Kitabın Künyesi
Kitabı Adı:Kağıttan
Kentler
Orijinal Adı:Paper
Towns
Yazarı:John Green
Çevirmeni:Banu Talu
Yayınevi:Pegasus Yayınları
Sayfa:313
Quentin Jacobsen ve
Margo Roth Spiegelman isimli iki küçük çocuğun parka oynamaya gittiklerinde bir
ceset bulmasıyla başlıyor kitap. Quentin olaya takmamaya çalışırken,Margo
küçücük yaşına rağmen araştırmalara girişiyor ve adamın neden kendini
öldürdüğünü öğrenmeye çalışıyor.
Bu kısacık bölümün
ardından zaman atlaması yaşıyoruz. Aradan 8-9 yıl geçmiş karakterlerimiz lise
son sınıfa geçmişler ve mezuniyete sayılı günler kalmış.
Quentin’in (kısaca Q)
gözünden yapılan genel değerlendirmeyi okuyoruz. Q iki tane kankasıyla (Ben ve
Radar) ile takılıyor. Oldukça samimi arkadaşlar. Ayrıca Amerika liselerinde az
çok bildiğimiz ezik,dışlanan grubu oluşturuyorlar.
‘Sanırım Chuck Parson
karnına bir ders kitabı yapıştırmıştı.’
‘Onlara karın kası
deniyor’ dedim.
‘Ah,evet. Onlar
hakkında bir şeyler duymuştum.’
Q’un kapı komşusu
Margo ise bildiğimiz kraliçe,herkesin sevdiği,saydığı,sözünden çıkmadığı
güzeller güzeli bir kraliçe…
Bir gece Margo
komşusun Q’un odasına dalıyor (pencereleri karşı karşıya olunca hiç sorun
yaşamıyor kızımız) ve hadi intikam planımı uygulamaya gidiyoruz diyor.
Q ilk başta azıcık
mırın kırın etse de karşısındaki abayı yaktığı kraliçe tabi ki gecenin bir
vakti onunla intikam almaya gidiyor. Nereye gidip kimden intikam alacağını bilmese
de.
“İnsanlar hakkında
kötü şeyler söylediğinde,gerçek olanları asla dile getirmemelisin çünkü onları
tamamen geri alman mümkün olmaz.”
Yolculuk başlıyor ve
Margo intikam almak istediği kişilerin en samimi dostları ve sevgilisi olduğunu
söylüyor. Sağlam bir intikam planı kuran kızımız,Q ile planını hayata
geçiriyor.
Bolca eğlenceli ve
heyecanlı bir gecenin ardından ikili evlerine varıyor. Q ertesi sabah okula
gidince Margo’yu göremiyor,okuldan gelince kızın arabasını evin orada göremiyor
ve ilerleryen sayfalarda anlıyoruz ki Margo evden kaçmış.
Margo yıllardan
beri ara
ara evden kaçıyormuş,üstelik her daim arkasında ipuçları bırakıp
ailesinin onu bulmasını bekliyormuş,ailesi de onu bulamayınca hayal kırıklığına
uğruyormuş.
Yıllardan beri evden
kaçan kızlarında bıkan aile artık kızlarını umursamama karar almışlar Margo’da
bu sefer onlara ipucu filan bırakmamış zaten.
“Terk etmek çok
zordur…ta ki terk edene kadar.Ondan sonra dünyadaki en lanet olası kolay
şeydir.”
Ama bir kişiye bir
ipucu bırakmış bilin bakalım kim? Evet Margo Q’a bir ipucu bırakmış,Q’da
ipucunu hemen fark edince soluğu araştırmaya girişmekle alıyor tabi ki.
“Yaptığı bütün o
planlamaya göre,gideceğini biliyor olmalıydı ve o bile duygulardan tamamen muaf
değildi.Burada iyi günler geçirmişti.İnsanın son gününde,kötü günleri
hatırlamak çok zor hale gelir çünkü öyle ya da böyle,o da burada tıpkı benim
yaptığım gibi bir yaşam kurmuştu. Kent kağıttandı ama hatıralar değil.”
İpuçlarından bir yol
çizmeye başlayan Q kankaları Ben ve Radar’dan yardım almaya başlıyor hatta bu
üçlüye okulun diğer popüler kızlarından biri Margo’un kankası Lacey’de dahil
oluyor ve Q için hummalı bir arama süreci başlıyor.
Acaba Q Margo’yu
bulabilecek mi?
