KIŞ PATATESİ KÖFTESİ-RITA FALK

Kitabın Künyesi

Kitabı Adı:Kış Patatesi Köftesi

Orijinal Adı:Winterkartoffelknödel

Yazarı:Rita Falk

 Çevirmeni:İlhan Yabantaş

Yayınevi:Pegasus

Sayfa:227

Franz Eberhofer başına gelen talihsiz olaylar sonucunda Münih polis teşkilatından memleketi Niederkaltenkirchen’e sürülmüştür. Tahmin ettiğiniz üzere kasaba sessiz sakin,polise ancak trafik kazalarında ihtiyaç duyulan bir yerdir.

Franz büyükannesi Lenerl ve babası ile birlikte yaşarken daha doğrusu evin bir odaya dönüştürmeye çalıştığı ahırında kalırken (arada sırada eve gelip Franz’ı sinir krizlerine girdiren abi Leopold’ı da unutmayalım),anlayacağınız her şey olağan şekilde ilerlerken kasabaya güzeller güzeli bir hatun gelir. Bütün erkeklerin gözlerini dolduran Mercedes’in kasabadaki bir eve miras yoluyla sahip olduğunu öğrenmemiz oldukça kısa sürer. Küçük bir kasaba,ortak bir mekan,tanıdık dostlar derken tabi bir de Franz’ın polis olmasını da eklersek Franz ve Mercedes’in tanışması kaçınılmaz olur. (Gerçi köpekleri yüzünde ilk sayfalarda tartışmalarını da unutmayalım.)

Her neyse Franz Mercedes ile samimiyet kurmaya çalışadursun kasabadaki Neuhofer ailesinin ardı arda ölmesi Franz’ı işkillendirmeye başlar. Önce baba kazaya kurban gider,sonra anne intihar eder,sonra büyük kardeş konteynırın altında kalır. En sona kalan küçük kardeş ise evi satıp hayatına kaldığı yerden devam eder. Franz davaya kafayı taktı ya başladı üçlü cinayet komploloruna tabi ki önceden sicili parlak olmadığından kimse onu sallamayınca o da kendi başına olayı çözmeye adadı kendisini.

Acaba her şeye rağmen Franz Neuhofer ailesinin tek tek ölmesi hakkındaki gizemi çözebilecek mi?

Gelelim yorumuma bu kitaba başlarken acayip umutluydum sırf kapağı bile,ki kendisini çok beğendiğimi itiraf edeyim, beni heyecanlandırmaya yetmişken okuduktan sonra acayip hayal kırıklığı yaşadım.

En baştan başlarsak yazarın anlatım tarzı çok basit.Tamam tutup da edebi bir eser yazsın demiyorum ama bu kadar da basit yazılmasaydı keşke diyorum. Neredeyse “ben geldim,ben gittim” gibi cümlelerden başka cümle kullanmamış yazar. Biliyorum ilk romanlar acemiliklerle doludur hatta bende duruma ses çıkarmam ama bu kitap fazlasıyla acemice yazılmıştı. Ayrıca bu durumun çeviriden kaynaklı olduğunu düşünmüyorum onu da not düşeyim hemen.

Sadece bu kadar da değil hadi anlatım basit bari olayın gizeminin çözülüşü biraz düzgün olsa. Yazar öyle bir yazmış ki olanlar alenen ortada sonuna kadar bir ters köşe bekledim ama fos köşe oldum resmen. (Spoiler hatta kitabın arkasında bile katil alenen belirtilmiş.)

Tamam yazar biraz absürd biraz komik takılmaya çalışmış kabulüm hatta bir iki yerde güldüm ama kitap yazılışı,işlenişi bakımından olmamış hissinden başka bir şey yaratmadı gözümde.

Sadece yazarın hakkını yemeyeceğim nokta olayların arasına yemek sıkıştırmasının oldukça güzel olmasıydı bir de kitabın akıcı olduğunu da ekleyeyim.

Son söz olarak daha kitabı okumadan serinin 2. kitabını okuma hayalleri kurarken bu hayali uzun bir süreliğine rafa kaldırdım. Aslında sonsuza kadar kaldırırdım ama Goodreads puanlamasında serinin 2. kitabı 1. kitabından daha iyi bir puan aldığı için 2. kitaba yakın olmayan bir zamanda şans verebilirim.