eğlenceli bir film olabilirdi.
Üçüncü nokta filmin atlayışlarının sırf seyirci bir şeylere yetişmekte zorlansın diye yapıldığına inanmam. Ayrıca bir oyuncunun pek çok hikayede başka başka karakterleri canlandırması da "Şu karakteri bir yerden hatırlayacağım ama nereden?" diye düşündürdüğü için beni rahatsız eden bir diğer konu oldu. Bu noktada her şey bittiğinde kafamdaki şeylerin hemencecik yerli yerine oturacağını sanmam da büyük hata oldu. Ben aslında daha farklı bir bağlanış bekliyordum.
Değindim noktalara rağmen dediğim gibi beğenmediğim sanılmasın sadece muhteşem vb. değildi. Hoş detayları vardı mesela (spoiler başlar) Luisa Rey'in Frobisher'in plağı aldığı yerde satıcının Ben Whishaw tarafından canlandırılması hikayeleri birbirine bağlayan detaylar içinde en sevdiğimdi. Bir de 1849 ile 2114 yıllarının ve 1973 ile Çöküş Sonrası dönemin sevgili/eş karakterlerini aynı kişilerin canlandırması, kuyruklu yıldız doğum lekesi bir dönem kadının bir dönem erkeğin taşıması ve bir dönem birleşen çiftin öteki dönemde muhakkak ayrı kalması senaristlerin bilinçli düşündüğü noktalardan olduğuna neredeyse eminim. (Spoiler biter) Kimi zaman distopyaya kimi zaman eğlenceye kimi zaman romantizme değinmesi, 6 farklı dünyaya adım atmamız, bazı dönemlerin gerçekten mükemmele yakın olması filmin en sevdiğim taraflarından.
Son söz aynı adlı kitaptan uyarlanan Bulut Atlası 3 saate yakın, sakin kafayla izlenmesi ve detaylara dikkat edilmesi gereken çoğunlukça aşırı beğenilen şahsımca güzel bulanan IMDb'den 7.5 puan alan bir film.
Bu filmi merak ediyorum. Hem kadrosunda çok sevdiğim oyuncular var hem de çok tartışılan bir film. Hayranı olan da çok nefret edeni de. Hangi grupta olacağımı merak ediyorum :-)
YanıtlaSilNefret edeceğini sanmıyorum bence nefret edilecek bir film değil sadece çok beğenmezsin :)
Silseyretmedim pek merak da etmemiştim ama şimdi ilgimi çekti :-))
YanıtlaSilİzlersen umarım seversin :)
Silmerak ettim, güzel anlatımınızdan sonra, izleyeceğim :)
YanıtlaSilYorumunuzu bekliyorum :)
SilÇok farklı görünüyor. Merak ettim en kısa zamanda izlenecekler listesine not alindi .
YanıtlaSilUmarım seversiniz :)
SilBen bu filme 2 kez başladım bıraktım kavrayamadığımı düşünmüştüm yazdıklarından sonra anladım olayı:)))
YanıtlaSiltek başıma olduğum da seyretmem lazım.
Sakin kafa kesinlikle şart ayrıca :)
Sil