Kitabın Künyesi
Kitabı Adı: Neşter
Orijinal Adı: Scalpel
Yazarı: Paul Carson
Çevirmeni: Erdem Atik
Yayınevi: Altın Bilek Yayınları
Sayfa: 490
Dublin'deki Merkez Doğum Hastanesi'nde İrlanda'nın en zengin iş adamlarından biri olan Harry O'Brien'in oğlu Gordon dünyaya gelir. Dünyaya gelişi hem çok zor hem de sancılı geçen Gordon'un hayatı daha bir kaç günlükken kaçırılmasıyla talihsizliğini sürdürecektir.
Hastane ise bir hemşirenin canice katledilmesiyle çalkalanmaktadır. Üstelik hastanede çalışan doktorlar ile cinayeti soruşturan ekibin arası ip gibi gerilmiştir. Hastanenin başhekimi Luke Conway ile soruşturmayı yürüten ekibi lideri Jack McGrath ile küçük çaplı sürtüşmeler yaşamaktadır. Bu ortam yüzünden soruşturma ilerleyememekte ve doktorlar da araya üst mevkideki tanıdıklarını sokmaktan kaçınmamaktadır. Hem kaçırılma olayı hem de bu çekişme Jack'ı kaçırılma soruşturmasının başına geçirirken azimli dedektif Kate Hamilton'un da hastane soruşturmasının başına geçmesini sağlar.
Bakalım hem kaçırılma he cinayet vakası daha çok can yakmadan çözülebilecek mi?
Neşter ortalamaya yakın bir kitap, bir kaç iyi tarafı onlardan biraz daha fazla da eksik tarafı var.
İyi taraflarından başlayayım. Kitap gerçekten çok akıcı bir oturuşta 100 sayfadan fazlası akar gider, çeviri de bayağı kusursuz. Bazı zamanlarda tıbbi detayları başarılıca araya sıkıştırılmış ama bazı zamanlarda. Gelelim eksikliklere. İlk olarak suçluların başından belli olmasından yakınayım. Tahmin edersiniz ki suçluları bilince kitaptaki gizem unsuru yok olup gitti ve daha kötüsü gizem eksikliğini dolduracak kadar gerilim unsuru yoktu kitaptı. Suçlunun başından belli olduğu bir kitap bizi o kadar heyecanlandırmalı ki o bariz eksikliği de çekincelerimizi de yutup gitmeli zira cinayet kitapları katilin kimliği baştan açık ederse bence bir sıfır yenik başlar. Bundan sonrası bazı detayların iç boğması gerçekten can sıkıcıydı. Kitapta azıcık göreceğimiz karakterlerin bile iç dünyasına bizleri konuk etmeyi ihmal etmemişti yazar. Detaylar kararında değildi ne yazık ki. Bir de yazarın polisleri pek zeki değillermiş gibi lanse etmesi var ki komedi. Koskoca cinayet dedektifi bebekteki beyin kanaması için burun kanaması gibi şey galiba diye düşünüyor. El insaf bırak ağır suçlar dedektifini, bırak polisi, bırak otuzlarındaki bir anneyi ortalama bir genç bile burun kanaması ile beyin kanamasını eşdeğer tutmaz.
Son söz gizem-gerilim türünde daha iyisini rahatlıkla bulabileceğinize inandığım için Neşter tavsiye listemde yerini almadı.
Dublin'deki Merkez Doğum Hastanesi'nde İrlanda'nın en zengin iş adamlarından biri olan Harry O'Brien'in oğlu Gordon dünyaya gelir. Dünyaya gelişi hem çok zor hem de sancılı geçen Gordon'un hayatı daha bir kaç günlükken kaçırılmasıyla talihsizliğini sürdürecektir.
Hastane ise bir hemşirenin canice katledilmesiyle çalkalanmaktadır. Üstelik hastanede çalışan doktorlar ile cinayeti soruşturan ekibin arası ip gibi gerilmiştir. Hastanenin başhekimi Luke Conway ile soruşturmayı yürüten ekibi lideri Jack McGrath ile küçük çaplı sürtüşmeler yaşamaktadır. Bu ortam yüzünden soruşturma ilerleyememekte ve doktorlar da araya üst mevkideki tanıdıklarını sokmaktan kaçınmamaktadır. Hem kaçırılma olayı hem de bu çekişme Jack'ı kaçırılma soruşturmasının başına geçirirken azimli dedektif Kate Hamilton'un da hastane soruşturmasının başına geçmesini sağlar.
Bakalım hem kaçırılma he cinayet vakası daha çok can yakmadan çözülebilecek mi?
Neşter ortalamaya yakın bir kitap, bir kaç iyi tarafı onlardan biraz daha fazla da eksik tarafı var.
İyi taraflarından başlayayım. Kitap gerçekten çok akıcı bir oturuşta 100 sayfadan fazlası akar gider, çeviri de bayağı kusursuz. Bazı zamanlarda tıbbi detayları başarılıca araya sıkıştırılmış ama bazı zamanlarda. Gelelim eksikliklere. İlk olarak suçluların başından belli olmasından yakınayım. Tahmin edersiniz ki suçluları bilince kitaptaki gizem unsuru yok olup gitti ve daha kötüsü gizem eksikliğini dolduracak kadar gerilim unsuru yoktu kitaptı. Suçlunun başından belli olduğu bir kitap bizi o kadar heyecanlandırmalı ki o bariz eksikliği de çekincelerimizi de yutup gitmeli zira cinayet kitapları katilin kimliği baştan açık ederse bence bir sıfır yenik başlar. Bundan sonrası bazı detayların iç boğması gerçekten can sıkıcıydı. Kitapta azıcık göreceğimiz karakterlerin bile iç dünyasına bizleri konuk etmeyi ihmal etmemişti yazar. Detaylar kararında değildi ne yazık ki. Bir de yazarın polisleri pek zeki değillermiş gibi lanse etmesi var ki komedi. Koskoca cinayet dedektifi bebekteki beyin kanaması için burun kanaması gibi şey galiba diye düşünüyor. El insaf bırak ağır suçlar dedektifini, bırak polisi, bırak otuzlarındaki bir anneyi ortalama bir genç bile burun kanaması ile beyin kanamasını eşdeğer tutmaz.
Son söz gizem-gerilim türünde daha iyisini rahatlıkla bulabileceğinize inandığım için Neşter tavsiye listemde yerini almadı.
Güzel bir yorumlama olmuş kaleminize sağlık 😊 ilginç bir konusu var kitabın...
YanıtlaSilKonu çok ilginç değil bence ben de yorumunuz için teşekkür ederim :)
SilKitabı beğenmediğinizi belirtmeniz iyi oldu. Nedense çevirileri ben hiç beğenemiyorum. Orijinal tadını vermiyor.
YanıtlaSilYabancı dili olmayanlar el mahkum çeviri okuyacaklar :(
SilBilgilendirme için teşekkürler.
YanıtlaSilRica ederim :)
SilPolisiye kitaplarda baştan suçluyu biliyorsak neden okuyalım ki?
YanıtlaSilBazen işleniş güzel oluyor ama bu kitapta o kadar güzel değildi ne yazık ki :(
Silsuçlu belliyse değişikmiş olabilir...
YanıtlaSilBen pek sevemedim ne yazık ki :(
SilSen tavsiye listesine eklemediysen bende okumam asla, hem suçlu belliymiş baştan okumak anlamsız :)
YanıtlaSilZevkler tartışılmaz ama okunacak çok kitap var, bazen yorumlara göre listenin sonuna atabiliriz bazı kitapları :(
SilGüzel yorumun için teşekkürler:)
YanıtlaSilRica ederim :)
Silah en sevdiğim tür :) okuycim saool :)
YanıtlaSilUmarım seversin deep :)
SilThanks
YanıtlaSil:)
Sil