Constance Petersen (Ingrid Bergman) Green Manors adlı hastanede çalışan ve hastaların sorunlarını çözmek için psikanaliz yöntemine başvuran güzel ve başarılı bir doktordur.
Green Manors'un şimdiki yöneticisi olan Dr. Murchison (Leo G. Carroll) yaşadığı bazı sorunlar yüzünden yerini suçluluk kompleksi üzerine kitaplar yazan başarılı doktor Anthony Edwardes'a (Gregory Peck) bırakmak üzeredir.
Petersen ile tanıştıklarında birbirlerinden etkilendiklerini az çok hissederiz, ardından izlediğimiz bir sahne Edwardes'in takıntılı bir insan olduğunu gösterir.
Petersen Edwardes'i yavaş yavaş tanıyınca içine onun gerçek Edwardes olmadığı gibi bir düşünce doğar ve küçük bir ipucu onun bu iddiasını destekler.
Petersen bunlarını kafasında tartarken Edwardes bütün doktorların önünde bir sinir krizi geçirir.
Olaylar büyür ve Edwardes'in gerçek Edwardes olmadığı ortaya çıkar.
Olaylar büyür ve Edwardes'in gerçek Edwardes olmadığı ortaya çıkar.
Petersen yeni tanıdığı adamın suçluluk kompleksi yüzünden bu hale geldiğini düşünür ve onu iyileştirmek için kaçak olan sahte Edwardes'in peşine düşer.
Bakalım Petersen sahte Edwardes'in gerçek Edwardes'i öldürmediğini ispatlayabilecek mi?
En sevdiğim yönetmenlerden biri olan Alfred Hitchcock'un fazla sevemediğim orta karar filmlerinden birinin yorumuyla sizlerleyim
Spellbound kurgusuyla çok şey vaat etse de bazı açılardan yavan kaçmış hissinden kurtulamadığım filmlerden biri oldu.
İlk olarak en sevmediğim şey Hitchcock bazı filmlerinde de rastladığımız kadınları zayıf, derin düşünmeyen insanlar olarak göstermesi bu filmde gerçekten zeki, başarılı bir kadın karakter var ama bazen saçma davranışlarda bulunabiliyor ya da kadınlarla ilgili yapılan küçük düşürücü genellemelere maruz kalabiliyor. Muhtemelen filmin yaşadığını dönemi yansıtma çabaları olan bu sahneler gerçekten rahatsız edici.
İkincisi gözüme batan bir detay karakterlerin çoğunun üzerilerine iki beden büyük kıyafetler giymiş olması, kıyafetler resmen emanetsi duruyordu.
Üçüncüsü bazı oyuncuların aşırı kasması ki bu durumdan özellikle Ingrid Bergman ve Michael Chekhov'a ayrı tutuyorum çünkü ikisi de çok başarılıydılar.
Dördüncüsü pek çok sahnenin çekimini beğensem de kayak yapma sahnesini hiç beğenmedim.
Son olarak kurgudaki bir şeyin aşırı bariz olması.
Her şeye rağmen özellikle kurgunun çıkış noktası, psikanalize dayanması, dönemine göre çok yaratıcı sonrasında Salvador Dali'nin tasarladığı rüya sahnesi ve açıklaması, dişe dokunur replikleri ile ortalamanın azıcık üstüne çıkmayı başarıyor.
Son söz Hitchcock en başarılı filmlerinden olmasa da yönetmenle tanışanların bu filmi araya sıkıştırabileceğini söyleyebilirim ama ilk kez Hitchcock izleyeceksiniz bundan daha güzel filmlerinden biri ile başlamanızı tavsiye ederim :)
eski film oyuncuları çok zarif oluyorlar, hayranlıkla izliyorum.
YanıtlaSilZariflik konusunda haklısınız :)
Sil74 yıl öncesinden bir film hâlâ daha izleniyorsa bahsettiğiniz eksikliklere rağmen iyi filmdir denilebilir sanki.
YanıtlaSilHitchcock zamanın ötesinde bir yönetmen olduğu için filmlerinin izlenmesi zaten şart ama bazı filmleri diğerleri kadar iyi değil :)
SilFilmi fotoroman yorumuyla anlatmanız paylaşımınızı görsel-metin olarak dengelemiş.
YanıtlaSilTeşekkürler, filmlere görsel koymadan rahat edemiyorum :)
SilHitchcock'u çok severim ama bu filmini bilmiyordum. En iyisi ben önce daha çok bilinen ve sevilen filmlerden yana kullanayım tercihimi :-)
YanıtlaSilÖyle yap bence de, bunu da araya sıkıştırıver :)
Siloooo bu filmler hiç kaçmaz bendeeen :) siyah beyazları hiç kaçırmam :) favorim north by northwest :)
YanıtlaSilBen Psycho, Rebecca, Dial m For Murder'i beğendim en çok :)
Silay bak siyah beyaz istediğin zaman söyle banaaa çok iyileri sölerim sanaa. iki tane vereyim bak :) les yeux sans visages (çehresiz yüzler), detour (sapak) :)
YanıtlaSilTeşekkürler deep, tez vakitte izlenmeli :)
SilNostaljik film tanıtımları için çok teşekkür ederim
YanıtlaSilRica ederim iyi seyirler :)
Sil