Kitabın
Künyesi
Kitabı
Adı:Ayrılık Valsi
Orijinal
Adı:Valcik Na Rozloucenou
Yazarı:Milan
Kundera
Çevirmeni:Aydın
Emeç
Yayınevi:Can
Yayınları
Sayfa:243
Küçük
bir kaplıca kenti,çocuğu olmayan kadınların akın akın ziyaret ettiği bir kent.
Bu
kaplıcada hastabakıcı olan Ruzena’nın ünlü trompetçi Klima’a ile kaplıca
kentindeki bir konser sonrası tanışıp haftalar sonra ondan hamile kaldığını
anlamasıyla başlıyor her şey.Ruzena hemen Klima’yı arayıp çocuğu dünyaya
getireceğini bildiriyor. Karısı Kamila’a delicesine aşık olan Klima Ruzena’yı
kürtaja ikna etmek için elinden geleni yapmaya karar veriyor ve ilk fırsatta
kaplıca kentine gidiyor. Ne yazık ki bu gidişi kıskançlıktan ölecek olan karısı
Kamila’i kuşkulandırıyor.
“Kocasının kendisini aldattığına bir Hristiyan’ın Tanrı’ya inanması gibi inanıyordu.”
Kaplıca
kentine gelen Klima soluğu kentte ikamet eden zengin Amerikalı Bertlef’in
yanında alıyor. Oldukça sıcakkanlı ve entelektüel olan Bertlef Klima’a
önerilerde bulunuyor ve onu kasabadaki tek kadın doğumcu olan Doktor Skreta ile
tanıştırıyor.
“Bu ülkede insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar.Uykularını bir balta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini.Bir şiddet hareketiyle başlayan bir günün daha sonra ne olabileceğini bana söyleyebilir misin?Çalar saatlerin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir?Her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. Bir insanın yaradılışını oluşturan inanın bana bu sabahlardır.”
Doktor Skerta özellikle hamile kalamayan kadınlarla ilgilenirken bir yandan da kürtaja onay verecek kurulun başkanlığını yürütüyor. Skerta Klima’a Ruzena’ı kürtaja ikna ettiğinde kurulundan da onay çıkacağı güvencesi veriyor. Akabinde Skerta’ın arkadaşı ülkesinden siyasi sebeplerle yıllar önce sürüldüğünü anladığımız Jakub ile tanışıyoruz. Kendisi ülkesine kabul edilmiş ve işe başlamak için hemen oraya gidecek ama arkadaşı Skerta’a ve Skerta’ın tedavisine bıraktığı vefat eden arkadaşının kızı Olga’a vedaya geliyor.
“Bu ülkede insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar.Uykularını bir balta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini.Bir şiddet hareketiyle başlayan bir günün daha sonra ne olabileceğini bana söyleyebilir misin?Çalar saatlerin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir?Her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. Bir insanın yaradılışını oluşturan inanın bana bu sabahlardır.”
Doktor Skerta özellikle hamile kalamayan kadınlarla ilgilenirken bir yandan da kürtaja onay verecek kurulun başkanlığını yürütüyor. Skerta Klima’a Ruzena’ı kürtaja ikna ettiğinde kurulundan da onay çıkacağı güvencesi veriyor. Akabinde Skerta’ın arkadaşı ülkesinden siyasi sebeplerle yıllar önce sürüldüğünü anladığımız Jakub ile tanışıyoruz. Kendisi ülkesine kabul edilmiş ve işe başlamak için hemen oraya gidecek ama arkadaşı Skerta’a ve Skerta’ın tedavisine bıraktığı vefat eden arkadaşının kızı Olga’a vedaya geliyor.
“Aşk,nasıl sevilen kadını bize daha güzel gösterirse,çekinilen bir kadının bizde yarattığı ürküntü,çizgilerindeki en ufak bir uyumsuzluğa ölçüsüz bir boyut kazandırır.”
Anlayacağınız
üzere birbirinden farklı bu karakterler tesadüfler silsilesiyle bir araya gelip,hayatlarına yön verecek aksiyonu
birazcık az bir maceraya adım atıyorlar.
“Çünkü düzen isteği,insanlık dünyasını,her şeyin yürüdüğü,her şeyin işlediği,her şeyin bireye üstün bir kurala köle olduğu örgensel olmayan bir düzene çevirmek ister.Düzen isteği aynı zamanda ölüm isteğidir,çünkü yaşam düzenin aralıksız çiğnenmesidir. Ya da tersine,düzen isteği erdemli bir bahanedir ki bunun aracılığıyla insana duyulan nefret onun alçaklıklarını doğrular.”
Gelelim
yorumuma Kundera ile Yavaşlık kitabıyla tanıştım ve çok sevdiğim için bütün
kitapları okunacak yazarlar listeme ekledim hemen.Bu kitabı okurken bir kez
daha anladım ki Kundera öyle bir solukta okunacak anlamlandıracak bir yazar
değil yazdıkları tane tane okunup,biraz düşünülüp,anlamlandırılması gereken
yazarlardan. Bu kitapta bazı yerlerdeki tespitlerini oldukça başarılı bulsam da
bazı yerleri anlamlandırırken tıkandığımı da eklemesem olmaz.(Burada birazcık
çeviriden kaynaklı bir sorun olduğunu da düşünmeden edemedim orası ayrı)
Bir
de her ne kadar tespitler sağlam olsa da kitabın bir kısmının kara mizaha
yönelik diyaloglar içermesi iki zıt kutbun birleşmesi gibi bir izlenim
yaratmış.Ama nedense benim pek hoşuma gitmedi bu durum.
Ayrıca
bazı bölümlerin sonları beni şok edecek derecede farklıydı. Özellikle Skerta’ın
garip kişiliği,amaçları ve Jakub’un yaptığı bir şey vardı ki yazar okuyucuyu
şaşırtmayı biliyor dedim.
“Özgürce yabancı ülkelere yolculuk edememek kafamı bozuyor,ama asla ülkeme kara çalamam.Önce kendi kendime kara çalmam gerekir. Bu ülkenin daha iyi olması için hangimiz herhangi bir şey yaptı?Hangimiz buranın yaşanabilir olması için herhangi bir şey yaptı?İnsanın kendini evinde hissedebileceği bir ülke olması için? Sadece evinde hissedeceği?”
“Özgürce yabancı ülkelere yolculuk edememek kafamı bozuyor,ama asla ülkeme kara çalamam.Önce kendi kendime kara çalmam gerekir. Bu ülkenin daha iyi olması için hangimiz herhangi bir şey yaptı?Hangimiz buranın yaşanabilir olması için herhangi bir şey yaptı?İnsanın kendini evinde hissedebileceği bir ülke olması için? Sadece evinde hissedeceği?”
Son
olarak beğenmediğim bazı yerleri olsa da severek okuduğum bir romandı.
En sevdiğim yazardır, bu kitabı okumamıştım teşekkürler :)
YanıtlaSilRica ederim :)
Silbu yazar benim arşivimde var ama nedense hiç okuma hissi uyandırmadı hep sonra diye diye hiç almadım elime
YanıtlaSilBir okuyun belki seversiniz :)
SilSevdigim yazarlardan. Ancak tespitinde haklisin hakkini vererek okumak gerekir. Bazen ikinci okuyusta daha iyi anlasiliyor.
YanıtlaSilOkunacak o kadar kitap varken ikinci kez okuma şansını vereceğim kitaplar bir hayli az o yüzden ilk seferde hakkını vermek lazım :)
Sil