“Onu,üstünde yalnızca
gökyüzünün o dar parçasıyla,halının üstünde uyurken düşündüm. Belki Margo orada
rahat hissetmişti çünkü insan olan Margo her zaman böyle yaşıyordu. Kapatılmış
pencerelerle terk edilmiş bir odada,içeri sızan tek ışık çatıdaki delilerden
gelirken.Evet.Her zaman yaptığım –ve dürüst olmak gerekirse,onun her zaman beni
yapmaya yönlendirdiği- esas hata şuydu:Margo bir mucize değildi. Bir macera
değildi. İyi ve kıymetli bir şey değildi. O bir genç kızdı.”
John Gren yakın
zamanda aldığı bir dolu övgülerle okuma listeme eklenmiş bir yazardı.Uzun
zamandır yazarı okumak istiyordum ve kısmet bugüneymiş.
Kağıttan Kentler
gerçekten güzel bir kitap. Öncelikle sevdiğim kısımlarla başlıyorum.İlki
kesinlikle karakterler başta Margo akabinde Q sonra Ben ve Radar,yazar
gerçekten seveceğiniz hatta bayılacağınız
okurken sizi bir gram sıkmayacak karakterler oluşturmada oldukça başarılı.
Özellikle Margo’un ilk kez evden kaçmasının ardından bıraktığı ipuçları oldukça
yaratıcıydı. Sonrasında Margo’un bir paragrafı vardı o da çok hoşuma gitti.
Özetle ders çalıştık,üniversite okuduk,sonra iyi bir iş bulduk,ardından aynı
şeyi çocuklarımızın yapmasını bekleyeceğiz diyordu,bence hayatın bir kısır
döngüden ibaret olduğu 17 yaşındaki
marjinal bir kızın ağzından ancak böyle anlatılabilirdi. Bir de Radar’ın
herkesi olduğu gibi kabul et konuşması çok güzeldi.
“Şey,sonsuza dek
konusunda endişeli değil misin?
Sonsuza dek
şimdilerden oluşur.”
Ardından yazarın yaş
grubunu çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Okurken ah burayı da 18 yaşındaki
çocuk söylemiş olamaz dediğim bir yer olmadı.
Kitabın en
sevilesi diğer yerleri de Margo’un
intikamı,ipuçlarının ayarlanışı ve olayın bağlanışı tabi ki bir de Kağıttan
Kentler’in bağlanışı.
Son olarak kitabın
ilk 90 sayfası muazzam derecede başarılıydı,resmen bir solukta okudum,zaten
hikaye beni ilk sayfalarda içine çekmişti ama sonrasındaki o intikam oyunları
ile çıtayı tavana çıkartmıştı yazar.
Peki kitabın bir
olumsuz noktası var mıydı? Evet bence bir tanecik bir mevzu var o da kitabın
ilk 100 sayfasındaki heyecanın,eğlencenin sonrasında düşmesi. Yazar çıtayı o
kadar yükseltmiş ki bir anda Margo kaybolunca mecburen düşen tempo fazlasıyla
hissedilmişti.
Sonuç olarak okuma
kulvarınıza yepyeni bir soluk getirmek istiyorsanız bu kitabını öneririm hatta
istemiyorsanız da öneriyorum.
John Green'in hiç bitmesini istemediğim bir eseriydi.Gerçi bu yazarın hiçbir kitabının bitmesini istemedim o ayrı konu:D Sizin de beğenmiş olmanız beni çok mutlu etti-kendisi hakkında kötü yorum duymak birazcık(!) üzüyor beni;D Önerim filmini de izlemeniz.Kitap kadar doyurucu olmasa da şunu da ekleselerdi dediğim bir bölüm olmadı,severek izlersiniz diye umuyorum.Mutlu kalın..
YanıtlaSilFilmini yakın zamanda izleyemem muhtemelen ama aklımda ayrıca yazarın diğer kitaplarını okumak istiyorum sizinki gibi yorumlar beni daha da azimlendiriyor :)
SilKitapların sonlara doğru hızının düşmesi benide çok üzüyor ilk başlarda neler umuyoruz oysa
YanıtlaSilAslında tempo biraz düşse de gayet güzel bir kitap :)
SilBenim okumadığım bir yazar, bakayım bir ara...
YanıtlaSilUmarım seversiniz :)
Silbilgi için teşekkürler, ilginç ve güzel seçimler
YanıtlaSilRica ederim :)
SilBu yazarın kitaplarıyla tanışmadım hiç, ama merak ettim şimdi. Bir bakıp inceleyim... https://bizimmutfakdan.wordpress.com
YanıtlaSilUmarım seversiniz :)
SilBu yazın hiç kitabını okumadım. Ama sürükleyici hikayeleri seviyorum. Bakacağım mutlaka.
YanıtlaSilSeversiniz umarım :)
SilMadem güzel bir kitap, bizde okuruz hemen.
YanıtlaSilUmarım seversiniz :)
SilListeye alınmalı teşekkürler (:
YanıtlaSilUmarım beğenirsiniz :)
Sil