26 Ekim 2015 Pazartesi

KİTAB-ÜL HİYEL-İHSAN OKTAY ANAR

Kitabın Künyesi
Kitabın adı:Kitab-ül Hiyel 
Yazarı:İhsan Oktay Anar
Yayınevi:İletişim Yayınları
Sayfa:154



3 hikayeden oluşan kitabımızda üç hikaye birbirinin devamını niteliğinde olduğu için bağımsız hikayelerden sayılmazlar,ayrıca üç hikayenin de ortak özelliği kitabın adından da anlaşılacağı üzere mekanik ilmine dayanması.Ayrıca kitabın bizi Osmanlı dönemine götürmesi de eklenmesi gerekenlerden.
İlk hikayenin  ana karakteri Yafes Çelebi demircilikle başladığı işinde oldukça yararlı silahlar icat ederek çevreden tepki toplar ve işini değiştirmek zorunda kalır. Doğal olarak soluğu hiyel ilmine merak salmakta alır. 
 "Kısacası hiyel ilmi,emirlere asla karşı gelmeyecek sadık köleleri,yani makineleri yaratma sanatıydı.”


Yafes Çelebi özellikle suyla birleşince patlayan madde ile uğraşıp pek çok icadını ondan yaralanarak yapar. Debbabe,Düşahi,Kallab gibi silahlar icat eden Yafes icatlarını padişaha sunmak için  elinden geleni yapar acaba gelişen olaylar doğaya hükmetmek için elinden geleni yapan Yasef Çelebi’yi nereye getirecek?
“O dünyadaki bütün güçlerin ve fiillerin öznesi olmak peşinde koşmuş,böylece bir demir külçesini müzik kutusuna dönüştürdüğü gibi,Dünya’yı da içindekileri de bir makinaya dönüştürmeye çalışmıştı.” 
İkinci hikaye Yafes Çelebi’nin kölesi Kara Calud’un Devri Daim makinesi yapmak için çabalayışının hikayesi. Malum bütün doğal enerji kaynakları er geç tükeneceği için doğadan enerji almadan çalışan bir makine yapmayı kafasına koyar. Bunun yanın başka hiyelcileri de alır ve mirasını devam ettirmesi için çocuk yapmaya karar verir. Acaba Kara Calud doğaya muhtaç olmadan çalışan bir makine icat edebilecek miydi yoksa bu mirası çocuklarına mı aktaracaktı?
“İnsanların akıllı ya da cahil olmaları da onları zalimlikten alıkoyamazdı.”
Üçüncü hikaye Kara Calud’un evlatlığı Üzeyir Bey’in. Üzeyir Bey yıllarca Kara Calud’dan ilim öğrenmiş,ilmi öğrenirken de dünyadan uzaklaştırılmış hatta dünyanın zararlı olduğunu konusunda korkutulmuş,bir de Kara Calud onu dünyadan koruyabilecek tek şeyi icat etmesi için elinden geleni yapmış.Acaba Üzeyir Bey bu icadı yapıp kendini dünyadan koruyabilecek mi? 
“Oysa zayıflık denen şey  hayat,iktidar ise ölüm değil miydi?”
  
Gelelim yorumuma namı alıp başını gitmiş yazarlar arasında olan İhsan Oktay Anar’ın okuduğum ilk kitabi Kitab-ül Hiyel.Aslında yazarın ilk kitabı Puslu Kıtalar Atlası bu kitaptan önce okunsa daha iyi olurmuş ama ben ne yazık ki bunu yapamadım,sanırım iki kitapta da Uzun İhsan Efendi karakteri varmış bu yüzden.Her neyse kitabın dili bana göre oldukça ağırdı anlamını bilmediğim Osmanlıca kelimelerle boğuşurken,cümleleri tekrar okudum bazen de mini bir sözlükten yararlandım.(Gerçi çok az kelimenin anlamına baktığını belirteyim.) Bu konuda söyleyeceğim şey yazarın mekanik kısmını anlatması haricindeki yerlerde dilin ağırlığına alışmanız çok zaman almıyor ve sayfaları ardı ardına çeviriyorsunuz. Beni zorlayan kısım ise mekanik kısımda makinelerin işleyiş prensibini anlatıldığı yerlerdi.Abartmıyorum lisedeki fizik dersini anlamak için bu kadar çaba sarf etmedim muhtemelen. Allah’tan yazar tane tane anlatmış,makinelerin çizimi yapmış.
Onun dışında kitabın çıkış noktası,alıştığınız zaman zevkle okuduğunuz dili,küçük ayrıntıların kitabın sonuna kadar büyük resme güzelce oturtulması kitabın sevdiğim yerlerinden oldu.Ayrıca kitabın içinde geçen kör ile ilgili üç kısa hikaye bile çok başarılıydı.
Son söz olarak İhsan Oktay Anar okumaya devam edeceğim,zekasıyla,ayrıntılardaki inceliğiyle hayranlık uyandıran bir yazar.







2 yorum:

  1. Yıllar önce İhsan Oktay Anar'ın Kulyeteyn isimli kitbını okumuştum. Hala sürekli aklıma gelir bazı detayları. Bunu da yakın zamanda okuyacağım. Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım seversiniz, yorumunuzu merak ediyorum :)

      Sil