Her şey Charlie
Countryman’in(Shia Labeouf) makineye bağlı yaşayan annesinin fişinin
çekilmesiyle başlıyor.
Charlie her ne hikmetse annesinin hayalini görünüyor ve
ondan tavsiye istiyor. Annesi de ona Bükreş’e git diyor.
Bunun üzerine Charlie
tası tarağı toplayıp uçağa atlıyor. Uçakta yanına Roman Victor Ibanescu(Ion
Caramitru) düşünüyor,ikili hemen kaynaşıyor. Ama bu ilişki de uzun sürmüyor ve
Victor daha yolculuk bitmeden vefat ediyor.
Charlie ise aynı hikmetle bu
adamında hayaliyle konuşuyor ve
Victor ondan kızına aldığı
şapkayı kızına vermesini ve ona birkaç söz iletmesini istiyor. Bunu vasiyetin
üzerine Charlie şapkayı ele geçirmeye çalışıyor ve bin bir rezillik sonucu
Victor’un kızı Gabi (Evan Rachel Wood) ile tanışıyor.Gabi’e hayran olan Charlie
ona destek olmak için elinde geleni yapıyor ve kızın hayatına giriveriyor.
Bu
sayede kızın hayatından çıkmak bilmeyen eski kocası Nigel (Mads Mikkelsen) ile
tanışıyor.(Gerçi adam halen evli olduklarını hatta kendisi ölene kadar evli
kalacaklarını söylese de)
Neyse Charlie bir
otele yerleşiyor orada başına bir sürü dert açılmasına vesile olacak iki oda
arkadaşıyla tanışıyor Karl(Rupert Grint) ve Luc(James Buckley)…Bu oda
arkadaşlarının başına açtığı bela Charlie’i mafya dünyasının insanları olan
Nigel(Gabi yüzünden zaten Nigel ile papazdı Charlie) ve Darko(Til Schweiger)
karşı karşıya getiriyor ve Charlie’de bu işin üstesinden gelmek kalıyor.
Gelelim yorumuma Mads
Mikkelsen hayranlığım beni bu filmi izlemeye itti ama Mikkelsen ve Rachel Wood
dışında filmin elle tutulur hiçbir yanı yoktu,zaten Mikkelsen’in rolü çok azdı
o da ayrı bir hayal kırıklığı.Filmin neyini beğenmediğimi sorsanız net bir
cevap vermekte zorlanırım,hani film bittikten sonra aval aval bakıp bu film
neyi anlatmak istedi? dersiniz ya bu filmde onlardandı. Şöyle söyleyeyim
izlemenin size zerre bir şey katmadığı yapımlardan.
En çok beğenmediğim
kısımlar ise filmin bir kısmının oldukça sıradan,klişe bir kurguyla
harmanlanması.Bir de genel anlamda gerçekçi bir kurgunun hakim olduğu filmde
Charlie’in ölülerle konuşması fazlasıyla sırıtıyordu.Galiba farklı bir film
ortaya çıkarma çabalarının sonuçsuz kalmasının emaresi bu durum. Ekleyeceğim
bir şey var ki metrodaki kovalamama sahnesini sevdim Son söz olarak içimizi
şişiren Budapeşte muhabbetini de eklemezsem olmaz.
IMDb tarafından
sanırım oyuncuların hatırına 6.4 almayı başaran film ne yazık ki öneri listeme
giremedi.
Annesi ve uçakta tanıştığı kişi ölünce ben de onunla her diyaloğa giren falan ölecek sandım :) Ben de severim Mads Mikkelsen'ı ama bu filmi izlemedim, ee sen de beğenmeyince izlemesem de olur sanırım. Eline sağlık
YanıtlaSilİzlemelisin denilecek bir film değil,daha çok oyuncular hatırına izleyebilirsin derim :)
SilOkumaya başladım binbir heyecanla! Ve Shia Labeouf olduğunu anca ikinci fotoğrafta anladım, ilkinde hiç benzemiyor.. O çocuğu severim çok iyi oyuncudur.. Harika anlatmışsın! "Bunu kesinlikle izlemeliyim" dedikten sonra son paragrafına geldim :D
YanıtlaSilİnsan beğenmediği bir filmi bile böyle güzel mi anlatır Gül ;)) Tebrik ederim :)
Asıl güzel yorumun için ben teşekkür ederim :)
SilHemen geliyorum :)
YanıtlaSilKonu beni pek sarmadı.....
YanıtlaSilAslında daha iyi olabilecek bir filmdi :)
Silyani sen anlatırken bile kafam karıştı :-(
YanıtlaSilKafa karıştırıcı değil ama bir kısmı gerçekçi bir kısmı hayal ürünü :)
Sil