Kitabın Künyesi
Kitabı Adı: Hacıyatmaz-Paldır Küldür
Orijinal
Adı: Slapstick or Lonesome No More
Yazarı: Kurt Vonnegut
Çevirmeni: Ekin
Uşşaklı
Yayınevi: April
Yayıncılık
Sayfa: 232
(Kitabın Paldır Küldür baskısından önce çıkan Hacıyatmaz baskını okuduğum için kapak resmi hariç bütün bilgiler Hacıyatmaz baskına yöneliktir.)
Hacıyatmaz açılışını
yazarın bir nevi önsözüyle yapıyor. Yazar bir akrabasını kaybetmiş ve abisiyle
uçağı atlayıp doğduğu şehre cenazeye gidiyor, işte bu sıralarda kaybettiği kız
kardeşini düşünüyor. Bunların üzerine yolculuk sırasında Hacıyatmaz’ı
kurguluyor. Kitabın içindeki havanın karamsarlığını buna yormamız gerektiğini
belirtiyor ve İlgili Makama diyerek kitabın resmi açılışını yapıyor.
“Benim için önemli
olan nedir? Kaderle dürüstçe ve hüsn-ü niyetle pazarlık etmek.”
Dr.Wilbur Nergis-11
Swain ABD’nin eski başkanı hatta en son başkanı, şimdilerde 101. yaşına girmesine
sayılı günler kalmış ve o Ölüm Adası denilen Manhattan’da Empire State Binası’nda
kalırken ve koskoca şehirde bir avuç insanla birlikte yaşarken doğduğu andan
beri yaşadıklarını kaleme alıyor.
Caleb ve Lettia’ın
ikizleri Wilbur ve Eliza Mellon Swain çok çirkin doğdukları için ve doktorların
çocuklarınız 15 yaşını bile göremez dedikleri için zengin aileleri onları bir
malikaneye tıkıyor ve onları yılda sadece bir kez-doğum günlerinde- ziyaret
ediyorlar. Malikanenin hizmetçileri, çocukların doktorları ikizlere zihinsel
engelli muamelesi yapıyor ve ikizlerde küçük yaşta okuma yazmayı öğrenip, 2-3
tane de yabancı dil bilmelerine rağmen etraftakilerin kendilerini zihinsel
engelli bilmeye devam etmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü bu
ikizler birlikteyken adeta dahi oluyorlar ve kafa kafaya verip insanların
kendilerini zeka özürlü sanmalarının herkesin hayrına olduğu saptamasını
yapıyorlar.
Bunun yanında pek
çok teori oluşturmayı da unutmuyorlar, o malikanedeki kitaplarını
yalayıp yutuyorlar.
“O zamanlar benim
şimdi bile inandığım bir şeye inanırdık: Birkaç düzine ritüel öylesine, sonsuza
dek tekrarlandığında etkin huzur sağlanabiliyorsa, hayat acısız olabilir.”
Wilbur arada şuan ki
zamana dönüyor ve dünyanın mahvoluşunu aktarıyor bize. Yeşil Ölüm hastalığı
ortalığı kasıp kurmuş ve bir sürü insanın ölümüne sebep olmuş, onun yanında
sürekli artıp azalan yer çekimi pek çok binanın yıkılmasını neden
olmuş. Sonrasında bilindik felaket petrol, elektrik, yiyecek sıkıntısı. Bir de
kendilerini mini boya küçültüp, pek çok buluşu yapıp kimseye sır vermeyen Çinliler var.
“Yerçekimi henüz
hafiflememişti,” dedim. “Gökyüzü bir daha asla mavi olmamak üzere sarıya
dönmemişti. Gezegenin doğal kaynakları henüz tükenmemişti. Ülke nüfusu henüz
daha Arnavut Gribi ve Yeşil Ölüm’den
kırılmamıştı.”
Wilbur bu yıkımın
ortasında torunu Melody ve onun sevgilisi Isadore ile kalıyor. Bir de köleleri
olan Vera Çizgilisincap-5 Zappa adlı komşusu var bu Ölüm Adası’nda.
Wilbur’u
çocukluğundan bugüne kadar yaşadıklarını okuyarak kitabı bitiriyoruz.
Gelelim yorumuma Kurt
Vonnegut okumak için can attığım yazarlardan biriydi, özellikle Kedi Beşiği ve
Mezbaha No.5 aklımı çelen kitaplarındandı. Hacıyatmaz ise keşke yazara başka bir
kitapla başlasaydım dedirten kitap.
Hacıyatmaz’ı
gerçekten sevemedim. Sebeplerini sorarsınız uzun uzun yazamam belki ama
sevmediğimi hatta önermediğimi söylerim. Tabi ekleyeyim kitabın artısı olan
yerleri de vardı.
İlk olarak yazar
gerçekten yaratıcı, gerek Çinliler hakkında gerek Eliza-Wilbur’un düşünceleri
hakkında yazarken ilginç şeyler yakalamış, mesela yerçekimi de akıllara
gelmeyecek mevzulardan ama bu kadar farklı şeyleri yakalayabilen yazar ne yazık
ki bunları derinleştirmek yerine geçiştirmiş. Bunun sebebi yazarın biraz kara
mizah biraz da absürd komedi modunda takılması olsa gerek. Ki bu kadar karanlık
bir distopyada bu kadar esprili, eğlenceli takılması da ayrı bir tezat.
Konuları kısa kısa
geçiştiren, oradan oraya atlayan (pek sevmediğim bir özelliktir) yazar kitabı
oldukça akıcı yazmış orası kabulüm.
Sevmediğim bir diğer
tarafta ikizlerin ilişkisinde tasvip etmediğim noktalar olması.
Bir de her sayfada en
az iki kere geçen “Bak hele”ler, galiba yazarın çoğu kitabında tekrarlanan söz
öbekleri varmış ama bu kadar tekrar beni boğdu resmen.
Son söz eğlendirici
bir distopya nasıl yazılır merak edenler için (distopyanın eğlendiricisi mi
olur orası ayrı) “sevmedim ,beğenmedim ama okuduğum tek örnek bu” diyebileceğim
kitap.
enteresan bir kitaba benziyor ama önce hacıyatmazı okumak gerek sanırım :D destek için geri dönüşünü beklerim yorumlarınla :)
YanıtlaSilİkisi aynı kitap zaten, farklı bir kitap evet.
SilNe yalan söyleyeyim tanıtımdan ben de çok fazla okunası bir kitap olarak görmedim.
YanıtlaSilEn iyisi yazarın diğer eserlerine şans vermek :)
Silkonu benim çok ilgimi çekmedi ama her kitap okunmalıdır bence
YanıtlaSilAslında konu ilginç ama ben pek sevemedim :(
Sil