Adı:Gölgelerin Ressamı
Orijinal Adı:El Pintor de Sombras
Orijinal Adı:El Pintor de Sombras
Yazarı:Esteban Martin
Çevirmen:Dilara Anıl Özgen
Çevirmen:Dilara Anıl Özgen
Yayınevi:Arkadya Yayınları
Sayfa:397
1973 yılını okuyarak başlıyoruz kitaba,Pablo Picasso ile arkadaşı Manolo Pallares ve Pablo ile röportaj yapmaya gelen bir muhabirin diyalogları kafamızda bolca soru işareti oluşturmaya yetiyor.
Ardından 1895 yılının Barselona'sına gidiyoruz. Pablo daha küçük bir çocuk 13 yaşında. Ailesi Malaga'dan buraya taşınmış bunun en büyük sebebi Pablo'un 2 kız kardeşini de Malaga'da kaybetmeleri.Birazda maddi sebepler tabi ki.Aile Barselona'a alışmaya çalışırken zaten büyük bir ressam olmamanın hayal kırıklığı içinde olan baba Don Jose oğlundaki ışığı en iyi şekilde değerlendirmek için çabalamaya başlar.
"Senini harika bir yeteneğin var oğlum,güzellik kavramını değiştirmeni sağlayacak sıra dışı bir kabiliyet,diye ekledi.
"Güzellik mi?Bence anlamsız bir kelime çünkü anlamı nereden geliyor,nereye kadar uzanıyor bilmiyorum."
Pablo kendini çizmeye adar,saatlerce günlerce sıkılmadan şahane şeyler çizebilir ama Pablo'un en büyük arzusu diğer ressamlardan farklı olmaktır ve bu arzusu babasıyla sık sık çatışmalara girmesine neden olacaktır ileride.Pablo rutin çizimlerini yaptığı bir gün bir ütücü ile karşılar o Pablo'un unutamadığı aşkı olacak Carmen'den başkası değildir. Ama hayatının aşkını bulmasıyla kaybetmesi bir olur. Carmen bir gün haber vermeden ortadan kaybolur. Araya uzun bir zaman girer Pablo oldukça fırtınalı bir dönemde geçmiştir ve daha kötüsü de onu beklemektedir. Babasıyla bir anlaşmazlığa düşüp,evden ayrılmış ve bir süre genelevde konaklamıştır. Ve şimdi o genelevdeki hayat kadınları teker teker ve akıllara kazınacak şekilde öldürülmeye başlar ve işin ucu Pablo'a dokunacak kadar karmaşıktır.
Pablo'u yakından tanıdıktan sonra Sherlock Holmes ile tanışıyoruz. Daha doğrusu Holmes karakteri oluşturulurken esinlenilen Steven Arrow ile.Bize aktarılan mevzu şu Arrow'un Watson gibi bir dostu var Sherrinford. Doyle bu ikilinin hikayelerini yazmaya başlıyor ardından Sherrinford ile ortak yürütüyorlar işi.
Tahmin ettiğiniz üzere Arrow bir danışman dedektif aynı hikayelerdeki gibi gözlem yeteneği ile bizi bizden alıyor ama hikayelere göre çok önemli değişiklikler mevcut. Misal Sherlock'un kibirli havasının Steven'da olmaması. Steven yıllar önce Karındeşen Jack vakasında çalışmış ve ne yazık ki katili yakalayamamış. Şimdi ise Barselona'da işlenen hayat kadını cinayetleri tıpkı Jack'ın yıllar önce işlediği cinayetler gibi. Ve bir aracı ikilinin İngiltere'den Barselona'a cinayetleri aydınlatmak için gelmesini sağlıyor.
Bize cinayetlerin gizemi çözülürken sayfaları çevirmek kalıyor.
"En iyi vaka suçlunun yaptığı küçük bir hata sayesinde çözülen vaka değildir;en iyi vaka,gerçek gözler önündeyken herkesin başka taraflara baktığı vakadır. Çünkü adaletin terazisi herkes için eşit değildir."
Gelelim yorumuma kitap iki bölümden oluşuyor ilki Pablo'un hayatı,çalışma stili,aşkı,arkadaş çevresi,ailesi,eserleri ve cinayetlerin üstüne yıkılışı bu bölüm bana kalırsa gayet başarılıydı ama şu denizcinin sürekli ortada olması bence kitabın havasını bozuyordu.Yazarın vermek istediği mesajı tama anladık diye cevaplamak istedim o derece. Pablo ile Carmen'in aşkı bir yana Carmen'in gidişi çok fedakarcaydı.Ayrıca Pablo'un fark yaratma çabaları ise çok iyi yansıtılmıştı.Ve bu bölümde internetiniz elinizin altındaysa Picasso'un adı geçen eserlerini incelerseniz kitap daha zevkli bir hale gelecektir.
İkinci bölüm ise Sherlock Holmes sevenlerin bildiği üzere Watson'un ağzından anlatılma. Bu kısımda Steven'in geçmişini de detaylı inceliyoruz ve Sherlock karakteri ile kitapta geçen Steven arasındaki ortak noktaları öğreniyoruz.Ve bence bu kısımda iki karakter arasında hissedilebilir farklar olmasından hoşlanmadım bence olmasa daha güzel olurdu.Ayrıca biraz daha gözlem çıkarım kısmına yer verilse daha mutlu mesut olurdum ne yalan söyleyeyim.
Kitabı genel bir şekilde değerlendirirsem akıcılık,çeviri,kapak,baskı kalitesi on numara ama cinayetler mevzusunda gizem unsuru biraz eksik,kitabın kurgusu ise bu üç muhteşem ismi bir araya getirmesine rağmen biraz nasıl desem hafif gibi.Olayın çözümlenmesi biraz daha zekice olabilirdi. Özetle önerip önermeme konusunda kararsız kaldığım ama okursanız büyük beklenti içerisinde olmayın diyebileceğim bir kitap.
1973 yılını okuyarak başlıyoruz kitaba,Pablo Picasso ile arkadaşı Manolo Pallares ve Pablo ile röportaj yapmaya gelen bir muhabirin diyalogları kafamızda bolca soru işareti oluşturmaya yetiyor.
Ardından 1895 yılının Barselona'sına gidiyoruz. Pablo daha küçük bir çocuk 13 yaşında. Ailesi Malaga'dan buraya taşınmış bunun en büyük sebebi Pablo'un 2 kız kardeşini de Malaga'da kaybetmeleri.Birazda maddi sebepler tabi ki.Aile Barselona'a alışmaya çalışırken zaten büyük bir ressam olmamanın hayal kırıklığı içinde olan baba Don Jose oğlundaki ışığı en iyi şekilde değerlendirmek için çabalamaya başlar.
"Senini harika bir yeteneğin var oğlum,güzellik kavramını değiştirmeni sağlayacak sıra dışı bir kabiliyet,diye ekledi.
"Güzellik mi?Bence anlamsız bir kelime çünkü anlamı nereden geliyor,nereye kadar uzanıyor bilmiyorum."
Pablo kendini çizmeye adar,saatlerce günlerce sıkılmadan şahane şeyler çizebilir ama Pablo'un en büyük arzusu diğer ressamlardan farklı olmaktır ve bu arzusu babasıyla sık sık çatışmalara girmesine neden olacaktır ileride.Pablo rutin çizimlerini yaptığı bir gün bir ütücü ile karşılar o Pablo'un unutamadığı aşkı olacak Carmen'den başkası değildir. Ama hayatının aşkını bulmasıyla kaybetmesi bir olur. Carmen bir gün haber vermeden ortadan kaybolur. Araya uzun bir zaman girer Pablo oldukça fırtınalı bir dönemde geçmiştir ve daha kötüsü de onu beklemektedir. Babasıyla bir anlaşmazlığa düşüp,evden ayrılmış ve bir süre genelevde konaklamıştır. Ve şimdi o genelevdeki hayat kadınları teker teker ve akıllara kazınacak şekilde öldürülmeye başlar ve işin ucu Pablo'a dokunacak kadar karmaşıktır.
Pablo'u yakından tanıdıktan sonra Sherlock Holmes ile tanışıyoruz. Daha doğrusu Holmes karakteri oluşturulurken esinlenilen Steven Arrow ile.Bize aktarılan mevzu şu Arrow'un Watson gibi bir dostu var Sherrinford. Doyle bu ikilinin hikayelerini yazmaya başlıyor ardından Sherrinford ile ortak yürütüyorlar işi.
Tahmin ettiğiniz üzere Arrow bir danışman dedektif aynı hikayelerdeki gibi gözlem yeteneği ile bizi bizden alıyor ama hikayelere göre çok önemli değişiklikler mevcut. Misal Sherlock'un kibirli havasının Steven'da olmaması. Steven yıllar önce Karındeşen Jack vakasında çalışmış ve ne yazık ki katili yakalayamamış. Şimdi ise Barselona'da işlenen hayat kadını cinayetleri tıpkı Jack'ın yıllar önce işlediği cinayetler gibi. Ve bir aracı ikilinin İngiltere'den Barselona'a cinayetleri aydınlatmak için gelmesini sağlıyor.
Bize cinayetlerin gizemi çözülürken sayfaları çevirmek kalıyor.
"En iyi vaka suçlunun yaptığı küçük bir hata sayesinde çözülen vaka değildir;en iyi vaka,gerçek gözler önündeyken herkesin başka taraflara baktığı vakadır. Çünkü adaletin terazisi herkes için eşit değildir."
Gelelim yorumuma kitap iki bölümden oluşuyor ilki Pablo'un hayatı,çalışma stili,aşkı,arkadaş çevresi,ailesi,eserleri ve cinayetlerin üstüne yıkılışı bu bölüm bana kalırsa gayet başarılıydı ama şu denizcinin sürekli ortada olması bence kitabın havasını bozuyordu.Yazarın vermek istediği mesajı tama anladık diye cevaplamak istedim o derece. Pablo ile Carmen'in aşkı bir yana Carmen'in gidişi çok fedakarcaydı.Ayrıca Pablo'un fark yaratma çabaları ise çok iyi yansıtılmıştı.Ve bu bölümde internetiniz elinizin altındaysa Picasso'un adı geçen eserlerini incelerseniz kitap daha zevkli bir hale gelecektir.
İkinci bölüm ise Sherlock Holmes sevenlerin bildiği üzere Watson'un ağzından anlatılma. Bu kısımda Steven'in geçmişini de detaylı inceliyoruz ve Sherlock karakteri ile kitapta geçen Steven arasındaki ortak noktaları öğreniyoruz.Ve bence bu kısımda iki karakter arasında hissedilebilir farklar olmasından hoşlanmadım bence olmasa daha güzel olurdu.Ayrıca biraz daha gözlem çıkarım kısmına yer verilse daha mutlu mesut olurdum ne yalan söyleyeyim.
Kitabı genel bir şekilde değerlendirirsem akıcılık,çeviri,kapak,baskı kalitesi on numara ama cinayetler mevzusunda gizem unsuru biraz eksik,kitabın kurgusu ise bu üç muhteşem ismi bir araya getirmesine rağmen biraz nasıl desem hafif gibi.Olayın çözümlenmesi biraz daha zekice olabilirdi. Özetle önerip önermeme konusunda kararsız kaldığım ama okursanız büyük beklenti içerisinde olmayın diyebileceğim bir kitap.
Benim hoşuma gitti anlattiklarin tabi gizemcok onemli benim için gizemi de harika olsaymis alirdim yorumuna sağlık harika yorumlamissin
YanıtlaSilBiraz olmamış bir kitaptı :)
SilGizemi kaybederek kitabın tadını kaçırmışlar sanki.. Bir kitabın büyüsüne kapılmışken son anda o heyecanı yitirmek hayal kırıklığı yaratıyor sanki..
YanıtlaSilBirazcık öyle olmuştu ne yazık ki :(
SilYazdıklarınızdan sonra okumam sanırım. Zaten neden bilmiyorum 2 aydır 3 kitaba başladım hiç birini bitiremedim.
YanıtlaSilKitap okuma durağanlığı arada başımıza gelen bir şey,en sevdiğiniz yazar ya da türle soğukluğu bir nebze giderebilirsiniz :)
SilYazdıklarınızdan sonra okumam sanırım. Zaten neden bilmiyorum 2 aydır 3 kitaba başladım hiç birini bitiremedim.
YanıtlaSilPek benim okuyabileceğim bir tarza benzemiyor.Uzun zaman oldu bu tür kitap okumayalı.Ama her türün elbette seveni, okuyanı var.
YanıtlaSilElbette zevkler renkler tartışılmaz :)
SilPek tercih ettiğim bir tarz değil...
YanıtlaSilZevkler tartışılmaz :)
Sililginçmiş özellikle sherlock kısmını merak ettim..
YanıtlaSilKurgu ilginç ama zayıf :(
Sil