Kitap Künyesi
Adı:Süt Gibi Beyaz Kan Gibi Kırmızı
Yazarı:Alessandro D'Avenia
Yayınevi: Turkuvaz Kitap
Sayfa:199
Leo hayatını futbola,müziğe bayılmaya okuldan ise nefret etmeye adamış 16 yaşında bir gençtir. Beyaz rengi hiç sevmemesi onu sessizlikle özdeştirmesi ile başlıyor kitap Leo'nun ağzından anlatılmaya.
Silvia Leo'nun sınıf arkadaşı,koruyucu meleği her derdine derman arayan mavi gözlü kankası.
Niko birlikte futbol oynadıkları,Leo'nun ikizi gibi gördüğü dostu.Bir de Beatrice var Leo'nun bir üst sınıfı kızıl saçlı bir kız. Leo'nun saçlarına vurulduğu,bir türlü açılamadığı,adeta aşkından öldüğü kız.
Bir de yeni vekil öğretmen var Leo'nun hayatında. Hayalperest adını taktıkları Leo'nun dalgaya almak için çabaladığı ama her ders ona daha fazla bağlandığı Leo'yu haya kurmaya iten öğretmen.
Hatta bir derste Dante'den okuma yaparken Dante'nin Beatrice adlı bir kıza duyduğu aşkı öğrenince Leo daha bir cesaretleniyor hayaller konusunda. Leo'nun hayallerinde daima Beatrice var. Ama hayallerinde yıkıldığı anlar vardır ki Beatrice'nın lösemi olması Leo'nun hayallerini kabusa döndürüyor.
O hasta olmasın ben hasta olayım dese de bu işin böyle yürümeyeceğinin farkında. Leo aşkının elinde kayıp gidişiyle yüzleşmek ve artık olgunlaşmak zorunda.
Bizler de Leo'ya büyürken yaşayacağı ikilemlerle,acılarla dolu bu sancılı yolculukta eşlik ediyoruz.
Yorumuma gelirsek öncelikle Leo karakterinin ağzından dinlediğimiz kimi zaman esprili kimi zaman yürek burkan bu hikayede Leo karakterine bayıldım. Özellikle okul sorunları ile ilgili bayıldığım esprileri ya da Beatrice'a hissettiği duyguları anlatışı onun en sevdiğim halleri oldu.
Bu kitabı okurken hayal kurmayı, hayalleriniz gerçekleştirmeye çalışırken önünüze konan engellerden korkmamayı öğreneceksiniz.
Ve elinizdekilerle yetinmediğiniz anlarda Beatrice'ı düşünüp aslında ne kadar çok şeye sahip olduğunuzu anlayacaksınız.
Aşkının elinden sonsuza kadar alınmasıyla karşı karşıya kalan bir gencin büyüyüşüne tanık olurken sizin de ders çıkaracağınız yerler olacağı kimi zaman güldüren kimi zaman ağlatan ruhunuza dokunabilecek bir roman...
Alıntılara geçersek...
Leo hayatını futbola,müziğe bayılmaya okuldan ise nefret etmeye adamış 16 yaşında bir gençtir. Beyaz rengi hiç sevmemesi onu sessizlikle özdeştirmesi ile başlıyor kitap Leo'nun ağzından anlatılmaya.
Silvia Leo'nun sınıf arkadaşı,koruyucu meleği her derdine derman arayan mavi gözlü kankası.
Niko birlikte futbol oynadıkları,Leo'nun ikizi gibi gördüğü dostu.Bir de Beatrice var Leo'nun bir üst sınıfı kızıl saçlı bir kız. Leo'nun saçlarına vurulduğu,bir türlü açılamadığı,adeta aşkından öldüğü kız.
Bir de yeni vekil öğretmen var Leo'nun hayatında. Hayalperest adını taktıkları Leo'nun dalgaya almak için çabaladığı ama her ders ona daha fazla bağlandığı Leo'yu haya kurmaya iten öğretmen.
Hatta bir derste Dante'den okuma yaparken Dante'nin Beatrice adlı bir kıza duyduğu aşkı öğrenince Leo daha bir cesaretleniyor hayaller konusunda. Leo'nun hayallerinde daima Beatrice var. Ama hayallerinde yıkıldığı anlar vardır ki Beatrice'nın lösemi olması Leo'nun hayallerini kabusa döndürüyor.
O hasta olmasın ben hasta olayım dese de bu işin böyle yürümeyeceğinin farkında. Leo aşkının elinde kayıp gidişiyle yüzleşmek ve artık olgunlaşmak zorunda.
Bizler de Leo'ya büyürken yaşayacağı ikilemlerle,acılarla dolu bu sancılı yolculukta eşlik ediyoruz.
Yorumuma gelirsek öncelikle Leo karakterinin ağzından dinlediğimiz kimi zaman esprili kimi zaman yürek burkan bu hikayede Leo karakterine bayıldım. Özellikle okul sorunları ile ilgili bayıldığım esprileri ya da Beatrice'a hissettiği duyguları anlatışı onun en sevdiğim halleri oldu.
Bu kitabı okurken hayal kurmayı, hayalleriniz gerçekleştirmeye çalışırken önünüze konan engellerden korkmamayı öğreneceksiniz.
Ve elinizdekilerle yetinmediğiniz anlarda Beatrice'ı düşünüp aslında ne kadar çok şeye sahip olduğunuzu anlayacaksınız.
Aşkının elinden sonsuza kadar alınmasıyla karşı karşıya kalan bir gencin büyüyüşüne tanık olurken sizin de ders çıkaracağınız yerler olacağı kimi zaman güldüren kimi zaman ağlatan ruhunuza dokunabilecek bir roman...
Alıntılara geçersek...
"Tarih, hayallerini gerçeğe çevirebilme cesaretini bulduğu için yücelmiş insanların gerçekleştirdiği tasarılarla dolu bir çanak gibidir;felsefe ise bu hayallerin içinde doğduğu sessizliktir."
"Aşk huzur vermez.Aşk uyku kaçırır. Aşk her şey katbekat yaşatır.Aşk hızlıdır. Aşk yarındır.Aşk tsunamidir.
Aşk kan kırmızıdır."
"Hayaller yıldızlar gibidir. Yapay ışıklar söndüğünde onların parladığını görürsün;oysa onlar hep oradaydılar."
"Olgunluk soylu bir neden için ölmekte değil onun için saygıyla yaşamakta yatar."
"Ancak yüzümüze utanacak bir şeylerin dövmesini yaptırdığımız zaman gerçek bir yüze sahip oluruz."
"Büyüklerin bu dünyada var oluş nedenleri kesinlikle sahip olamadığımız korkuları bize anımsatmak olmalı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder