2054 yılına götürüyor film bizi. Geleceğin bambaşka
teknolojileri ile kaynaşırken Önsuç Departmanı ile tanışıyor. Bu departman 3 kahinin cinayet
kehanetleri üzerine kurulmuş.
İşleyiş basit yarı uyku modundaki kahinler kehanetleri görüp polislere aktarıyorlar,kurbanın ve suçlunun adı bir top üzerinde polislerin ellerine geliyor. Polisler de bu görüntülerden ve isimlerde yola çıkarak cinayet işlemeden müstakbel olay mahaline ulaşıyorlar.
İşleyiş basit yarı uyku modundaki kahinler kehanetleri görüp polislere aktarıyorlar,kurbanın ve suçlunun adı bir top üzerinde polislerin ellerine geliyor. Polisler de bu görüntülerden ve isimlerde yola çıkarak cinayet işlemeden müstakbel olay mahaline ulaşıyorlar.
Cinayet
işlenmeden müstakbel katili yakalayıp,haleliyorlar.(Geleceğin teknolojisinde
hapisler bile bambaşka) Sistem tıkırında işliyor.O kadar ki 6 yıldır süregelen
bu sistem sayesinde bir tane bile cinayet işlenmemiş.
Üstelik planlı cinayet
kavramı da sona ermiş,artık sadece ani öfke cinayetleri var.
Önsuç’un başarılı komiseri John Anderton(Tom Cruise)
her zamanki gibi bir öfke cinayetini durdurmaya çalışırken departmanın bir
ziyaretçisi olur. Danny Witwer(Colin Farrell) kendisi Başsavcının emriyle Önsuç’u teftişe
gelmiş.
Danny hemen buyurgan tavırlara giriyor ve üç kahini görmek istediğini
söylüyor. Normalde yasak olan kural deliniyor ve Agahta, Arthur ve Dashiell’i
topluca yakından görüyorlar. Ve bu adamın John’un başına bela olacağını az çok
anlıyoruz.
John’un hayatına biraz konuk olursak adamın oğlu
Sean’ın Önsuç keşfedilmeden kaybolduğunu,John’un kendini uyuşturucuya verdiğini
eşi Lara’dan(Kathryn Morris) ayrıldığını öğreniyoruz.
Ama John’un kaderi bir
kez daha döner ve kahinlerin gördüklerinden onun 2 gün sonra planlanmış bir
cinayet işleyeceğini görürüz. John şoka girer ve şans eseri kaçmayı başarır.
Malum daha öldüreceği kişiyi dahi bilmese de kanun gereği
tutuklanacaktır.Kaçışı sonrası Witwer başta,Önsuç ekibi arkada John’u
kovalamaya başlarlar.
John kehanetin sahtesinin yaratıldığını düşünmektedir bu
durumu Önsuç’un ebeveyni sayılan Lamar
Burgess’e(Max von Sydow) danışır ondan net yanıt alamayınca diğer ebeveyni
görmeye gider.
Hineman(Lois Smith) Önsuç’un arkasındaki deha John’a ilginç bir
verir. 3 kahinin aynı kehaneti görmediği durumlar olduğundan bahseder.
Anlaşılan cinayetin işlenmediği bir gelecek varsa bunu genelde Agahta görürmüş
ve bu alternatif gelecek Azınlık Raporu varsayılıp yok edilirmiş. John
kendisinin de bir Azınlık Raporu olduğunu düşünüp bu işin peşine düşer. Ve
kaçmak için yaptığını şeylerin ardından tekrar departmana girmenin yolunu arar.
Acaba John bu işin
üstesinden gelebilecek mi?
Gelelim yorumuma filmi kesinlikle
sevdim ,beğendim. Farklı filmler arayanlar için ideal bir kurgusu var tavsiye eder
misin derseniz? Kesinlikle ederim, derim.Ama şöyle bir durum var ki filmin çok mükemmel
taraflarının yanında bir o kadar olmamış yerleri var. Mesela beni ırgamayan
ama çoğunluğun rahatsız olduğu reklamlar bu durum gözüme takılmadı bile yalan
yok,ama John’un gözüyle filmin sonuna değin her yerlere giriş çıkış yapılması
zırvalığın daniskasıydı. Allah aşkını fellik fellik aranan bir suçlu nasıl
polis teşkilatının en gizli yerlerine gözünün kimlik taramasını yaptırıp rahat
rahat girebiliyor. Yani o kadar insan bu izni iptal etmeyi düşünememiş mi?
Bir de bağlanışın pek çok noktada klişe olduğunu
sevgili Tom Cruise bu tarz filmlerde oynamaya alışkanlık haline getirdiğini
eklemeden geçemeyeceğim.
Kızgınlığımı atıp beğendim taraflara geçelim.
Filmdeki azınlık raporu mevzusu adamların genlerine
örtbas duygusunun işlemişliğini gösteren muazzam bir detay. Sonrasında
geleceğin teknolojik harikaları göz dolduruyor.Ekstradan teknolojinin her zaman
güzellik getirmeyeceğini düşündürten durumlarda filme ince ince yerleştirilmiş.
Ayrıca Önsuç mevzusu sağlam bir kurgu hele de suçu henüz işlememiş birini hapse
atmak üzerine düşülen ikilemlere yol açması oldukça başarılı düşünülmüş.Ayrıca
gelecek değişir mi değişmez mi? sorusu üzerine de kafa yorulmuş.
Filmin Philip K. Dick’in bir öyküsünden uyarlandığını
da söylemek lazım,öyküyü okumadım ama bir yorumda öykünün uzun uzun
anlatıldığına denk geldim ve o yoruma göre öykünün aslı daha sağlam temellere
dayanıyor.
Son söz üzerine bayağı konuştuğum ender filmlerden
biri olan Azınlık Raporu IMDb’den aldığı 7.7 puanı hak eden ve yaratıcı
kurgusu,akıcı işleyişi ve başarılı performansları ile ufak tefek
olumsuzluklarına rağmen önerebileceğim bir film.
En sevdiğim filmlerden,tom'un o dehset otesi ofisinin tasarimi da murat birselin kardeşine ait. Güzel film:)
YanıtlaSilBen de çok sevdim, bilgilendirme için ayıraca teşekkürler :)
Silanlamadığım bişey var jhon un oğlu ölmüş mü ölmemiş mi???
YanıtlaSilSpoiler John'un oğlu ölmüş bunu Agatha'ın John'un evinde yaptığı konuşmadan çıkarabiliriz :(
SilAzınlık raporunu çağrıştırmıştı izlediğimde..İyi bir kurgu filmi biraz daha net olacak geçişler olsaydı
YanıtlaSilBir kaç yer düzeltilse kesinlikle çok iyi bir film olurdu :)
YanıtlaSilAzınlık Raporu filmini beğenerek izlemiştim. Anlatım çok iyi oldu filmi detaylı bir şekilde hatırlamış oldum.
YanıtlaSilBen de çok beğendim :)
SilÇok beğendim filmlerden bir tanesiydi.
YanıtlaSilGenel olarak sevilen bir film olmuş :)
SilBu tür geleceği anlatan filmleri pek sevmiyorum ben.
YanıtlaSilZevk meselesi ama bu tarz bir film izlemek isterseniz önerimdir :)
SilFilmi gələcəklə bağlı olmasına görə sevdim. Bir az da 1984-ü xatırlatdı. Hətta rejisorun kitabdan təsirləndiyini eşitsəm təəccüblənmərəm :)
YanıtlaSil1984 kitabıyla azıcık alakası var o da sürekli izlenmek :(
Sil