Amerikan İç Savaşı'ndan iki yıl önceye götürüyor film bizi. Django (Jamie Foxx) köle tüccarı olan Speck Kardeşler'in elinde kölelerden biridir. Ama hayatı Dr. King Schultz (Christoph Waltz) sayesinde bir çırpıda değişecektir.
Kelle avcısı olan Schultz ,Django'yu daha önce çalıştığı yerde karşılaştığı Brittle Kardeşleri tanıdığı için satın alır.(Satın alır dediğime bakmayın bayağı ilginç olaylar sonucu bir nevi kendi kendine satın aldı Django'yu) Schultz'un amacı belli hakkında ölü ya da diri yakalama emri olan,ama kendisinin tanımadığı Brittle kardeşleri tanıyabilecek olan birini bulup kardeşleri öldürmek. Burada piyango Django'ya vuruyor çünkü kölelik sistemini yanlış bulan Schultz Django ile anlaşmaya varıyor.
Eğer kardeşleri bana gösterirsen özgür bir adam olursun. Üstelik kardeş başı 25 dolarıda cebine indirirsin. Django için bu yemede yanında yat tadında bir teklif hemen anlaşmaya varılıyor. Schultz onun siyahi olduğu için ezilmesine defalarca kez mani oluyor. Üstelik film boyunca at üstünde olması yasak olan siyahilerin kuralını Schultz sayesinde yıkıyor,Django'yu sık sık at üstünde görüyoruz.
İlerleyen sahnelerde özgürlüğünü kazandığında Django'ya ne yapacağını soran Schultz sayesinde filmin geleceği belli oluyor. Django karısı Broomhilda von Shaft'ı(Kerry Washington) bulup, özgürlüğünü satın almak istediğini belirtiyor.
Bu durum hem Schultz'un hem de bizim yüreğimize dokunuyor.
Django ve Schultz gelişen olaylar sonrasını kendilerini zenci dövüşçüsü zengin mi zengin Calvin Candie'nin(Leonardo DiCaprio) yanında buluyorlar.
(Calvin'in ve onun yanında çalışan Stephen'ın(Samuel L. Jackson) muhabbetlerinin oldukça sağlam olduğunu söyleyebilir. Stephen hiç köle gibi değil bildiğin evin ağası.)
Hatta Candie'den bir de antropoloji dersi alıyorlar.
Bize de ikilinin amaçlarına ulaşıp ulaşmayacağını izlemek kalıyor.
Gelelim yorumuma ben bu filme tek kelimeyle bayıldım. Oyuncusuyla ,senaryosuyla,yönetmeniyle her şeyiyle dört dörtlükte.Ne kadar övsem o kadar az kalır o derece. IMDb de benim gibi düşünmüş olsa ki 8.5 puanla taçlandırmış bu filmi. En bayıldığım noktalara kısaca değilim. Öncelikle Christoph Waltz'ın oyunculuğu on numaraydı.(Bak diğer oyuncularda mükemmeldi ama ben en çok onu beğendim.) Yani adamın tavırları bu kadar mı doğal,samimi olur. Bana adeta gerçekten yaşıyormuş hissi verdi.(Bir de Alexandre Dumas mevzusunda Candie'e bozması muazzamdı) Tabi diğer oyuncuları da çok beğendim özellikle bakışlarıyla bile çok şey anlatan Leonardo DiCaprio,Jamie Foxx vardı.
Sonra bazı esprili anlar var ki gerçekten bir saniyede ruh değişimi yaşatabiliyor. Misal 2 kişiyi yakmaya gelen kalabalığın çuval muhabbetti adamlar öyle salak bir muhabbet çeviriyor ki adamlara salak oldukları için kızamıyorsun bile.
Ayrıca 1966 yılında yayınlanan Django filminden esinlenerek senaryoyu yazan hem de filmi yöneten hatta filmde kısacık bir rolü de bulunan Quentin Tarantino'nun da her zamanki gibi şahane bir filmin ortaya çıkarttığını söylemezsek ayıp etmiş oluruz.
Özetle spagetti western sevmeyenlerin bile izlemesi için tavsiye edeceğim sevenlere ise daha ne duruyorsunuz izlesenize diye şaşkınlığımı belirteceğim bir film.
Tarantino sever biri olmama rağmen, şu filmi hala izleyemedim. İnanamıyorum kendime. Yüklü de aslında bilgisayarımda ama zaman yaratamadım. Çok merak ediyorum, çoğu eleştiri olumlu yönde. Bu yorumdan sonra en kısa sürede izlerim artık. :) Eline sağlık. Ben de bloguma beklerim, ortaboypopcorn.blogspot.com.tr
YanıtlaSilMerhaba blogunu takipteyim zaten filmi izlediğin zaman yorumu bekliyorum. Filmi seveceğine de inancım tam :)
Silteşekkürler güzel paylaşım için...
YanıtlaSilRica ederim :)
Sil