Pierce’in Alzheimer
olan babası öfke krizlerini girip can yoldaşını kovunca ona bakma işi Pierce’e
düşüyor.Pierce bu sorumluluğu her ne kadar Max’a yıkmaya çalışsa da Max buna
razı olmuyor,Pierce’de babasını güya kendi sorumluluğuna alıyor.
Tabi ki bu
durum Moretti kapılarını çalana kadar sürüyor. Pierce daha davayı duymadan
teklife atlıyor ve Moretti ile cinayetin olduğu eve gidiyorlar.
Kurban Pierce’in
meslektaşı,yapay zekanın öncülerinden bir dahi.Ölüm şekli ise fazlasıyla imkansız,kurban
şifresini kendisinin bildiği çalışma odasında boğularak öldürülmüş.
Pierce ve Moretti
kurbanın laboratuvarına gidip çalışmasını inceliyorlar, tabi Pierce bu çalışmaya
bir hayli sinir oluyor.
Pierce ve Moretti hem
cinayetin nasıl işlendiği hem de kurbanın nasıl öldürüldüğünü anlamak için
araştırmalarını genişletiyorlar.
Bakalım bu dehanın
katili kim?
Bu bölümde Pierce’e
eşlik eden bir halüsinasyon yok,daha doğrusu bir kişi yok daha farklı bir
halüsinasyon var. Biraz karışık oldu ama bölümü izlerseniz anlarsınız.
Onun dışından bölümü
genel olarak beğendim özellikle bağlanış gerçekten iyi lakin özel hayat ve
cinayet vakasının bu kadar özdeştirilmesini bu bölüm ne yazık ki sevmedim.
Eklemeden olmaz
Pierce’in giriş konuşması gene mükemmel.Tabi bölümün ilerleyen sahnelerinde
buna ters düşmesi ayrı bir konu.
Olguları ezberlemek ve 2,000 süslü kelime ile onları kağıda
dökmek bilim değildir. Entelektüel doyumsuzluktur.Gerçek bilim, bilmediğimiz
şeyleri keşfettiğimizde olur.Galileo, Curie, Einstein. Sahip oldukları tek şey;
hayal gücü ve olgulara bakarak: "Tamam ama bu ne?" diyebilme
cesaretiydi.
"Peki ya şu ne” Sorular sordular.Zaten bildiğimiz
şeyleri tekrar etmek yerine bu sürede kendi cehaletimizden kurtulmaya çalışmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder