11 Aralık 2021 Cumartesi

RIVERDALE İNCELEME-KARAKTER ANALİZİ

İlk kez karakter analizi diye bir başlık atıyorum sanırım, bakıp geldim ve evet bu başlığı ilk kez yazıyorum. Kendimce iddialı bir başlık attım zira dizi hafızamda silikleşmeden karakterleri, olay örgüsünü bolca eleştireceğim. 
Önce kısaca dizinin konusuna değinelim. 


UYARI 4. SEZON FİNALİNE KADAR OLAN BÖLÜMLERE DAİR SPOİLER İÇERİR.

Riverdale... 
Sessiz sakin, huzurlu, güneşli bir kasaba ta ki kasabanın en zengin ailesinin biricik oğlu Jason Blossom'un (Trevor Stines) kayboluşuna kadar... 
Jason'un kayboluşunu cesedinin nehirde bulunması takip edince parlak kasabamızın üstüne çöken kara bulutlar ve bir katilin aralarında dolaştığı hissinin verdiği tüyler ürperten farkındalık Riverdale halkı için bilmem kaç bölüm sürecek dehşetin sadece başlangıcı olur. 
Ve bu dehşetin göbeğinde 4 lise öğrencisi vardır. 


Archie Andrews (K.J. Apa)
Archie kadar davranış kalıbı oturmamış bir karakter daha izlemediğimi düşünüyorum. Yok böyle bir karakter. Yaptığı saçmalıkları yazsam okumaya sabredemezsiniz biliyorum ama kısa bir özet geçmezsem olmaz, içimde kalır. Archie karakteri yazılırken 2-3 haftada bir bu karakteri yazan elemanların değiştiğini ve bu elemanların karakterin daha önceki bölümlerde ne yaptığına üstünkörü baktığını düşünüyorum. İlk olarak Betty'i reddetti, bu bir sorun değil belki ama sonra Veronica ile çıkmaya başladı bak bu da bir sorun değil. Betty ise kendi yolunu çizdi bu arada ve Archie'nin kankası Jughead ile çıkmaya başladı. Ve birinci sezon sonlarında Archie mimikleriyle Betty'i seçmediğine pişman olduğuna dair bir farkındalık yaşadı. Kızcağız o kadar yalvardı tınlamadın, şimdi kendi yollarınızı çizince mi aklın başına geldi? Neyse sonra bir anda Veronica'a biz de öyle olalım minvalinde laflar etti. Ama bunları cidden söylüyor amacı yalandan etrafını kandırmak değil. 
Aşk meşk mevzularıyla daha da darlamadan dizideki kötülük payesini elinde tutmak zorunda kalan Hiram Lodge ile olan mevzularına değinelim. Hiram ile Archie'nin evlere şenlik bir ilişkisi oldu. Önce Archie gözünü karartıp Hiram Lodge'nin sağ kolu oldu neredeyse babasını bu uğurda harcama noktasın geldi. Sonra gözünün önünde perde kalktı da düşmanını tanıyıverdi. Fakat bu noktada açık açık Hiram'ı tehdit etti. Tabi Hiram bu tehdide sağlam ötesi bir planla karşılık verdi ve Archie kendini hapiste buldu. Archie bin türlü felaket yaşadıktan sonra Hiram'ı hasta yatağında öldürme karar verdi. Bir baktık adamı öldürmek yerine hayatını kurtarmış ve biz aslında savaşmıyorduk gibisinden laflar ediyor. Ve evet bunu da kendi inanarak söylüyor. Sonra karşısına çıkan her karaktere ısrarla güveniyor, yol üstünde uğradığı çiftlikteki kadına bile her şeyini anlatıyor. Etrafındaki akıllı insanların öğütlerini tınlamıyor ama her defasında kahramanlık moduna geçiyor. Biraz aklı başında davransan, yaşadıklarından ders alsan kahramanlık yapacak mevzular kalmayacak ama neyse. Sonra bir spor salonu işletmeye başladı, bak bunu da bütün olaylardan sonra Hiram önerdi, salonu Archie'e tahsis etti hatta Archie bir ara bu adamdan hala akıl alıyordu. Bu spor salonu ve boks mevzuları Archie'nin aklını bir kez daha aldı ve sadece buna odaklandı. Sokaktaki çocuklara yardım etmek için kendi geleceğini, canını hiçe saydı hatta düşmanlarından biri bile dedi. Sende kahramanlık kompleksi var diye. Bir ara amcası geldi, ona da güveniverdi hemen. Gene etraftakiler uyardı ama Archie bana mısın demedi? Kısacası hem tutarsız hem ders almayan hem de hastalık derecesine fedakar bir karakter Archie. Hatta House dizisinden bir bölüm geldi aklıma orada da insanlara yardım etmeye aşırı hevesli bir karakter vardı ve sonunda fiziksel bir hastalığı olduğu ortaya çıkmıştı. Archie de aynı durumda nazarımda. 

 Betty Cooper (Lili Reinhart)
On parmağında yüz marifet olan güzeller güzeli, hanım hanımcık komşu kızıyla devam ediyoruz. Hanım hanımcık dediğime bakmayın, genetiğine seri katil kodları yazılmış, içindeki karanlığın yer yer kendisini esir aldığının farkında olan Betty beklediğimizin aksine kurallara uyma heveslisi çıkmıyor ve dizideki gizemlerin çoğunu çözmek için canını dişine takıyor daha doğrusu tel tokasını...
Betty'in gizem çözmek uğruna tel toka ile açamayacağı hiçbir kilit yok yakında elektronik kilitleri de tel tokayla açacak dört gözle bekliyorum. Peşini düştüğü cinayetlerin çözülmemesi imkansız, babasını bile hapse gönderebilir. Polisin bile sahip olmadığı bilgileri bilebilir. Ortalaması yüksektir, okulun gazetecisidir. Araba tamir etmekte ustadır, sıkılınca örgü de örebilir. Tabi ne ara sıkıldı da örgü ördü muallak. Get Out filmdeki yöntemle hipnoza da engel olabilir, koca tarikatları FBI yerine çökertebilir. Rahibelerin evinden kafayı yemeden, dışarıdan destek almadan kaçabilir. Seri katilleri gözünden şıp diye tanır. Ponpon kızlık yapmayı da ihmal etmez. Sherlock, Marple, Poirot, Cal Lightman vb. karışımı bir karakterdir ve daha on sekiz bile yaşamamıştır. Betty bu dizi için bile abartılı bir karakter ama Lili Reinhart'ta soğuk bir sempatiklik olduğundan kendisini rahatlıkla izliyoruz. 
Ama daha fazla muhteşem özellik vermeyin bu kıza ve içindeki karanlık mevzusuna artık bir son verin. Isıtıp ısıtıp önümüze gelmesin. Ve sevgilisiyle her kavgasında Archie'e koşmasın, güya güçlü bir karakter ama bu konuda zerre kontrol yok kendisinde. 

Veronica Lodge (Camila Mendes) 


Veronica Lodge kasabaya yeni gelen sosyetik kızımız kontenjanını doldurarak başladı diziye. Gelir gelmez  Betty ve Archie'i yanına çekiverdi. Biri en yakın dostu diğeri sevgilisi oldu. Ortamlarda ben eski okulumda çok kötü bir kızdım diye gezinse de kasabadakilere göre melek kaldığı inkar edilemez. Tabi siniri zıpladı mı az biraz kötü yüzünü gösterdiği oldu. Özellikle istismar edilen kadınların intikamını almada üstüne yok. Bu yönünü seviyorum. 
Aynı şekilde  her ne kadar kötü kızım dese de Betty'i sürekli affetmesi hatta hiç kin tutmaması da ilginç bir detay. Betty bazen Veronica'a milletin içinde hakaret ediyordu ve kızımız bunu bile sakin karşılıyordu. Keşke kötü kız mevzusu sık dillendirilmeseydi de bu durumlar gözümüze batmasaydı. Ayrıca sürekli Amerikan kültürüne ait ya da zengin olduğunu belirtmek için yaptığı göndermeler bir noktada can sıkıcı olmaya başlıyor, aynı şekilde babası ile olan mevzular da kendini tekrar ediyor zırt pırt. En çok ailesinin Güney Yakası planlarına destek olup saf ayağına yattığı sezonda sevmemiştim kendisini, sonra bayağı toparladı. Pop's restoranını alıp kendi yolunu çizmesi bayağı hoş bir detay olsa da bir noktada hem Pop's hem altındaki mekan hem okul derken bu kadar işi yüklenmesi ve bundan da çoğunlukla alnının akıyla çıkması bayağı ütopikti. 

Jughead Jones (Cole Sprouse)
Kasabanın Holden Caulfield'i ( Çavdar Tarlasında Çocuklar 💓💓💓), Archie'nin kankası, Betty'in sevgilisi, ekibin yazarı... Öncelikle dizinin ilk bölümlerinden aktörün oyunculuğunu hiç beğenmedim, karakteri canlandırırken aşırı kasıyordu. Dizide bayağı önemli bir rol oynayacak karakterin daha iyi bir oyunculuk sergilemesi bekliyordum ama şaşırtıcı derecede kötü bir oyunculukla karşılaştım neyse ki bir kaç bölüm sonra aktör rolüne girebildi de dizinin çekilir olmayan bir detayı aradan çıktı. Jughead sevdiğim bir karakter çünkü yaşadığı bütün olumsuzluklara rağmen ayakta kalmanın yolunu buluyor. Mesela dizinin başında bu çocuk sinemada yatıyordu orası yıkıldı okulda yatmaya başladı. En yakın arkadaşları babasını katil sanıp karavanlarını aradı, babası cinayetten tutuklandı. Annesinin yanını gitmek istedi annesi onu istemedi. Yani say say bitmez olaylar yaşadı ama dik duruşunu kaybetmedi. Bağlı olduğu davada canını ortaya koydu ama belirteyim ilgisiz olduğu durumlarda gerçekten aşırı umursamaz olduğu zamanlar oldu. Mesela Cheryl'i gölden kurtarmak için hiç efor sarf etmemesi ve evi basan hırsızların peşinden giden Archie'e hiç destek olmaması ilgi çekiciydi. Öyle anlarda aşırı canı kıymetli davranıp başka anlarda öldürseniz de tınlamam moduna geçmesi tutarsız bir detay olmuş.  Serpents çetesinin liderliğine geçişi ve liderlik süreci güzel işlenmişti. 4. sezonda ise bayağı bir zorluk yaşadı, genelde kasabadan ayrıydı ama pek tabi bu zorlukları da atlattı. Bakalım 5. sezonda daha ne zorluklar yaşayacak?
Not: Jughead karakterinin kimseyle takılmam, kendi halimdeyim kısmının gerçekçi işlendiği yerler vardı, yani diziye göre bayağı tutarlıydı bu kısımlar. Mesela doğum gününde ben Kevin ve Veronica ile arkadaş değilim minvalinde bir laf etmişti ama en en çok hoşuma giden detay sanırım 2. sezonda Cheryl'in Jughead'ı araması ve Jughead'ın telefonun  Cheryl'in numarasının kayıtlı olmadığını anladığımız yerdi. Gerçekten şu küçük detay dizideki tutarlılığın sağlam olduğuna ilişkin umutlarımı yeşerten nadide detaylardandı. 

Bu 4 karakterin dışından fazlaca yan karakterimiz hatta yer yer ana karakterlerin önüne geçen yan karakterlerimiz var. Hepsini yazmaya ne benim vaktim yeter ne de sizin okumaya sabrınız yeter ama bir kaç tanesine kısaca değineceğim. 
İlk olarak 4 karakterlerin ebeveynleri var. Bu ebeveynlerde zaten aynı kasabada yaşamış liseyi birlikte okumuşlar, yer yer dizide önemli roller alsalar da en önemlileri tartışmasız Hiram Lodge. 

Hiram Lodge (Mark Consuelos)
Dizinin kötü adamı... Belki her sezon gizemli cinayetleri işleyen karakterler başkaları ama 4 sezon boyunca kötülük yapan, kasabanın üzerinde şeytani planlar kuran karakter Hiram Lodge'den başkası değil. Daha ilk sezonda hapishaneden emirler vererek kasabanın Güney kısmını ele geçirmeye başladı. Bölümler boyunca Hiram'ın planı ne diye kıvrandık durduk. Bu merak, karakterlerin gizemi beklentimizi tavan yaptırdı ve en sonunda gerçek ortaya çıktığında "hımmm" diyebildik sadece. Neymiş hapishane yapacakmış, uyuşturucu satacakmış hapishaneyi kullanarak. Neyse dedik diziye devam ettik. Adamın gücünün yetmediği hiçbir şey yok, bir ara karı koca hapishaneye düşüyorlar, çıkmaları beş dakikalık iş oluyor. Sonrasından kasabayı karantinaya aldırıyor,  sanırsın kasabayı uzaylılara emanet etti meğersem altı üstü kaçak işini hapishaneye taşıyacakmış. Yani kötülük bazında beklentiyi tavan yaptıran ama biraz sıradan kötülükler yapan, dizinin kalıcı kötü kontenjanını doldurması bir noktada can sıkan bir karakter. 

Ebeveynler dışında bir de liseden karakterlerimiz var. Aklımıza ilk gelen Betty'in kankası Kevin Keller (Casey Cott), sonrasında kötü zengin kız  Cheryl Blossom (Madelaine Petsch), arada sırada diziye bayağı dahil olan Reggie Mantle (Charles Melton), Jughead'ın çetesinden Toni Topaz (Vanessa Morgan). Ben içlerinden sadece Cheryl hakkında yazacağım zira kendisi 4 ana karakterden sonra dizideki en kayda değer karakter.  

Cheryl Blossom (Madelaine Petsch) 
Riverdale Kasabası'nı sarsan Jason Blossom cinayetindeki Jason'un ikizi. Zengin, güzel, güçlü ve kötü bir karakter.  Aslında o kadar kötü diyemeyiz ama özellikle ilk zamanlar ortalığı karıştırmak onun için sıradan bir hobiydi diyelim. Aslında bir eli yağda bir eli balda gibi bir görünüm çizse de aşırı zorluklar yaşayan bir karakter. Ebeveynlerinden çok çekmiş hatta ilerleyen zamanlarda da çekecek. İkizi cinayete kurban gitmiş. Ama bunlar ilk aklıma gelenler. 4. sezondan bir rehberlikçi Cheryl'in hayatındaki kötü şeyleri kısaca özetleyince "vay be" deyip karaktere üzülmeniz kaçınılmaz. 
Cheryl çok güçlü bir karakter, kafasına koyduğunu yapar. Okuyla düşmanlarını indirir, kardeşinin cesediyle yaşayacak kadar gözü karadır.  İyi günündeyse arkadaşlarından desteğini esirgemez. Kötü günündeyse insanları birbirine düşürmekten çekinmez. Kendisine yapılan iyiliği unutmaz muhakkak karşılığını verir. Yeri gelir Toni için çete kurar yeri gelir Toni'e mülakat görüşme hakkını devreder. Kasvetli şatosunda elinden geldiğince yaşamaya çalışır. 


Karakterler hakkında uzunca yazdıktan sonra gelelim dizinin geneli hakkında konuşmaya. Evet daha bitmedi yazım. Öncelikle bu diziye nasıl başladım onu anlatayım. Ben aslında fazlaca kötü bir final yapan Sabrina dizisini izliyordum, onun yorumlarında yapımcıların Riverdale dizisini de çektiklerini öğrendim. Hatta Sabrina uzasaydı ortak bölümler yapacaklarmış ki zaten Sabrina'daki sporcu bu dizide de kısacık bir an görünmüştü. Neyse ben de merak ettim diziyi baktım yorumlar çok olumsuz, olsun gene de izleyeyim deme hatasına düştüm. Normalde başladığım dizileri, filmleri bitirmek gibi bir huyum var, yarım bırakmayı sevmem. Ama yarım bırakmakta sakınca görmeyen bir insan olsam bile diziyi kötü olmasına rağmen izlerdim çünkü insanın merakını perçinlemeyi aşırı iyi başarıyor. Yani beğenmesek bile kendini izletmeyi başarıyor. Gizemli olayları güzel kotarıyorlar ama karakterler, devamlılık gibi durumlarda iyi değiller. Gelelim eleştireceğim yerlere. 
İlk olarak 4. sezonla başlıyorum. Dizinin 5. sezonu yakın zamanda yayınlanmaya başladı ama ben Netflix'e gelirse izleyeceğim için henüz izlemedim. Hoş Netflix'in pat diye yaptığı zam mevzusu yüzünden üyeliğimi iptal edebilirim orası ayrı. Edemedi. 4. sezonda ana karakterler ayrı noktalara savurmaları çok ilginçti. Sanki oyuncular gerçek yaşamlarında kavga etmişler de senaristler buna göre düzenleme yapmışlar gibiydi.  Genelde 4 ana karakter anmalarda ve son bölümlerde bir araya geldiler. Herkes kendi yolunu çizmiş gibiydi. Sanki senaristler bazı oyunculara hiçbiriniz vazgeçilmez değilsiniz, herkes ayrı takılsa bile dizinin çoğunu doldurabiliriz mesajı vermişlerdi. Sezon finalinde ise hem kasetlerin hem de Charles'in gizemi çözülmedi, Archie-Betty ilişkisi de garip bir noktada bırakıldı. Tamam bazı şeyler 5. sezona sarksın ama en azından kasetleri ya da Charles'in amacını öğrenebilirdik. 
Aynı şekilde Donna'nın olayı çözmesi de abartı değil miydi? Ya da cenazede tabuta bir mekanizma ayarlayıp Jughead'ı içine girdiremezler miydi? Sanıyorum Donna'nın olayı çözmesinin sebebi sadece Betty-Jughead zeki değil başkaları da zeki olabilir mesajı vermek içindi. 

Devam edelim. Karakterlerin devamlılığı, tutarlılık mevzusuna değinilim. 
Büyükkane Rose karakterini ele alalım. Mesela oğlu ölüyor, evi yanıyor kadın piyasada yok hatta acaba o da öldü ben mi kaçırdım diye düşünüyorum. Sonrasında geçmişten bir bilgi lazım oluyor kadın pat diye ortaya çıkıyor. Aynı şekilde Sweet Pea, Jughead okul değiştirince cenazeye kadar görünmüyor.  Chuck Clayton da öyle mesela bir var bir yok. Zaten küçücük bir kasaba ve belli sayıda öğrenci var bu insanları ortadan puf diye kaldırıp gerek duyunca yan kapıdan çıkarmanız olmuyor. 
Tutarlık olayının en sağlam örneği Archie sanırım. Bir de Hermione Lodge'nin bazı halleri aklımda. İlkin baba kızın arasını yapmaya çalışıp sonra bozmaya çalıştı, niye böyle yaptı motivasyonu neydi pek anlamadım. 
Herkesin her şeyde mükemmel olması, eksikleri anında kapatması. 
Lisedeki gençler müzikalde oynarlar, spor yaparlar, ponpon kız olurlar, şarkı söylerler. Çoğu karakterin on parmağında on marifet. Güreş yapmaya yeni başlayan Archie'nin kendinde ağır sıkletteki kişiyi yenmesi, müzisyen olması, boks yapabilmesi, inşaat işinde çalışabilmesi. Verenica ve Cheryl'in hem şarkı söylemesi hem ticari iş yürütmesi, hem ponpon kız olması hem ortalamalarının iyi olması. Betty'in saymakla bitmeyen marifetleri. 
Şeriflikten yol verilen Keller'in bir sürü işe girip çıkıp, en sonunda inşaat şirketinde çalışabilmesi. Özetle bu kadar becerikli insanların olduğu bir ortam inandırıcı değil. 

 Çoğu karakterin ya da olayın belli bir döngüyü tekrarlaması.
Mesela rahibelerin yurduna farklı sebeplerle de olsa bazı karakterlerin kapatılması. 
Serpents çetesini kötüleyip, çoğu karakterin bu çeteye bir şekilde katılması.
                Archie-Betty ilişkisi, Veronica-Hiram ilişkisi gibi bazı ilişkilerde kendini tekrarlıyor. 
Betty'in birini suçlayıp, masum olduğunu anlayıp, sonra tekrar suçlu olduğunu ispatlaması gibi. 

Dizinin sanki 90'larda geçiyormuş havası verip aslında günümüzde geçmesi ki aynı durum Sabrina'da da var. 

Neyse bunlar aklıma ilk gelen eksiklikler eğer aklıma başka şeyler gelirse üşünmeyip güncelleme yapmaya çalışacağım. 
Son söz Riverdale dilimizde dolanan ergen dizisi yaftasını hakkıyla taşıyan, tutarsızlıkları ve başka saçmalıklarının yanında merak uyandırıcı olması sayesinde kendini izlettiren önermediğim diziler arasında yerini hakkıyla alan vasatın altı bir dizi. 

Not: Bu yazıyı neredeyse bir yıl önce yazmıştım, doğal olarak diziye ilişkin tüm detaylar aklımda değil :(

 

2 yorum:

  1. Ne kadar detaylı bir yorum. Emeğine sağlık. Diziyi izlemediğim için yorum yapamayacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çok detaylı yazmışım, yazıyı bir yıl kadar önce yazdım. Şimdiler de böyle bir yazı yazacak modum yok ne yazık ki :(

      Sil